EMİRHAN YILMAZ - Kovid-19 salgınıyla birlikte karavan kullanımına artan talep bazı yerlerde park sorununu gündeme getirirken, karavanların park edildiği yerlerde yaşayan vatandaşlar ise "karavanların başta sahiller olmak üzere park alanlarını işgal ettiği" ve "çevre düzenine zarar verdiği" iddiasıyla şikayetçi.
Kovid-19 salgını, birçok alışkanlık ve yaşam tarzında değişikliklere neden olduğu gibi, tatil ve seyahat anlayışında da köklü değişikliklere yol açtı.
Özellikle kalabalıktan kaçınma ve sosyal mesafeyi koruma amacıyla karavan kullanımı hızla artarken, bu artış, şehir içinde park sorunlarını da beraberinde getirdi. Bu durum, karavanların caddelerde ya da sahil kenarlarına bırakılmasıyla sonuçlanıyor. Ancak bu yerler, çevrede yaşayan vatandaşların tepkisine neden oluyor.
Son dönemde Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde vatandaşların, karavanlarla ilgili "şehir içinde yaşam kalitesini düşürdüğü" yönündeki şikayetleri arttı.
Park edilen karavanların bulunduğu bölgedeki vatandaşlar, bu durumu "kamu alanlarının işgali" olarak nitelendiriyor, karavan sahiplerinin "şehir içi yaşam kurallarına uymadığını" ve "çevre düzenine zarar verdiğini" iddia ediyor.
Bazı karavan sahiplerinin, karavanlarını uzun süre aynı yerde tutarak "karavanda yaşam" sürdürmesi de tepkilerin büyümesine neden oluyor.
Karavan sahipleri ise park alanlarının ve mevcut düzenlemelerin yetersizliğinden şikayetçi. Karavan kullanıcıları, güvenli ve uygun park alanlarının artırılmasını talep ediyor.
- "Bakanlık yetkililerinden cadde üzerinde durmasının, içinde yaşanmasının yasak olduğu bilgisi verildi"
Ulusal Kamp ve Karavan Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Özdağ, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, araçların her yerde park edebilme özgürlüğü olduğunu ancak bunun karavanla kıyaslanmaması gerektiğini söyledi.
Özdağ, karavanın "içinde yaşanan bir ev" olduğunu ve burada güven unsurunun çok büyük önem taşıdığını belirterek, şunları kaydetti:
"Çünkü karavanı düzgün ve gezgin bir şekilde kullanan ve yaşamını karavanda sürdüren karavancıların dışında, kolluk kuvvetleri, 'karavanları çok kötü vaziyette kullananlar olduğunu da' söylüyor. Çünkü işin bir boyutu daha var, bahsettiğimiz çekme karavan dediğimiz römorklar, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yaptığımız toplantılarda O1 belgeli ve ruhsatsız, yani hiçbir zaman biz onlarla alakalı istatistiki bilgi bile veremiyoruz. Yanlışlar çok fazla. O yüzden karavancıların kendilerine daha güvenli alanlar oluşturması, gezgin karavancılar olması... Bir yerde konuşlanıp da cadde üzerinde park edip içinde yatamazlar, kanun olarak da yatamazlar. Arabanızı park edersiniz ama gece içinde yatamazsınız. Öyle değil mi? Bunun gibi bir şey bu."
İçişleri Bakanlığı ve ilgili bakanlıklarla yaptıkları görüşmeler olduğunu anlatan Özdağ, bakanlık yetkililerinden trafikte ve kanunlarda karavanın cadde üzerinde durmasının, içinde yaşanmasının yasak olduğu bilgisinin verildiğini söyledi.
- "Karavan caddede yaşam değil, yani sokak aralarında yaşam değil"
Leyla Özdağ, "Karavan bir yaşam biçimi, bir minimal yaşam... Bu eğitimi veremiyoruz. 'Benim aracım var, elektriğim var, suyum var. Benim nereye ihtiyacım var? Ben ülkenin her yerinde kalırım bu toprak benim değil mi? Kalırız' diyorlar. Ama yurt dışında da hiçbir zaman böyle bu vaziyette kalamazsınız. Hemen size, görmediğiniz bir polis mutlaka ceza yazar, Avrupa'da da böyle. Karavan caddede yaşam değil, yani sokak aralarında yaşam değil." şeklinde konuştu.
Karavan kullanımının tarifini yapan Özdağ, "Bunlar birer ev. Şimdi cadde üzerinde bir şey görüyorsunuz, bir kutu. O kutunun tuvaleti var, gri su dediğimiz duş aldığı zaman ya da bulaşığını yıkadığı zaman ki suyu var ve en fazla olacak şekilde 100 litre gibi bir kutusu var altta. Peki bunu nereye döküyorlar sizce? Yani bu konuda bile anlamlı gelmiyor. Karavanın sunduğu yaşam tarzı, caddelerde, şehir içinde yaşama uygun değil. Kanun dışında, etik olmayan yaşama döndürüyorlar." ifadelerini kullandı.
Özdağ, İSPARK'ın mevzuatının otopark mevzuatı olduğunu, karavan kampı niteliğinde park yapamadıklarını da sözlerine ekledi.