İstanbul'da trafik kaynaklı azot dioksit kirliliği 2024'te ortalamanın üzerinde arttı

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülkü Alver Şahin:- "Trafik kaynaklı kirliliğin en temel iz bileşeni olan azot dioksitin 2024'te, geçen yıla göre yüzde 37,6, son 9 yılın ortalamasına kıyasla yüzde 22 civarında bir artış eğilimi gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu tüm İstanbul'un ortalaması için elde ettiğimiz bir değer ancak biraz daha odaklanıp özel alanlara, trafiğin yoğunlaştığı alanlardaki ölçüm istasyonlarına baktığımızda bu artış daha da belirginleşiyor"- "PM2,

BİRİZ ÖZBAKIR - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülkü Alver Şahin, trafik kaynaklı kirliliğin temel bileşeni olan azot dioksitin, geçen yıla kıyasla 2024'te yaklaşık yüzde 37,6 artış gösterdiğini bildirdi.

İstanbul'da 1 Ocak'ta güneyli rüzgarlar ve yüksek basıncın da etkisiyle hava kalitesinde belirgin bir düşüş gözlemlendi. Kentte, hava kirliliğine neden olan parametrelerden azot oksit yoğunluğu 10 kat, ince partikül madde yoğunluğu ise 5 kat arttı.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şahin, İstanbul’daki hava kirliliği kaynaklarının bölgesel olarak değişkenlik gösterdiğini ancak en temel kaynağın trafik olduğunu, bunun ardından endüstri bölgelerine yakın alanlardaki endüstriyel faaliyetlerin geldiğini söyledi.

İstanbul’da sürekli izleme yapılan 38 ayrı hava kalitesi ölçüm istasyonu bulunduğunu ve bu istasyonlarda hava kirletici parametrelerin anlık olarak izlendiğini aktaran Şahin, bunlar içinde sınır değerlerin çoğu zaman aşıldığı kritik parametreleri azot oksitler, 10 mikron altı partikül madde (PM10) ve 2,5 mikron altı ince partikül madde (PM2.5) olarak sıraladı.

Temelde trafik kaynaklı bir kirletici olan azot oksitlerin özellikle İstanbul'da trafiğin yoğun olduğu alanlarda sınır değerin çok üstüne çıktığını belirten Şahin, diğer kirleticiler hakkında şu bilgileri paylaştı:

"PM10, hem yanma sonucu hem de mekanik şehir aktiviteleri ve toz taşınımı etkisiyle oluşan ve zaman zaman sınır değerlerin aşıldığı bir parametre. PM2.5 ise insan sağlığını olumsuz etkileyen, hava kirliliğine bağlı birçok sağlık sorununun temeli olan bir kirletici. Hem kaynaktan yanma sonucu hem de atmosferik koşullarda gaz parametrelerinin dönüşümüyle meydana geliyor. İstanbul genelinde ortalamada homojen bir konsantrasyon dağılımı gösteriyor fakat Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) yıllık sınır değerinin üzerinde ölçülüyor."

- 2015-2021 ve 2015-2023 yıllarındaki kirlilik iki ayrı çalışmada incelendi

2015-2021 arasında İstanbul’un hava kirliliği bakımından bölgesel farklılığını ve değişim eğilimini tüm istasyonlarda incelediklerini anlatan Şahin, bu yıllar arasında İstanbul genelinde ozon ve karbonmonoksit dışındaki tüm parametrelerin yıllık ortalamada azalmış olduğunu vurguladı.

Daha sonra çalışma kapsamını genişleterek İstanbul'u 4 bölgeye ayırdıklarını ve 2015-2023 arasındaki trendi, bölgelere göre ayrıca incelediklerini kaydeden Şahin, söz konusu incelemede hava kirliliğindeki parametrelerin değişimine ilişkin şu tespitlerde bulundu:

"Azot dioksitte düşük ortalama konsantrasyonlarının daha çok Avcılar-Beylikdüzü bölgesi arasında olduğunu fakat bu bölgelerdeki azot dioksit seviyesinin özellikle yaz dönemlerinde arttığını gözlemledik. Azot dioksiti en yüksek, Aksaray-Beyazıt bölgesinde gözlemledik. PM10'un en yüksek konsantrasyonlarının Avcılar-Beylikdüzü bölgesi ile Sultangazi ve etrafındaki alanlarda oluştuğunu saptadık. Bununla birlikte PM10'un her bölgede genel ortalama için, İstanbul'da bir azalış trendinde olduğunu gördük. PM2,5 bölgeler arasında ortalama konsantrasyon bakımından çok büyük farklılıklar göstermiyor yani 20 ile 23 mikrogram metreküp arasında hemen hemen her bölgede yoğunlaşma görüyoruz. Bu tabii DSÖ'nün yaklaşık 5 mikrogram ortalamasının yanında yüksek bir değer. Ancak Tuzla etrafındaki bölgelerde ölçülen PM2,5 değerlerinin yine yaz dönemlerinde hafif bir artış eğilimi gösterdiğini görüyoruz. Özellikle de 2021 sonrasındaki bu artışın biraz daha belirginleştiğini söyleyebilirim."

