TBMM (AA) - Türkiye-Filistin Dostluk Grubu Başkanı ve TBMM İdare Amiri Hasan Turan, "Her gün yeni yerleşim yerleri oluşturan, işgalleri ilhaka dönüştüren İsrail, Filistin'de döktüğü kanın hesabını mutlaka vermelidir." dedi.
Turan, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de Filistin toprakları üzerinde işgal devletinin kuruluşunu ilan etmesinin ardından hakları, toprakları, vatanları, canları, malları elinden alınan Filistinlilerin 15 Mayıs gününü büyük felaket anlamına gelen "en-Nakba" olarak adlandırdığını ve 1998'den bu yana da çeşitli protestolarla andığını belirtti.
800 bin Filistinlinin kitlesel göçüyle sonuçlanan Nakba'nın, Filistinli mülteciler sorununun da başlangıcını oluşturduğunu ifade eden Turan, Halen 10 milyonu aşkın Filistin nüfusunun yaklaşık 6 milyonunun kendi yurtlarından uzakta mülteci olarak yaşadığını ve işgal edilen evlerine dönecekleri günü beklediğini kaydetti.
Başta Gazze olmak Filistin’e uygulanan ağır ambargo altında kadınlar ve çocukların hayat mücadelesi verdiğinin altını çizen Turan, "Filistinliler bu ağır ambargo nedeniyle en temel insani ihtiyaçlarını karşılayamamakta; gıda, su, elektrik gibi hayati öneme sahip ihtiyaçlara ulaşım engellenirken ağır hastalar ilaçsızlıktan tedavi görememekte ve hayatlarını kaybetmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Turan, Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın bekçileri olan Filistinlilerin onurlu direnişlerini desteklediğini bildirerek, Filistinlilerin yurtlarına, evlerine bir an önce dönmelerini dilediğini belirtti.
İşgalci İsrail'in bütün uluslararası hukuku hiçe sayarak devam ettiği baskı ve şiddet politikalarının bir bumerang gibi mutlaka kendine döneceğini ifade eden Turan, şöyle devam etti:
"Her gün yeni yerleşim yerleri oluşturan, işgalleri ilhaka dönüştüren İsrail, Filistin'de döktüğü kanın hesabını mutlaka vermelidir. İsrail'in zulmüne alkış tutan hatta BM'deki destekleriyle iyice azdıran ABD yönetimi dünya barışının ve huzurunun da önündeki en büyük engel olduğunu aldığı kararlarla göstermiştir. Kudüs'ü başkent olarak tanıma kararı, Golan tepelerinin İsrail'in toprağı olduğunu kabul etmesi, BM'den Filistin'e giden yardımları engelleme çabaları açıkça Filistin nezdinde Müslümanlara bakışlarını da gözler önüne sermektedir.
ABD'nin Trump yönetiminde barbarca yaklaşımları, "ben yaptım oldu" mantığı ile hareket etmesi, uluslararası topluma her defasında aba altından ekonomik sopalar göstermesi 18 ve 19. yüzyıldaki sömürü düzeninin yeni versiyonudur. Zulüm ile abad olunmayacağı geçmişte görüldüğü gibi yakında da tekrar tezahür edecektir."
Turan, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana 37 ülkede 20 milyondan fazla insanın öldürülmesinde parmağı olanların Orta Doğu'da yeni bir katliam tertip ettiklerini endişe içinde izlediklerini belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın BM toplantılarında dile getirdiği 'Dünya 5'ten büyüktür' sözleri, içinde vicdan taşıyan bütün liderler ve ülkeler nezdinde yankı bulmuştur. O yüzden geçtiğimiz yıl içerisinde ABD'nin Kudüs'ü başkent olarak ilan eden kararı neredeyse oy birliği ile reddedilmiştir." dedi.
TBMM Filistin Dostluk Grubu olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Filistin davasının yanında olacaklarını, Kudüs’ün başkenti olduğu bağımsız Filistin devleti kurulana kadar desteklerini her platformda sürdüreceklerini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:
"Uluslararası toplumda giderek yalnızlaşan ABD ve İsrail şimdi kendisine yönelik bu durumu daha da derinleştirecek adımları atmaya devam etmektedir. Basra Körfezi'ne yaptığı askeri yığınak sadece İran üzerinde değil tüm bölge ülkeleri için açık bir tehdit ve şantaj aracıdır. Umarız Trump yönetimindeki ABD, büyük bir yanlış yapmaz. Zaten patlamaya hazır olan içten içe yanan bir Orta Doğu'da kıvılcım bekleyen bir savaş sadece Basra'yı değil tüm dünyayı kavurur."