ÜMİT TÜRK - Eğitimci ve sosyolog İpek Coşkun, sosyal medyanın aşırı kullanımının gençler ve çocukların psikolojilerine daha az zarar vermesi için ebeveynlerin de akıllı telefonları bilinçli kullanması gerektiğini vurgulayarak, belirli dönemlerde iletişim için çocuklarına tuşlu telefon vermelerini önerdi.
"Enstitü Sosyal" Genel Koordinatörü İpek Coşkun, sosyal medya kullanımından kaynaklanan olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için dikkat edilmesi gerekenleri AA muhabirine anlattı.
Eğitimci ve sosyolog olan Coşkun, akıllı telefonların çocukların akademik ve sosyal becerilerine olumlu katkılarıyla ilgili çok sayıda araştırma bulunduğunu dile getirerek, bununla birlikte olumsuz etkileriyle alakalı da pek çok yayın ve araştırmanın mevcut olduğunu söyledi.
Çocuklara akıllı telefonları geç verilmesini öneren Coşkun, sosyal medya platformlarının 13 yaş sınırı koymalarına rağmen Türkiye'de bu yaşın 16'ya çıkarılması gerektiğini belirtti.
Coşkun, velilerin özellikle çocuklarının okulda veya dışarıda olduğu zaman onlarla nasıl iletişim kuracakları konusunda kaygılı olabildiğine dikkati çekerek, "Biz, akıllı telefonlarla büyümeyen bir nesiliz. Hatta çocukluğumuzda tuşlu telefon bile yoktu ama ailelerimizle iletişimimizde bir sıkıntı yoktu. Şehirleşme ve kentleşmenin bazı dezavantajlarından kaynaklı ailelerin kaygılarını anlayabiliyorum. Bu kaygıları gidermek için 13-16 yaş arasında çocuklara sadece iletişim amaçlı tuşlu telefon verilmesi önerilebilir." dedi.
- "Dijital alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz"
Çocukların sosyal medya kullanımının ebeveynlerin alışkanlıklarıyla da ilişkili olduğunu, birçok konuda aslında anne ve babasını taklit ettiğini dile getiren Coşkun, annesinin veya babasının sürekli Instagram'da olmasının, her gün bir post koymasının, daha iyi bir fotoğraf çekmek için telefonun modelini yükseltmesinin çocuklar üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğunu, bu davranışların ise yeni nesillere aktarıldığını kaydetti.
Çocukların akranlarıyla ilişkilerini olumsuz etkileyen diğer bir faktörün telefonun marka ve modelinin sosyal statü aracı olarak kullanılması olduğunu vurgulayan Coşkun, "Bu durum, çocukların arkadaşlarını telefonlarının versiyonlarına göre sınıflandırmasına yol açıyor. Örneğin 'Android' kullanıcıları zorbalığa maruz kalabiliyor. Çocukları bu tür durumlardan koruyabilmek için, önce yetişkinler olarak kendi dijital alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Eğer biz (yetişkinler) telefonla yatıp kalkıyorsak, telefon olmadan uyuyamıyorsak, çocuklardan farklı bir davranış beklememiz mümkün değil." diye konuştu.
- Yüz yüze iletişimin önemi
Çocuklar arasında sosyal medya üzerinden oluşan iletişim gruplarının yüz yüze iletişimi engellediğini belirten Coşkun, şöyle devam etti:
"Örneğin, ortaokul öğrencilerinin Instagram üzerinden gruplar oluşturup kendi aralarında iletişim kurmaları yaygın bir durum. Çocukların iletişim kurması çok kıymetli bir şey ama eğitimciler için en kıymetli olan yüz yüze iletişimdir. Çocuğun akranıyla yüz yüze temas kurması, konuşması ve sohbet edebilmesidir. Bu tür gruplarda genellikle zorbalık veya akranlar arası çatışmalar çıkıyor. Bu yüzden, çocukların Instagram ile Snapchat gibi platformlardan mesajlaşmasının önüne geçilmesi ve izin verilmemesi gerekiyor."
Türkiye'nin teknoloji şirketleri için bir denek grubu olarak kullanıldığını vurgulayan Coşkun, ülkenin sosyolojik ve kültürel özelliklerine özgün düzenlemelerin getirilmesi gerektiğini anlattı.
Coşkun, Türkiye'nin teknolojiyi üreten ve geliştiren ülkelerden bir tanesi olması halinde konuya çok daha dikkatli yaklaşılabileceğinin altını çizerek, "Nasıl ki hep söylenen şey, Silikon Vadisi'ndeki pek çok mühendis çocuklarına 15 yaş öncesinde herhangi bir akıllı teknolojiyle tanıştırmıyorsa, biz de aslında üretici noktada da olsak belki tanıştırmayacağız. Ama şu an üretici değil, denek grubu, daha çok tüketici ve denenen grup olarak değerlendiriliyoruz. Bu noktada çok daha dikkatli olmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliğinde WhatsApp kullanımı için yaş sınırı 16 iken Türkiye'de 13 olmasının sorgulanması gerektiğine işaret eden Coşkun, sosyal medya şirketlerinin içeriklerine yaptırım uygulanabilmesi için kolektif şikayet mekanizmalarının oluşturulması gerektiğini anlattı.
Ailelerin, sosyal medya içeriklerini nasıl denetleyeceklerini ve şikayet edeceklerini bilmediklerini dile getiren Coşkun, toplu şikayetlerde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nın sosyal medya şirketlerine yaptırım uygulayabileceğini söyledi.
Coşkun, BTK'nın sitesinden güvenli internet kullanımı konusunda yapılan uyarı ve önerilen aileler tarafından takip edilmesi tavsiyesinde bulundu.
- "Dijital oyunlar için ciddi düzenlemelere ihtiyaç var"
Dijital oyunlar ve sosyal medya üzerinden oynanan oyunların da çocuklar üzerinde kontrolsüz bir şekilde etkili olduğunu vurgulayan Coşkun, özellikle erkek çocuklarının yoğun bir şekilde şiddet içerikli oyunlar oynamasının büyük risk oluşturduğunu belirtti.
Bu durumun çocukların psikolojik ve sosyal gelişimini de olumsuz etkilediğini kaydeden Coşkun, "Bu alanda daha fazla düzenleme ve içerik denetimi yapılmalı." diye konuştu.
Dijital bahis ve kumar sitelerine de dikkat çeken Coşkun, bu konuda daha proaktif çalışmalara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Eğitimci ve sosyolog Coşkun, kırsal kesimdeki çocukların bile tablet ve telefonlara bağımlı hale geldiklerini vurgulayarak, "Kırsaldaki çocuklar doğayla iç içe büyüyen, meyveyi, kuşu, tavuğu bilen çocuklardı. Ancak artık onlar bile telefon ve tabletten başlarını kaldıramıyorlar." dedi.
Coşkun, çocukların ekran süresinin sınırlandırılması ve doğal ortamlarda daha fazla vakit geçirmelerinin teşvik edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Ailelerin çocuklarına daha geç yaşta akıllı telefon vermeleri gerektiğinin altını çizen Coşkun, "İyi anne ve baba, çocuğun eline en geç cep telefonu verenlerdir. Telefon bir emzik değil. Çocuğu susturmak için eline verilecek bir şey değil. Yani orada çocuğu sustururken çocuktan ne çaldığınızın farkında olmanız gerekiyor." diye konuştu.