TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suudi Arabistan'daki Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturmasıyla ilgili, "Cinayetin baş azmettiricisi olarak ismi sık sık telaffuz edilen veliaht, böylesi bir olayın bir daha tekrar etmemesi maksadıyla kurulan istihbarat üst komisyonunun başına getirilmiştir. Yani kuzu canavara teslim edilmiştir. Bu durum tam bir akıl tutulması, tam bir hilkat garibesi, tam bir çelişki yumağıdır." dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kaşıkçı cinayetinde Türkiye'nin, hakkın ve hukukun yanındaki sağlam duruşuyla takdir topladığını belirtti.
"Konunun hazin tarafı ise İslamiyet'in yargılanma ayıbı, Mekke ve Medine'yi yönetiminde tutan ülkenin iç karartan ahlaki ve adalet açığıdır." diyen Devlet Bahçeli, Suudi Arabistan yönetiminin cinayetin hemen ertesinde başvurduğu hezeyan dolu açıklamaların ve cinayeti örtbas girişimlerinin, Türkiye'nin ortaya koyduğu deliller sayesinde çürütüldüğünü dile getirdi.
Bahçeli, "Olayın gerçekleştiği ilk günlerde Kaşıkçı'nın konsolosluk binasından sağ olarak çıktığını iddia eden Riyad yönetimi, olayla ilgili sorumlulukları olmadığını savunmuştu. Ancak Türk emniyet ve istihbaratının kuyumcu titizliğiyle yaptığı çalışmalar neticesinde Suudi Arabistan, cinayetten yaklaşık 1,5 ay sonra Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürülerek parçalara ayrıldığını itiraf etmek zorunda kalmıştır." diye konuştu.
Suudi Arabistan yönetiminin, olayla ilişkili 18 Suudi vatandaşını gözaltına aldığını ve bunlardan 5'i hakkında idam talebinde bulunduğunu hatırlatan MHP lideri Bahçeli, şunları söyledi:
"Kimleri sallandırıp kimleri kurtaracakları ise bize göre muammadır. İşin vahametine bakın ki cinayetin baş azmettiricisi olarak ismi sık sık telaffuz edilen veliaht, böylesi bir olayın bir daha tekrar etmemesi maksadıyla kurulan istihbarat üst komisyonunun başına getirilmiştir. Yani kuzu canavara teslim edilmiştir. Bu durum tam bir akıl tutulması, tam bir hilkat garibesi, tam bir çelişki yumağıdır. Suudi Arabistan yönetimi cinayetin asıl sorumlularını ortaya çıkarmamıştır veya çıkarmak işine gelmemiştir. Gerçeğin malum bir huyu vardır ve o da şudur; Ertelense de üzeri örtülse de bir zaman sonra büyüyerek ilk uygun zamanda ortaya çıkmasıdır.
Riyad yönetimi toplam 15 kişilik infaz timinin tamamı hakkında yargılama yapmamıştır. Bununla birlikte tutuklanan ve idamla yargılanan kişilerin kimlikleri kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Yani kapalı devre bir süreç ağır ağır, adım adım işletilmiştir. Anlaşılıyor ki Suudi Arabistan yönetimi sanal bir mahkeme yoluyla cinayetin faillerini karartma yoluna heves etmiş, bunu hedef haline getirmiştir.
