ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz Türkiye olarak tüm samimiyetimizle, Suriye'nin tüm halkıyla birlikte istikrarını ve güvenliğini istiyoruz. Bunun için de askeri güç kullanmak dahil ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyeceğiz." dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İkinci Dünya Savaşında onlarca milyon insanın ölümüne yol açanların nerede olduğunu sorarak, "Senegal'de Goree adası var. Oraya 'köleler adası' da derler. Oraya Müslümanları zincirlerler ondan sonra da oradan kadırgalarla Amerika'ya onları yolcu ederlerdi, zincire bağlı olarak. Bunu yapanlar, bunun hesabını verdiler mi? Hayır. Ada orada duruyor. O hücreler de orada duruyor. Ben gezdim gördüm orayı. Bunlar böyle hain. Onun için biz diyoruz ki, 'Zalimler için yaşsın cehennem.' Bugünkü zalimler de yarın tarihin karanlık dehlizlerinde yok olup gidecektir. Biz Türk milleti olarak hep, lanetle anılanlardan değil hayırla yad edilenlerden olduk, inşallah olmaya da devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin inancın ve medeniyetin gereğini yerine getirerek hem "Kudüs davası"na hem Filistin halkının "onur mücadelesi"ne sonuna kadar destek vereceğini vurguladı.
- "İdlib'deki duruma seyirci kalmayacağız ve kalamayız"
Son dönemde önemli gelişmelerin yaşandığı yerlerden ikisinin de Suriye ve Libya olduğunu anımsatan Erdoğan, Esed rejiminin İdlib'deki saldırılarını artırdığını belirtti. İdlib'deki vahşeti engellemek, Suriye'nin istikrarına ve siyasi çözüme destek vermek amacıyla Rusya ile bir mutabakat imzalandığını hatırlatan Erdoğan, bu mutabakatın, Esed rejimi ve onu destekleyen Rusya tarafından kanla ve acıyla adım adım delinmekte, bozulmakta, ihlal edilmekte olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, Suriye'deki her gelişmenin Türkiye için en az kendi sınırları içindekiler kadar önemli, hayati ve kritik olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Halen 3,6 milyon Suriyeliyi topraklarında barındıran ülkemizin, yeni bir göç dalgasına tahammülü yoktur. Rejimin terör örgütleriyle olan kötü sicilini de göz önüne aldığımızda, aynı zamanda yeni tehditlerin sınırlarımıza dayanmasına da seyirci kalamayız. Hiçbir ülkenin siyasi ve ekonomik çıkarı, Türkiye'nin güvenlik ve istikbal önceliklerinden daha önemli olamaz. Bu bakımdan Suriye'nin ne diğer bölgelerindeki ne de İdlib'deki duruma seyirci kalmayacağız ve kalamayız."
2016'dan beri gerçekleştirilen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarının hassasiyetlere riayet edilmemesi halinde sahadaki durumu fiilen kontrol altına alma iradesinin en somut örnekleri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bize diyorlar ki, sizin orada ne işiniz var. Adana Mutabakatı'nı git öğren, oku, niye oradayız o zaman bunu en iyi şekilde anlarsın. Biz bu mutabakatın gereği olarak oradayız. Teröristlerle mücadelede Adana Mutabakatı'nın gereği, biz teröristleri sonuna kadar kovalarız. Bu bazen YPG olur, PYD olur, bazen DEAŞ olur. Hatta hatta bazen de FETÖ olur. Bunları sonuna kadar kovalayacağız. Nereye kaçtı? Suriye'ye... Kovalayacağız. Nereye kaçtı? Irak'a... Kovalayacağız. Sonuna kadar... Bizim topraklarımıza tehdit oluşturan kim varsa, gereğini yapacağız." şeklinde konuştu.
- "Gerekirse teröristlerin bulunduğu her yere bilfiil giderek bu oyunu bozacağız"
İdlib'deki durumun süratle normale döndürülmemesi halinde yeniden aynı yola başvurmaktan başka çarelerinin kalmayacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize verilen sözlerin yerine getirilmediği Barış Pınarı Harekatı bölgesinde de aynı yol ayrımına doğru gidiyoruz. Hiç kimsenin Türkiye'yi bölücü örgütün kıskacına sokmaya ya da rejimin zulmüne rıza göstermeye zorlamaya hakkı yoktur. Buradan bir kez daha ilan ediyorum; adı ne olursa olsun, bölücü terör örgütünün Suriye'nin herhangi bir yerinde bölgemiz için bitip tükenmeyecek bir fitne ve ihanet çukuru açmasına izin vermeyeceğiz. Gerekirse teröristlerin bulunduğu her yere bilfiil giderek bu oyunu bozacağız. Rejimin, kendi halkını zulmederek, saldırarak, kanını dökerek, tehdit ederek ülkemizi sürekli bir şekilde göçmen tehdidi altında tutulmasına da izin vermeyeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki krizin tek çözümünün, bu ülkenin, tüm vatandaşlarını kucaklayan siyasi sürecin, hızla ve adil bir şekilde hayata geçirilmesi olduğunu ifade etti.
Suriye'de topraklarında yakarak, yıkarak, öldürerek, göç ettirerek elde edilmiş gibi gözüken kazanımların, siyasi sürecin önünü kesmekten başka işe yaramayacağını belirten Erdoğan, rejimi bu yönde cesaretlendirenlerin tek amacının da Suriye'deki krizin uzun süre devam etmesini sağlamak olduğunun açık olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Biz Türkiye olarak tüm samimiyetimizle, Suriye'nin tüm halkıyla birlikte istikrarını ve güvenliğini istiyoruz. Bunun için de askeri güç kullanmak dahil ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyeceğiz. Bunu da ifade ediyorum." dedi.
Erdoğan, Türkiye'yi Suriye'de çıkmaza sürükleyerek, dikkati dağıtmak isteyenlerin hesabının tutmayacağını vurguladı.
- "Türkiye, Libya'da meşru hükümetinin yanındadır"
Suriye konusundaki bu ilkeli duruşu Libya'da da sergilediklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye, Suriye'de halkın, Libya'da da ülkenin meşru hükümetinin yanındadır. Hafter gibi, afedersiniz, ücretli bir lejyonerle değil; biz oradaki ilişkimizi, BM Güvenlik Konseyi'nin tanıdığı Sarrac ile yürütüyoruz. Ama maalesef birçok ülke Hafter gibi ücretli, Abu Dabi yönetiminin adeta memuru konumundaki bir lejyonerle yürütüyorlar. Wagner denilen, yine Rusya'nın oraya gönderdiği güvenlik güçleri, Hafter'in oradaki askerleri konumundadır. Sudan'dan gelen 5 bin asker aynı şekilde..."
Erdoğan, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin tanıdığı Sarrac'ın davetiyle Libya'da olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
"Libya halkının kahir ekseriyetinin desteğinin, duasının da bizimle olduğunu biliyoruz. Bu ülkenin Köroğlu Türkleri başta olmak üzere tüm halkıyla olan 500 yılık ortak geçmişimizin getirdiği sorumluluktan asla kaçmayacağız. Libya'nın meşru hükümeti ve halkı yerine bir darbecinin yanında yer alanlar, en başta demokrasiye ihanet etmişlerdir. Ülkenin meşru hükümeti, Moskova'da ve Berlin'de yapıcı bir tutum ortaya koymasına rağmen, yani Sarrac'ı kastediyorum, darbeci general her seferinde masayı devirerek adeta gerçek yüzünü göstermiş, Moskova'dan kaçmıştır, Berlin'de de otel odasında saklanmıştır. Sadece bununla kalmamış saldırılarını sürdürerek niyetinin asla anlaşmak olmadığını ortaya koymuştur. Buna rağmen dabeci generali desteklemeyi sürdüren bazı Avrupa ve Arap ülkelerinin riyakarlığını tarih kaydetmiştir."
- "Türkiye Libya'da meşruiyet sınırları dışında hiçbir adım atmamıştır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sudan'dan Rusya'ya kadar dünyanın dört bir yanından paralı askerleri, darbeci generalin safında savaşa sokanların, kendisine her türlü silah desteği verenlerin utanmadan Türkiye'yi eleştirdiklerini ifade ederek, "Libya konusunda hiç kimsenin, özellikle eli kanlı savaş baronlarına kol kanat gerenlerin Türkiye'ye söz söyleme hakkı yoktur. Çünkü Türkiye Libya'da meşruiyet sınırları dışında hiçbir adım atmamıştır." diye konuştu.
15 Temmuz'da darbecilere karşı şanlı bir direniş sergileyen Türkiye'nin, Libya'da da meydanı darbecilere bırakmayacağını vurgulayan Erdoğan, "Halkın tamamının rıza göstereceği bir çözüm bulunana, istikrar ve güven iklimi tesis edilene kadar Libya'da kalmaya devam edeceğiz." dedi.
İçeride ve dışarıda yapacak çok işleri olduğunu belirten Erdoğan, kurulduğu günden beri, Türkiye'yi büyütmenin, kalkındırmanın, güçlendirmenin mücadelesini veren AK Parti'nin sorumluluğunun giderek arttığına işaret etti.
Gücünü milletten alan, hakkın ve halkın rızası için çalışan bir kadro olarak bugünlere geldiklerinin altını çizen Erdoğan, "Türkiye'nin önünü kesmek, istikrarını bozmak, gücünü kırmak, hedeflerine ulaşmasını engellemek isteyenler, gece gündüz bizi zayıflatmaya çalışıyor. Bu tablo karşısında bize düşen daha çok çalışmak, daha çok çalışmak, daha çok çalışmak, milletimizden aldığımız desteği daha çok artırmaktır." ifadesini kullandı.
Erdoğan, 82 milyon kişinin her birinin gönlüne girmeden, desteğini almadan kendilerini başarıya ulaşmış sayamayacaklarını belirterek, şunları kaydetti:
"AK Parti bu ülkedeki herkesin partisidir. Bu gerçeği ne derece sandığa yansıtabilirsek o derece işimizi iyi yapmış oluruz. Teşkilatlarımız günün 24 saati, yılın 365 günü bu hedef doğrultusunda çalışmalı, gayret göstermelidir. Cumhur İttifakı'nı daha çok güçlendirmeliyiz. İleriye daha farklı bir şekilde taşımalıyız. Kongre sürecimizi, bu çerçevedeki eksiklerimizi giderme, gücümüzü takviye etme vesilesi olarak görüyorum. İnşallah hep birlikte AK Parti'yi daha da yükseğe çıkartacak, ülkemizi 2023 hedeflerine, 2053 ve 2071 vizyonlarına adım adım yaklaştıracağız. Rabbim, bu kutlu yolda gösterdiğiniz gayretler için hepinizden razı olsun."
(Bitti)