ÇİĞDEM MÜNİBE ALYANAK - Ezine Peynirini ve Mandıracılarını Koruma Geliştirme ve Tanıtma Derneği Başkanı Ali Öztürk, itiraz olmaması halinde 3 ay sonunda Ezine peynirinin AB'de tescilleneceğini söyledi.
Ezine Peynirini ve Mandıracılarını Koruma Geliştirme ve Tanıtma Derneği'nin, AB'ye yaptığı Ocak 2023 tarihli başvuru üzerine, Ezine peynirinin 3 aylık tescil süreci başladı.
Ezine peyniri ile ilgili yaşadıkları sorunları ve AB tescil sürecini AA muhabirine değerlendiren Ali Öztürk, bazı Avrupa ülkelerinde taklit Ezine peynirlerinin üretildiğini ancak bunu yıllardır önleyemediklerini kaydetti.
Coğrafi işaretli Ezine peynirinin AB'de tescillenmesi için 2 yıl önce müracaatta bulunduklarını anlatan Öztürk, "Devletimiz de arkamızda. Başvuru, şu anda eksiksiz kabul edilen bir ürün olarak neticelendi. Karar askı sürecine çıktı. Askı süreci 3 ay. Bu sürede itiraz olmazsa, 3 ay sonunda Ezine peyniri AB'de tescillenecek." dedi.
Kazdağları'nda 96 çeşit endemik bitkinin yetiştiğini belirten Öztürk, "Küçükbaş hayvanlar bu bölgede merada beslenir. Endemik bitkileri yedikleri için sütlerinde farklı değerler olduğu tespit edildi ilk coğrafi işareti alırken. Süreç ilerliyor fakat bu işin sahteleri çok." ifadelerini kullandı.
- "Ezine peyniri tektir"
Ezine peynirinin, beyaz peynir görünümünde olduğunu fakat beyaz peynirin, keçi, koyun ve inek peyniri adı altında 3 çeşidinin bulunduğunu aktaran Öztürk, şöyle devam etti:
"Ezine peyniri tektir. Yüzde 30-40 koyun sütü, yüzde 15 inek sütü, 55-45 keçi sütü koyularak yapılır. Ezine, Bayramiç, Ayvacık'tan süt almanız lazım ve işletmelerin de o bölgede olması lazım. Fakat bunun çok sahteleri var. Avrupa'da da yapılıyor. Bizim peynir ile alakası olmayan bir peynir yapılıyordu, Ezine peyniri diye piyasaya sürülüyordu. Şimdi en azından onun önünü kesip, Avrupa'da bu peynirin bilinirliliğini artırabileceğiz. Sütlerimizdeki bakteri oranının yüksekliğinden dolayı AB, ihracatını zorlaştırıyordu. Bu peynir, bölgeden başka hiç bir yerde yapılmadığı için önünün açılma ihtimali var. Bu da sektöre bir artı sağlayacak."
- "Gerçek Ezine peyniri, İstanbul'a yetmez"
Tüketicilerin, gerçek Ezine peynirini nasıl anlayabileceğine ilişkin de Öztürk, Ezine peyniri tenekelerinin üzerinde kırmızı, sarı Türkiye haritasının yer aldığı coğrafi işaret logosu ile ve süt damlası şeklinde "Ezine" logosunun yer aldığını, bu iki logonun Ezine peyniri haricinde hiç bir üründe bulunmadığını vurguladı.
Öztürk, bölgede 14 Ezine peyniri üreticisinin bulunduğunu, işletmelerden dönem dönem numune alınarak ilgili bakanlığa gönderildiğini, peynirlerin incelendiğini anlattı.
"Ezine keçi", "Ezine koyun", "Ezine inek" şeklinde de Ezine peyniri bulunmadığına dikkati çeken Öztürk, "Bu Türkiye'de bilinmiyor. Coğrafi işaretler de yeni yeni oluşuyor. Bölge kısıtlı bir bölge. Sütler her geçen gün azalıyor. Gerçek Ezine peyniri, İstanbul'a yetmez. Ama Türkiye'nin 81 vilayetinde Ezine peyniri satılıyor. Bunun önüne de geçmekte zorlanıyoruz. Şikayette bulunuyoruz, ceza alanlar oluyor, gözümüzden kaçıyor, bunlarla mücadele ediyoruz ama en azından artık AB'de, Ezine peyniri adı altında bir peynir olmayacak bu bölgeden çıkmadığı takdirde." diye konuştu.
Öztürk, "Ezine peynirinin tuz oranı yüksektir. Ezine peynirinin olmazsa olmazı en az 9 ay buzhanede bekletilmesidir. Bunu da tuzla yapıyoruz." dedi.
- "Ülkemizin çok zengin bir coğrafi işaret potansiyeli var"
Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu da bu yıl ocak ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Türkiye’nin AB tescilli coğrafi işaret sayısını 100'e çıkarmak için seferberlik başlattığını, 10 ürün için AB'ye başvurulduğunu, bunların içinde Ezine peynirinin de yer aldığını söyledi.
Etkin çalışan bir coğrafi işaret sisteminin olması halinde, tescilin ürüne bir katma değer sağladığını dile getiren Tekelioğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Tescille ürünün fiyatı yükselir, üreticilerin refahı artar, bölgenin kalkınması hızlanır. Ancak tescilin katma değer yaratması sistemin oturtulmuş olmasına bağlıdır. Sistemi kurmadan coğrafi işaret uygulamasından beklenen sonuçlar doğmaz. Yönetişim ve denetim konusunda gerekli düzenlemeler yapılsa sahip olduğumuz eşsiz coğrafi işaret potansiyeli Türkiye’ye önemli ölçüde sosyoekonomik açılımlar sağlayacaktır."