WASHINGTON (AA) - CAN HASASU - Doğuştan uzuv eksikliği olarak bilinen "Hemimelia" hastalığı, farklı ülkelerden, dillerden, dinlerden, kültürlerden ve kuşaklardan olsalar da ABD’li ortopedi cerrahı Benjamin Allen ile Afgan hastası Yahya Noristani’nin kesişme noktası oldu. Dünyanın iki farklı köşesinde yaşayan bu iki insanı bir araya getiren hikâye ise filmlere konu olacak cinsten.
ABD’nin California eyaletinde 1947'de çiftçi bir ailenin dört çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Benjamin Allen’ın sağ bacağı, doğuştan diğerine göre belirgin bir şekilde kısaydı ve kalça çıkığı vardı. Ailesi, engeline rağmen özgüvenle büyümesi için elinden geleni yaptı. Allen, yerel bir demircinin kendisi için özel tasarladığı takma bacağı kullanarak yürüyor, koşuyor, basketbol oynuyor, bisiklete biniyor, hatta babasına çiftlik işlerine yardım ediyordu. Allen 16 yaşına geldiğinde, onu çocukluğundan beri takip eden ortopedi doktorları, diğerinden 32 santimetre daha kısa olan sağ bacağının diz üzerinden kesilmesine karar verdi. Onun için hazırlanan protez, doktorlarının planladığı gibi bacağına tam oturunca Allen’ın hayatında yepyeni bir sayfa açıldı.
Çocukluğundan beri kendisiyle ilgilenen ortopedi doktorları için “Benim kahramanlarım.” diyen Allen, onlardan aldığı ilhamla bir gün doktor olmak ve kendi durumundaki insanlara yardım etmenin hayalini kuruyordu. Allen, California Üniversitesinden sonra Boston’daki Tufts Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi, eşi Mary ile orada tanıştı. Genel cerrahi ve ortopedik cerrahi uzmanlıklarını da Harvard Üniversitesinde tamamlayan Allen, ailesiyle hayatının ve kariyerinin geri kalanını geçireceği Virginia’nın kuzeyindeki bir kasabaya yerleşti. Buradaki bölge hastanesinde iyi bir ortopedi ekibi kuran Allen, bir yandan da tıpkı çocukluğunda olduğu gibi aktif bir yaşam sürdü; ava gitti, at bindi, yüzdü, protezine taktığı özel aparatlarla su ve kar kayağı yaptı. Allen çiftinin üç çocuğu da ABD’nin başkenti Washington’a 120 kilometre mesafedeki bu kırsal bölgede büyüdü.
- Kabil’den Virginia’ya uzanan hikâye ABD’nin Afganistan’a askeri müdahalesi ile başladı
Allen’ın büyük kızı Amanda Jane, her ne kadar babası gibi doktor olmak istese de liseden sonra kendine çok farklı bir kariyer belirledi. Uluslararası ilişkilere merak salan Amanda Jane, mezun olduktan sonra ABD hükümeti için dünyanın farklı köşelerindeki projelerde görev aldı. 11 Eylül 2001’de düzenlenen ABD’deki terör saldırıları sonrası ülkesinin Afganistan’a müdahale etmesi, Amanda Jane için bir dönüm noktası oldu. 2012 yılında ABD Savunma Bakanlığı için Afganistan’a giden Amanda Jane, ülkede 2 yıl geçirdi. Orada bulunduğu süreçte Amanda Jane ile Afgan personelden biri olan Dawoud Noristani arasında güçlü bir bağ oluştu. Noristani, Amanda Jane'in çalıştığı programda güvenlik ekibini yönetiyordu. Amanda Jane, Noristani’nin o zamanlar bir yaşında olan oğlu Yahya’nın, tıpkı babası Benjamin gibi, sağ bacağında doğuştan uzuv eksikliği olduğunu fark etti. Yahya’nın ilk tetkikleri Kabil’de yapıldı. Amanda Jane, sonuçları büyük bir heyecanla babasıyla paylaştı. Allen ve ekibinin yaptığı inceleme sonrasında küçük çocuğun gelişmeyen uzvunun kesilerek, protez bacakla bir an önce yaşıtlarıyla kaynaşması gerektiğine karar verildi. Bu noktada iki seçenek vardı: Ya Doktor Allen Afganistan’a gidip ameliyatı Kabil’deki hastanede yapacaktı ya da Yahya ABD’ye getirilecekti. Sonunda Yahya’nın ameliyatı ile ilgili doğabilecek sorunlar ve ameliyat sonrası yapılacak fizyoterapiler göz önüne alınarak Allen’ın yıllardır çalıştığı ekibi ile operasyonu Virginia’da yapmasına karar verildi. Tıbbi inceleme ve ardından Yahya ve babası Dawoud’un ABD’ye gidişi için gerekli vize işlemleri toplam 18 ay sürdü.
Afganistan’daki görevi son bulan Amanda Jane, Yahya ve babası Dawoud’u da yanına alarak ABD’ye döndü. Bu sırada Doktor Allen da hastaneyi seferber etmiş, ekibiyle Yahya’nın gelişini beklemekteydi. Allen’ın tüm ekibi bu operasyona gönüllü olarak destek verdi. Operasyon sonunda ayağına takılacak proteze kadar Yahya’nın her masrafını onlar üstlendi. Başarılı geçen ameliyatın ardından Yahya, protez bacağı takılır takılmaz yürüteci yardımıyla hastane koridorunda ilk adımlarını büyük bir mutlulukla attı. Yahya, Dari dilinde bir sözcüğü tekrarlayıp duruyordu. Doktorları babasına anlamını sorunca “Önümden çekilin diyor.” diye çevirdi. Dawoud ve oğlu ameliyat sonrası fizyoterapi seansları bitene kadar toplam iki ay Doktor Allen’ın evinde kaldı. 2014 yılında Yahya protez bacağı ile Kabil uçağına binerken üç yaşındaydı. İki aile o tarihten sonra hep internet üzerinden iletişim halinde kaldı. Doktor Allen, Afganistanlı minik hastasının her aşamasını, uzaktan da olsa takip etmeye devam etti. Ama yeniden yüz yüze görüşmeleri için aradan 10 yıl geçmesi gerekti.
- 10 yıl sonra iki aile Virginia’da ilk kez buluştu
Yahya aradan geçen zaman içinde büyüdü, okula başladı. Boyu uzadıkça bacağına taktığı protezin ölçüsü de değişti. Bu süre zarfında Allen ile tıbbi konularda iletişimi de hiçbir zaman koparmadılar.
Ağustos 2021 tarihi, Noristani ailesi için bir dönüm noktası oldu. ABD askerleri ani bir kararla hızla Afganistan’dan çekilmeye başladı. Dawoud beş çocuğunu ve eşini yanına alarak Kabil Havalimanı’na gitti. Ağustos sıcağında, patlayan silahların ve bombaların korkusuyla günlerce, bir Amerikan uçağına binebilmek için sıra beklediler. Ancak onları hiçbir uçağa almadılar. Eskiden beri tehditler alan Dawoud muhakkak ülkeden çıkması gerektiğini biliyordu. Bu noktada eski arkadaşı Amanda Jane yeniden devreye girdi. Washington’dan tanıdığı herkesi arayarak aileyi ABD’ye almak için çalıştı. Sonunda Noristani ailesi kuzeydeki Mezar-ı Şerif kentine geçti. Buradan Amanda Jane’nin çabaları ile Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) uçan sivil bir yolcu uçağına binmeleri sağlandı. Aile vize işlemlerinin tamamlanması için 6 ay boyunca BAE’de bekledikten sonra Nisan 2022’de ABD’ye ulaştı.
Amerikan hükümeti, Noristani ailesini Missouri eyaletine yerleştirdi. Noristani ailesi nihayet bu yaz Amanda ve babası Benjamin’i görmek için Virginia’ya geldi. İki aile 10 yıl sonra tekrar yüz yüze görüştü. Benjamin ve eşi Mary, Noristani ailesini evlerinde misafir etti. Amanda Jane de kendi çocuklarını onlarla tanıştırma fırsatı buldu. Bu büyük buluşma herkes için ayrı bir anlam taşıyordu. Ama en çok da Yahya için önemliydi. Kendisi gibi uzuv eksikliği ile doğan birinin üniversite okumuş olması, bir aile kurması, kariyerinde ve hayatında birçok başarıya imza atması Yahya için en büyük motivasyon kaynağı. Allen, “En büyük hayalim benim hayatımı değiştiren doktorlarım gibi benim de bir gün başkalarının hayatını değiştirmekti. Yahya bana bu mutluluğu tattırdı.” sözleriyle duyduğu mutluluğu dile getirdi.
- “Afganistan’da Yahya’nın durumunda daha pek çocuk var”
Yahya’nın babası Dawoud Noristani, oğlu için hikâyenin güzel sonlanmasından dolayı mutlu. Ama bu buruk bir mutluluk. “Afganistan’da Yahya’nın durumunda daha pek çok çocuk var.” ifadelerini kullanan Noristani, uluslararası yardım kuruluşlarının ülkesindeki engellilere, özellikle de engelli çocuklara yardım eli uzatmasını talep ediyor. ABD’nin ülkeden çekilmesinden sonra insani yardım kuruluşlarının faaliyetlerinin de durma noktasına geldiğini söyleyen Noristani, fakir Afgan halkının mevcut koşullarda engellilere gerekli ilgiyi gösteremeyeceğinin altını çiziyor.
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) 2024 yılı verilerine göre, 41 milyonu aşkın nüfusa sahip Afganistan’da 1,5 milyonu aşkın engelli bulunuyor.
Doğuştan gelen durumların yanı sıra ülkede yıllardır devam eden savaşlar ve son 20 yıllık ABD askeri müdahalesi sonrası her beş aileden birinde ağır engelli bir ferdin olduğu öngörülüyor.