Merhum Kaşıkçı'nın cesedi üzerindeki sis ve esrar perdesi henüz aralanmış değildir. Nitekim akıbet belirsizdir. Yerli iş birlikçinin kimliği ise hala aydınlanmış değildir. Suudi Arabistan yönetimi Türkiye ile iş birliği yapacağını açıklamış olmasına rağmen somut bir girişimde bulunmamış, üstelik samimiyetten uzak bir tavır sergilemiştir.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Kaşıkçı davasının uluslararası boyuta taşınmasının kabul edilemez olduğunu ve meselenin siyasileştirilmesinin İslam dünyasının bölünmesine neden olacağını dile getirmiştir. Bize göre bu bakan halt etmiştir. Mayınlı alanda top çevirdiklerinin farkında bile değildir. Suudi yetkililer kırk dereden su getiriyorlar, suçluluğun verdiği telaşla yanlış üstüne yanlışa imza atıyorlar. Maktul bellidir, müşteki bellidir, cinayet mahalli bellidir, azmettiren, Kaşıkçı'yı boğan, parçalara ayırıp asitle yok eden caniler bellidir. Dahası olayın iki ayrı ses kaydının varlığı da bilinmektedir. Saklanacak ne kalmıştır? Gizlenecek ne bırakılmıştır?"
Bahçeli, kendilerini üzen bir başka hususun ise Mekke Başimamı'nın 19 Ekim tarihli Cuma Hutbesi'nde Velihat Prens için "özel olarak ilahi ilhamlara mazhar kılınmış kişi" şeklindeki tanım ve taltifi olduğunu söyledi.
"Efendimizin, Hazreti Ömer için kullandığı bu ifadenin Prens Selman için sarfedilmesi hüsran verici bir hezeyandır." diyen Devlet Bahçeli, "Karanlık ilişkiler kuran, cinayet şebekelerini seferber eden, gizli ajanda sahibi olan, dilinin altında, kafasının arkasında emperyalistleri arkalayan amaçlar bulunan bir şahıs nasıl oluyor da ilahi ilhamlara mahzar olabiliyor? Her şey bu kadar ucuz ve basit midir? Günahı görmek, yanlışı reddetmek için ille de ebabil kuşlarının gelip taş yağdırmalarını mı bekleyelim? Bundan sonra Hac farizesinin güvenli bir şekilde yapılacağına nasıl itimat edelim, nasıl inanalım?" diye sordu.
- "ABD, bölgemizde kaos istemektedir"
Bahçeli, Suudi Arabistan yönetiminin "İslam dünyasına kan ve fitne ekerek, terör örgütlerine mali yardım yaparak, emperyalistlere kucak açarak, İslam dünyasını bölüp parçalama işine sanki memur edilmiş gibi" olduğunu ve vahşi bir katliamla İslam'ı karalamaya çalışanlara koz verdiğini söyledi.
ABD'nin ise Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili başından beri Veliaht Prensi koruma yoluna gittiğini, Suudi Arabistan ile iş birliğini korumak istediğini dile getiren MHP lideri Bahçeli, şöyle devam etti:
"Cemal Kaşıkçı'nın öldürülme emrini Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman'ın verdiği söylense de bu durum ABD Başkanı Trump tarafından görmezden gelinmiştir. ABD'nin Kaşıkçı cinayetinin azmettiricilerini muhafazası gayet normaldir. ABD, bölgemizde kaos istemektedir. İslam ülkelerinde çatışma arzulamaktadır. Yanıbaşımızda terör devleti kurmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle Suudi Arabistan'a ihtiyacı vardır, Yemen'deki operasyonların sürmesi çıkarınadır, İran'ın çevrelenmesi stratejik hedefidir ve her ne pahasına olursa olsun cinayetin asıl azmettiricilerini saklamakta ısrarlıdır.
Artık Suudi Arabistan yönetimi şapkasını önüne koyup düşünmek zorundadır. İslam dünyasına huzur gelecekse, bu gaye emperyalistlerden nifak ithaliyle gerçekleşmeyecektir. Türkiye'nin kendileri ve iş birlikçileri için kanlı oyunların sahneleneceği bir ülke olmadığı gerçeğini de hiç kimse aklından çıkarmamalıdır. Ülkemizi dibi görünmeyen bir uçuruma sürüklemek isteyenler er ya da geç kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler, elbette hem halklarına hem de yüce Allah'a kesinlikle hesap vereceklerdir."
(Sürecek)