"Ayaşlı ile Kiracıları", "Otlakçı", "Mendil Altında" ve "Miras" adlı eserlerin de aralarında bulunduğu çeşitli kitaplara imza atan yazar, diplomat ve siyasetçi Memduh Şevket Esendal, vefatının 72. yılında Salt Galata'da düzenlenen sempozyumla yad edildi.
Sanat Kritik ve Vakıf Bank Kültür Yayınları iş birliğiyle gerçekleşen sempozyumda Esendal'ın Ankara'sı, erken dönem Cumhuriyet edebiyatındaki yeri işlendi. Esendal'ın edebiyatı üzerinden dönemin mimari, siyasi, edebi anlayışına dair, farklı perspektifler geliştirmenin hedeflendiği sempozyumda ayrıca yazarın metinleri ele alındı.
Sempozyumun açılışında konuşan akademisyen ve yazar Hazal Bozyer, Esendal'ın ironi kullanımına dikkati çekerek "İroni meselesinin özellikle öyküde ne kadar zor olduğunu apaçıklığın veya absürde kaymanın daha kolay olduğunu biliyoruz. Zor olan, daha gizli ve sıkı örgülü yapılan ironidir ve Esendal'da bunu net bir şekilde görebiliyoruz." dedi.
Memduh Şevket Esendal'ın Çehov'a benzetildiğine işaret eden Bozyer şunları kaydetti:
"Türk edebiyatının 'Çehov'u olduğuna dair genel geçer bir görüş var. Bu mesele Türkiye'de bir klişe, söylenmek zorunda olan bir şey haline geldi. Öyküleri okunmadan sadece hakkında yazılanlara bakarak zihnimizde bir ufuk kurmayı doğru bulmuyoruz. Esendal'ın eserlerine tek tek yakın okuma yapıldığında bu kavramın nasıl yıkıldığını görüyoruz. Belki Çehov'a da bu okumalar yapıldığında orada da bazı etiketlerin olduğunu fark edebiliriz."
- "Hiciv ve ironilerle toplumsal eleştiriler yapıyor"
Yazar ve çevirmen Fatih Özgüven de Esendal’ın karanlık ironi tarafının çok güçlü olduğunu savunarak, "Yazarın eserlerinden karanlık evreler içeren bir hayat yaşadığını anlayabiliriz. Aslında aktif siyasette rol almamış olsa da yaptığı tecahülü arif, hiciv ve ironilerle toplumsal eleştiriler yapıyor. Bir yandan moderniteyi yakalarken bir yandan gelenekçi tarafı koruyan, yeni ulus ile beraber sadece ailesine değil devletine de bağlı karakterler görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Yazar ve akademisyen Pelin Aslan ise Esendal'ın öykülerinde kadınları konu almasına dikkat çekerek "Israrla anlattığı, okurlarına örnek olduğu kadınlar, iyi anne, iyi eş, fedakar, itaatkar karakterler. Bu (okunan) anlatıda, yaşadığı dönemin egemen politika anlayışının temsilciliğini öykülerinde sürdürdüğünü görüyoruz. Eserlerini ayıran temel farklardan biri de budur." değerlendirmesinde bulundu.
Beklentinin azaldığı, bitmişlik hissi uyandıran eserlerinin de olduğunu dile getiren Aslan "Bu tarz öykülerde ise pasif bir tanıklıktan ziyade aktif bir düşünme sürecine çağıran Esendal, okurun ne düşünmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.' dedi.
Akademisyen Uğur Tanyeli'nin "Bir Toplumsal Mesele Olarak Ankara'nın Başkentleşmesi" konu başlığını ele aldığı sempozyumda eğitimci Aylin Kenterci "Hayat Ne Tatlı" öyküsünü seslendirdi.
Etkinlikte araştırmacı ve yazar Abdullah Ezik, akademisyen Ahmet Duran Arslan, akademisyen Dilan Yamaç, akademisyen Elif Türker, yazar Bilal Acarözmen ve akademisyen, yazar Yasin Beyaz da birer konuşma yaptı.