CEM DAĞISTANLI - Ulus'ta 30 yıldır kasetçilik yapan Mehmet Koçoğlu, dijital çağın ortasında nostaljinin yaşayan bir sembolü olarak müzik severlere hizmet ediyor.
Bazı meslekler, zamanla unutulmaya yüz tutmuş olsa da kökleri derinlere uzanan ve toplumun kültürel dokusunda iz bırakan önemli bir mirası temsil ediyor.
Anadolu Ajansının (AA) "Mesleklerin Son Temsilcileri" başlıklı dosyasının ikinci haberinde, kasetçi Mehmet Koçoğlu, kendi deyimiyle bir dönemin sesini, ruhunu ve anılarını taşıyan kasetleri ve kasetçiliği anlattı.
İtfaiye Meydanı'nda içerisinde binlerce kasetin bulunduğu küçük dükkanda, işini 30 senedir aynı heyecan ve mutlulukla sürdüren Mehmet Koçoğlu'nun kasetlere ilgisi, 48 yıl önce babasıyla şehre indiğinde, birinin boynunda ilk defa teyp görmesiyle başladı.
O günden sonra kaset biriktirmeye başlayan Koçoğlu, zamanla mutfak masaları dahil evindeki her yeri kasetlerle doldurdu, evde yer kalmayınca da bir dükkan açmaya karar verdi.
- "500 liralık kaseti 5 liraya satmışım"
Evinde bazı kasetlerden birden fazla bulunduğunu ve öncelikli olarak bunları dükkanına satmak için getirdiğini belirten Koçoğlu, ilk iş gününü şöyle anlattı:
"Toplu kaset almıştım ama piyasayı bilmiyordum. Rastgele satmaya başladım. Sonra yönelişlere baktım; Aşık Veysel, Müzeyyen Senar, Barış Manço... Şimdi internet sayfalarında albümlerin fiyatlı yazılıyor. O zaman öyle bir şey yok. En çok hangisine yönelim varsa onun daha değerli olduğunu hissettim. Yani ilk günüm günüm bayağı bir sıkıntılı geçti. Değeri 500 liraymış kasetin ben 5 liraya satmışım. İlk satış günüm öyle oldu ama ikinci, üçüncü gün artık oturdu..."
İşe başladığı ilk dönemde dükkanın önünde kuyruklar oluştuğunu belirten Koçoğlu, "Biz bir günde bir koli kaset satardık yani 500 tane. Ondan sonra bu flash bellek, CD olayları başladı. Kaset tabii ki yavaşladı." diye konuştu.
- "Kasetin ömrü hiçbir şeyde yok"
Teknolojinin gelişmesiyle bazılarının kasetleri kullanmayı bıraktığını ifade eden Koçoğlu, kasetlerin yeni araçlara göre daha avantajlı olduğunu söyledi.
Kasetlerin uzun ömürlü olduğunu vurgulayan Koçoğlu, "Şu elimde tutuğum kaset 45 yıllık. Bana bu kadar dayanabilecek bir dijital cihazı kimse gösteremez. CD çizilirse tamiri yok ama kasetin hiçbir şekilde ömrü bitmez. Üzerinden tır geçsin. Aç içini başka bir kasete koy, aynen devam etsin. Hiçbir veri kaybı olmaz. Onun için biz bu işe çok önem verdik." diye konuştu.
- "Her yaştan müşterim var"
Koçoğlu, eski dönemleri anlatan televizyon dizileri çıktığında insanların o dizilere özenerek kaset almaya geldiğini anlattı.
Özellikle o günlerde her yaştan müşterisi bulunduğunu ifade eden Koçoğlu, "Şu anda acayip bir dönüş var. Mesela 18 yaşında bir genç gelip Aşık Veysel arıyor. 10 yaşında da müşterim var, 75 yaşında da var. İlgilerini çekiyor yani her yaşta insanın. Enteresan olan şey, 10 yaşındaki de 70 yaşındaki de yani iki kuşak aynı müziği dinliyor." dedi.
Hala kasetleri almak için çok sayıda müşterinin dükkanına geldiğini, il dışından da kendisine ulaşan kişilerin kaset sorduğunu aktaran Koçoğlu, internetten satış konseptinin ise kendisine pek uygun olmadığını, müşterilerin dükkanını gezerek alışveriş yapmasını tercih ettiğini söyledi.
- Koçoğlu'nun anıları
30 yıl boyunca sürekli tebessüm ettiren anılar yaşadığına değinen Koçoğlu, bir çiftin uzun zaman önce birlikte çıkartmış oldukları kaseti kendi dükkanında bulduğunda büyük mutluluk yaşadığını anlattı.
Kaset soran başka birine "Var o kaset" yanıtını verdiğinde müşterinin sevinçten bayıldığını belirten Koçoğlu, "Ayıldıktan sonra '15 yıldır arıyorum ben bu kaseti sen nasıl birden var dersin bana' dedi. Biz de ona kaseti hediye ettik" dedi.
Koçoğlu, bu alanda çalışmak isteyen gençlerin, önce bir kasetçinin yanında 2-3 yıl işi öğrenmesi gerektiğini vurguladı.
Kaset satışı ve koleksiyon yaparak geçimin sağlanabileceğini ifade eden Koçoğlu, plakların yenilerinin üretilmeye başlandığını ve aslında bu nedenle eskilerinin çok daha değerli hale geldiğini belirtti.