- "Avrupa Yakası'nda hava kirliliği sorunu daha fazla"

Kentin nüfus yoğunluğu ve yeşil alan mevcudiyetinin hava kirliliğine etkisini de yakından incelediklerinden bahseden Şahin, nüfus yoğunluğunun artış gösterdiği yerlerde kirletici konsantrasyonunun da arttığını, buna karşın yeşil alanların daha yoğun bölgelerde hava kirleticilerin belirgin bir şekilde azaldığını belirtti.

Şahin, kentleşmenin daha yoğun olduğu bölgelerde hava kirliliğinin daha fazla olduğunun altını çizerek "Özellikle İstanbul'un kuzey bölgelerinin hava kirliliği bakımından çok daha temiz olduğunu ve güneydeki kentleşmenin yoğunlaştığı alanlarda hava kirliliğinin yoğunlaştığı alanlar olduğunu söyleyebilirim. Avrupa ve Asya kıtalarını birbiriyle karşılaştırdığımızda da Avrupa kıtasının Asya'ya göre bir miktar daha hava kirliliği sorunu yaşadığını gözlemliyoruz." diye konuştu.

- 2024 verilerinde dikkat çeken artış

İstanbul'da özellikle kış mevsiminde ve atmosferik durgunluk nedeniyle gece saatlerinde kirleticilerin yoğunlaştığına fakat hemen hemen her mevsim kentte sabah başlayan ve gece yarısı biten bir trafik yoğunluğu bulunduğuna değinen Şahin, 2024 yılı verilerinde azot oksit oranındaki artışa dikkati çekti.

Şahin, "Trafik kaynaklı kirliliğin en temel iz bileşeni olan azot dioksitin 2024'te, geçen yıla göre yüzde 37,6, son 9 yılın ortalamasına kıyasla yüzde 22 civarında bir artış eğilimi gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu tüm İstanbul'un ortalaması için elde ettiğimiz bir değer ancak biraz daha odaklanıp özel alanlara, trafiğin yoğunlaştığı alanlardaki ölçüm istasyonlarına baktığımızda bu artış daha da belirginleşiyor." dedi.

2023'e kıyasla azot oksitlerin yaklaşık 1,7 kat arttığını bildiren Şahin, 2024'te en yüksek azot oksit değerinin Kadıköy ve Kağıthane'de, en düşük değerin ise Şile'de ölçüldüğünü ifade etti.

PM10'da en yüksek değerlerin Esenyurt ve Kağıthane'de, en düşük değerlerin ise Sarıyer'de ölçüldüğünü kaydeden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle 2024 yılında partikül maddede Esenyurt, Kağıthane gibi istasyonlar yüksek değerler aldı. Azot oksitin de yine keza Kağıthane ve Kadıköy istasyonlarında yüksek konsantrasyonlara ulaştığını görüyoruz. Bunun dışında partikül madde konsantrasyonunun da benzer şekilde kentleşmenin arttığı Esenler, Bağcılar ve Kadıköy'de yoğunlaştığını görüyoruz. Ancak biraz daha geniş pencereden baktığımızda ve İstanbul'u hava kirliliği bakımından 4 kategorik bölgeye ayırdığımızda, son yaptığımız çalışmada gözlemlediğimiz temel olarak şu aslında: Azot oksit emisyonları özellikle Avcılar-Beylikdüzü arasında yaz dönemlerinde artış gösteriyor."

Şahin, İstanbul'daki hava kirliliğini azaltmak için raylı sistemlerin yaygınlaştırılması, insanların toplu taşımaya yönlendirilmesi, Avrupa'da kentlerde uygulanan trafikten arındırılmış düşük emisyon alanlarının oluşturulması, kentleşme planları yapılırken hava kirliliğinin bir kriter olarak dikkate alınması, kent içi yeşil alanların artırılması, hava kirliliğini ölçen sensör teknolojisinin referans hava kalitesi ölçümü istasyonları ağına entegre edilmesi ve böylece daha çok noktada ölçüm yapılarak azalış ve artış trendlerinin daha yakından gözlenmesi tavsiyelerinde bulundu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri