TBMM (AA) - Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Cavkaytar, "Zihin ve gelişim yetersizlikleri olan küçüklerin bakıcı, bakımevi ve kreş sorunlarının çözümünde aileler yalnız kalıyor. Bu durum tükenmişlik duygusuna neden oluyor. Ailelere acil psikolojik destek gerekiyor." dedi.
Down sendromu, otizm ve diğer gelişim bozukluklarının yaygınlığının tespiti ile ilgili bireylerin ve ailelerinin sorunlarının çözümü için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Antalya Milletvekili Kemal Çelik başkanlığında toplandı.
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cavkaytar, komisyona yaptığı sunumda, evinde zihin ve gelişim bozukluğu olan bireyler bulunan ailelerin, çocuğun sağlık sorunlarıyla ilgilenirken eğitim durumlarını geciktirdiğini ifade etti.
Cavkaytar, yaptıkları araştırmada zihin ve beden gelişimi yetersiz çocuğu olan annelerin büyük çoğunluğunun ilkokul mezunu ve ev kadını, babaların ise yarıya yakınının ilkokul mezunu ve büyük oranda beden gücüne dayalı ücretli çalışan olduğunu tespit ettiklerini söyledi.
Ebeveynlerin en önemli endişesinin "kendilerinden sonra çocuklarına ne olacağı?" düşüncesi olduğuna dikkati çeken Cavkaytar, "Zihin ve gelişim yetersizliği olan küçüklerin bakıcı, bakımevi ve kreş sorunlarının çözümünde aileler yalnız kalıyor. Bu durum tükenmişlik duygusuna neden oluyor ve bu yüzden ilgili hizmetlere erişemiyorlar. Ailelere acil psikolojik destek gerekiyor. Bu yapılmadığı zaman boşanmalara varan sonuçlar ortaya çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Öğretmen kalitesi arttırılmalı"
Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Rüya Özmen sorunların çözümü için üniversite ile Meclisin daha çok ortak çalışmalar yapması gerektiğini dile getirdi.
Öğrenme güçlüğü olan bireylerin durumlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özmen, halen bazı ebeveyn ve öğretmenlerin öğrenme güçlüğünü zihinsel yetersizlikle ilişkilendirdiğini belirterek, "Öğrenme güçlüğü bir hastalık değildir ve tıbbi bir tedavisi de yoktur. Öğrenme güçlüğüne özel eğitim yoluyla müdahale edilebilir. Bazılarının okul yaşamı boyunca desteklenmesi gerekebilir." diye konuştu.
Özel eğitim veren fakültelerin durumuna değinen Özmen, eğitim fakültelerinin lisans programlarına özel eğitimle ilgili dersler eklemenin bir çözüm olmadığını, söz konusu fakültelerin ders içeriklerinin gözden geçirilmesinin daha verimli sonuç ortaya çıkaracağını dile getirdi.
Özmen, özel eğitim öğretmen kalitesinin arttırılması gerektiğini, bunun sadece üniversitede değil aynı zamanda kurum içi eğitimlerle de sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Emine Rüya Özmen, "Öğretmenlerin aldıkları hizmet içi eğitimin etkili olması isteniyorsa, hizmet içi eğitimler ve konularının, ihtiyaçlar doğrultusunda ve bu konuların sınıf içi faaliyetleri ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Eğitimlerde kullanılacak araç gereçler teknolojiyi en üst seviyede kullanmayı gerektirecek şekilde olmalıdır." dedi.
Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Birol Ekici de Türkiye'de vatandaşların yaklaşık yüzde 77'sinin büyükşehirlerde yaşadığına dikkati çekerek, "Mevzuatta büyükşehirler ile nüfusu 100 binin üzerinde olan şehirlerde kadın ve çocuklar için konukevi açılması zorunluluğu var. Ancak engelliler için böyle bir düzenleme yok. Engelliler için de konukevi açılması zorunluluğunun olması gerekiyor. Ayrıca büyükşehir belediye meclislerinde kurulması zorunlu olan komisyonlara engelli komisyonun da eklenmesi gerekir." ifadesini kullandı.