ANKARA (AA) - Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, "Uyuşmazlığa konu evliliğin süresi, tarafların yaşları ve yeniden aile kurma olasılıkları, sosyo-ekonomik durumları, mesleki durumları gibi önemli unsurların nafaka düzenlenmesinde değerlendirmeye dahil edilmesi, adil kararlar ortaya çıkması açısından elzemdir." dedi.
Selçuk, Adalet Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Ankara Hakimevi'nde düzenlediği "Gündem Buluşmaları: Nafaka Sistemi" programının açılışında yaptığı konuşmada, Bakanlığınca bireyi, aileyi, toplumu ve çalışma hayatını ilgilendiren bir çok alana dair politikalar geliştirip hizmetler sunulduğunu belirtti.
Bu hizmetlerin daha da ileri seviyeye ulaştırılması için Bakanlığın alanı olan konularla ilgili tüm taraflarla iş birliği geliştirmek ve ortak akılla hakkaniyetli çözümler üretilmesinin temel öncelik olduğunu dile getiren Selçuk, uygulama örneklerinden hareketle ilgili taraflarla gerçekleştirecek bilgi ve tecrübe paylaşımı ortamlarının yol göstereceğine inandığını ifade etti.
Bu amaç doğrultusunda "Gündem Buluşmaları"nı başlattıklarını aktaran Selçuk, ilk paydaşları olan Adalet Bakanlığının destekleriyle çeşitli mecralarda gündeme getirilen "Nafaka Sistemi"nin ele alınacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 100 günlük icraat programında da nafaka ödeme sisteminin adil hale getirilmesi hükmünün yer aldığını hatırlatan Selçuk, "İnanıyorum ki Gündem Buluşmamız kapsamında, elde edeceğimiz çıktılar nafaka sisteminin güncellenerek daha adil bir kimlik kazanmasına ciddi katkılar sunacaktır." diye konuştu.
- "Toplumsal refahı artırmaya yönelik her türlü tedbiri alacağız"
Selçuk, Türkiye'nin, toplumun değişen ihtiyaçlarına, aile ve bireylerin sosyo ekonomik durumlarına göre kendini güncellemeye, hukuki altyapısını güçlendirmeye devam ettiğinin altını çizerek, bu çerçevede Bakanlık olarak aileyi güçlendiren, hem evlilik hem boşanma sürecinde ve sonrasında tarafların yaşayabileceği olası sorunların çözümüne dair daha adil bir yaklaşım ortaya koymak için çalışmalar yürütüldüğünü aktardı.
"Adalet mülkün temelidir, adalet bir toplumun varlık nedenidir." diyerek toplumsal adalet duygusunu pekiştiren çalışmaların öncelikleri olduğunu anlatan Selçuk, toplumda adalet duygusunu ve güveni tesis etmeden siyasi istikrarı ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamanın mümkün olmadığına işaret etti.
O nedenle güçlülerin hukukunu değil, hak ve adalet anlayışıyla milletin hukukunu savunduklarını, toplumun tüm kesimlerini kuşatmayı ve kucaklamayı önemsediklerini belirten Selçuk, aile, çalışma ve sosyal hizmetler alanında hak eksenli, eşit ve adil hizmet politikalarıyla toplumsal refahı artırmaya yönelik her türlü tedbiri almaya devam edeceklerinin altını çizdi.
Anayasanın 41. maddesinde ailenin, Türk toplumunun temeli olduğunu ve eşler arasında eşitliğe dayandığı ifade edildiğini anımsatan Selçuk, burada ailenin huzur ve refahı ile özellikle çocukların yüksek yararını sağlamak için gerekli tedbirleri alma ve ilgili teşkilatı kurma sorumluluğunun devlete yüklendiğini dile getirdi.
Evliliğin genel hükümleri çerçevesinde eşlerin, evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü olduklarına işaret eden Bakan Selçuk, bununla birlikte Türk Medeni Kanunu, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya uyuşmazlığa düşülmesi halinde alınabilecek tedbirler ve boşanmaya ilişkin sebepleri de düzenlediğini aktardı.
Medeni Kanun'a göre evliliğin sona ermesinin, eşler yönünden bir takım mali sonuçlar da doğurduğuna dikkati çeken Selçuk, "Bu bağlamda sosyo-kültürel bir düşünce sonucu ihdas edilmiş 'yoksulluk nafakası', evlilik birliği devam ettiği sürece evlilik birliğinin giderlerine katılma yükümlülüğü, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da Kanunda belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde devam etmesi öngörülen bir müessese olarak karşımıza çıkmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
- Yoksulluk nafakası gündemde
Bugünkü Gündem Buluşmalarının içeriğini oluşturan yoksulluk nafakası müessesesinin son dönemde medyada sıklıkla gündeme geldiğini ve kamuoyunda çeşitli açılardan tartışıldığını anımsatan Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yoksulluk Nafakası'nı eleştirilerin odağı haline getiren hususların başında, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesinde, somut olayın koşullar göz önünde bulundurulmadan ve önem arz eden belirli kıstaslarla birlikte değerlendirilmeden uygulanması gelmektedir.
Uyuşmazlığa konu evliliğin süresi, tarafların yaşları ve yeniden aile kurma olasılıkları, sosyo-ekonomik durumları, mesleki durumları gibi önemli unsurların nafaka düzenlenmesinde değerlendirmeye dahil edilmesi adil kararlar ortaya çıkması açısından elzemdir.
Yoksulluk nafakasını düzenleyen Medeni Kanun'un ilgili hükümlerinin, eleştiriye neden olan uygulamaların en aza indirilmesi ve taraflar için adil bir çözüm üretmesi adına toplumsal gereklilikler doğrultusunda, ilgili tüm taraflarca değerlendirilmesi bir zaruret haline gelmiştir.
Boşanmanın kaçınılmaz olduğu durumlarda aile fertlerinin herhangi birinin mağduriyet yaşamayacağı ve hak kaybına uğramayacağı bir sistemi daha işlevsel hale getirmek durumundayız hep beraber."
Kanun ve mevzuatların toplumda karşılık bulursa anlamlı olacağına vurgu yapan Selçuk, "Hukuki anlamda atılacak her adım doğrudan toplumsal sorunların kalıcı bir çözüme kavuşmasını sağlayacak nitelikte olmalı. Bütüncül bir yaklaşım ortaya koymadan yapılacak her düzenleme bir başka sorun alanıyla bizi karşı karşıya getirecektir." dedi.
Bakanlık olarak yürütülen tüm çalışmalarda ilgili kamu kuruluşlarının, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarıyla yakın iş birliği içinde olunduğunu dile getiren Zehra Zümrüt Selçuk, buluşmada kamu, sivil toplum, akademi ve yargı camiası da alanında uzman katılımcıların görüşlerini tüm açıklığıyla ifade edebileceğine hakkaniyete uygun olmayan uygulamaların giderilmesi için önerilerin ortaya çıkacağına inandığını kaydetti.