BURSA (AA) - Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Türkiye için nerede tehdit ve risk olan bir terörist varsa onları saklandıkları delikte bulup mutlaka üstesinden geleceklerini söyledi.
Çavuşoğlu, seçim çalışmaları kapsamında Bursa'daki ziyaretleri sırasında AA muhabirine, Türkiye'nin, kendisi için nerede bir tehdit ve risk varsa onu bekleyerek değil, kaynağında bulup kurutarak üstesinden gelmek zorunda olduğunu söyledi.
Son dönemde bunu yaptıklarını vurgulayan Çavuşoğlu, "Özellikle Suriye bağlamında ortaya çıkan PKK, PYD, YPG terör örgütlerinin bizim güney kuşağımızı, sınırlarımızı kuşatmakla ilgili olarak gerçekleştirmek istedikleri faaliyetleri gördüğümüzde Fırat Kalkanı Harekatı ile diğer taraftan Zeytin Dalı Operasyonu ile hemen oraya neşteri vurduk ve bunları Türkiye için tehdit ve risk olmaktan çıkardık. Hem müttefiklerimiz hem de diğer ülkeler, Türkiye'nin bu kararlı politikasına, bu konudaki kararlılığına, yaklaşımına saygı duymak zorundadır." diye konuştu.
Münbiç ile ilgili ABD ile müzakere sürecinin tamamlandığını hatırlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Şu anda Türk askeri orada (Münbiç) keşif ve denetleme faaliyetlerini yürütüyor. Münbiç, Münbiçlilere kalacak. Türkiye için bu bölgeyi tehdit ve risk olmaktan çıkarmaya devam edeceğiz. Kandil, 40 yıldan beri Türkiye'ye saldıranların yatağı durumunda. Hepsini aynı minvalde değerlendirmek lazım. Kandil'i de Avaşin'i de Sincar'ı da Türkiye için nerede tehdit ve risk olan bir terörist varsa onları orada saklandıkları delikte bulup mutlaka üstesinden geleceğiz."
- ABD Senatosu'nun F-35 kararı
Çavuşoğlu, ABD Senatosu'nun F-35 kararını kabul etmenin mümkün olmadığını aktardı.
ABD ile Türkiye'nin uzun yıllara dayalı bir müttefiklik ilişkisine sahip olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu "Her ne kadar bu müttefiklik sürecinde inişli çıkışlı zaman dilimleri olmuşsa da bugüne kadar bir şekilde Amerika ile Türkiye, özellikle belli konularda müttefik ve mutabık kalmışlardır. Temsilciler Meclisi ve akabinde senatonun vermiş olduğu bu karar, hiçbir şekilde müttefiklik ilişkisine yakışmayan bir karardır. ABD ile F-35'lerin alımı konusunda bir anlaşma yaptık, bir akit imzaladık. Akit taraflar bu noktada edimlerini karşılıklı olarak yerine getirmek zorundadır, getireceklerdir." dedi.
"S-400'lerin alınması ve Rahip Brunson" ile ilgili konunun bu karara gerekçe teşkil ettiği iddiasının dillendirildiğini aktaran Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Rahip Brunson konusu, yargının konusu ve ABD'nin bu konudaki hassasiyeti tamam. Kendi açılarından çok önemlidir ama Türk yargısı bir karar veriyor. Unutulmaması gereken bir konu da şu ki 15 Temmuz gibi tarihte hiçbir devletin yaşamadığı en alçak saldırıyı, işgal girişimini, iç savaş teşebbüsünü bu ülke yaşamıştır ve 252 şehidiyle ancak bunun üstesinden gelebilmiştir. Dolayısıyla burada bir dava, yargı süreci vardır. Herkes buna saygı duyacaktır. Bu yargılama, ülkelerin egemenlik haklarıyla ilgili bir konudur. Bu şu anda devam etmektedir."
- "Türkiye kendi alternatiflerini geliştirerek hareket etmek zorundadır"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin önemli bir konjonktürden geçtiğini, coğrafi olarak da önemli ve stratejik bir nokta olduğuna dikkati çekerek "Türkiye, enerji yollarının kesiştiği, birçok tehdidi ve riski barındıran bir coğrafyada bulunduğu için etrafının teröristlerle kuşatılmak istendiğini gördüğünde kendi savunma gücünü daha iyi tahkim etmek, güçlü hale getirmek için birçok alternatifi denemek zorundadır. Çünkü sonuç itibarıyla ilelebet bu coğrafyada varlığını devam ettirecek güçlü ve kalkınmış bir ülke olacaksak bu noktada kararlarımızı vermek zorunluluğumuz var." diye konuştu.
Türkiye'nin çok büyük değişim ve dönüşümler yaşadığını anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyoner yaklaşımıyla adeta devrim niteliğinde yatırımlar, atılımlar yapıldı. Bunlardan biri de Türkiye'nin özellikle yerli ve milli eksendeki kendi çıkarlarını gözeten, bağımsız, özgür, dış politika ekseniydi. Türkiye, evvelce on yıllar boyunca 'bekle-gör' politikaları izledi. Etrafındaki hadiselere sadece bakmakla yetindi ve kendisini ilgilendirse dahi kayıtsız kalmak durumunda kaldı. Edilgen bir dış politika izlemek zorunda kaldı. Artık Türkiye, son 16 yılda proaktif bir dış siyaset ve politika güdüyor. Dolayısıyla sadece bekleyen değil. Etkin tasarruflar ve kararlar alıyor. Nitekim dünyanın neresinde olursa olsun bir şekilde orasıyla ilgili bir söz sarf ediyor ve karar alma cihetine gidiyor. Hal böyle olunca Türkiye'nin bu kararlı tutumundan rahatsızlık duyanların söz konusu olduğu bir yerde düşmanlarının da olması çok muhtemel.
Türkiye, sadece bir yere bağlı olarak değil, kendi alternatiflerini geliştirerek hareket etmek zorundadır. S-400'lerle ilgili olarak, evet Türkiye NATO müttefikidir. Tamam ama bugün NATO müttefiki olan bir başka ülke de S-300 almıştır. Onun için kimse hiçbir şey söylemezken Türkiye'ye dönük bu yaklaşım bir çifte standardı göstermektedir. Bunları kabul etmemiz mümkün değildir. F-35'ler ile ilgili yapılan akit, geçerliliğini muhafaza etmektedir. Taraflar da gereğini yapacaktır."