Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, "Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelecek olan yatırımların zamana yayıldığını göreceğiz. Diğer ülkelerle yaptığınız görüşmelerde yatırımların sinyalini alıyor musunuz, derseniz. Evet alıyoruz. Sadece Orta Doğu dersek bu kısıtlı olur, Avrupa ve ABD'den de yatırım sinyallerini alıyoruz." dedi.
DEİK, yürüttüğü ticari diplomasi faaliyetleriyle özel sektörün küresel ticaretteki pusulası olan 152 iş konseyi ile birlikte 2024 yılında izleyeceği yol haritasını hazırladı.
Daha fazla ticaret vizyonuyla dış ekonomik ilişkilere ivme katmayı sürdüren DEİK’in 2024 ajandasında yeni ticaret ve enerji koridorları öne çıkarken, yeşil ekonomi ve dijital ekonomi başlıkları da ticari diplomasinin radarında olacak.
DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK Merkez Ofisinde 2023 yılını değerlendirdiği ve 2024 ajandalarını paylaştığı toplantıda gazetecilerle bir araya geldi.
DEİK'in ticari diplomasi faaliyetlerine ilişkin bilgi veren Olpak, ABD’den Afrika’ya, Çin’den İngiltere’ye, Japonya’dan Rusya’ya kadar dünyaya dokunan geniş bir projeksiyon ile daha fazla ticaret için çalışarak Türk özel sektörüne dış ekonomik ilişkilerde doğru muhataplar nezdinde doğru kapılar açtıklarını söyledi.
Olpak, global ekonomide büyümenin bir miktar azaldığı, küresel enflasyonun etkisini sürdürdüğü, ticaret ve yatırımlarda dönüşümlerin yaşandığı yeni bir süreç olduğunu ifade ederek, Türk iş dünyası olarak, yüksek katma değerli ürünlerle yeni pazarlara açılmaları ve trendlere uygun yatırımlarla fırsat sahalarını genişletmeleri gerektiğini dile getirdi.
Yeni ticaret koridorları ve işbirliği mekanizmaları hakkında ülke ve bölge bazlı değerlendirmelerde bulunan Olpak, DEİK çatısı altındaki iş dünyası temsilcileri olarak yeşil ekonomi ve dijital ekonomi kavramlarını artık her platformda daha yüksek sesle konuşurken, bu dönüşümlerin yanında, küresel ticarette yeni iş birliği mekanizmalarını da yakından takip ettiklerini aktardı.
DEİK’in 2024 yılındaki yol haritası ve ajandasında öne çıkan bölgesel başlıklara değinen Olpak, öncelikle DEİK olarak radarlarında olan her ülke ve bölge için, sektörleri de ayrıca ele aldıkları bir yaklaşımla yeni bir yol haritası oluşturduklarını bildirdi. Olpak, dünyayı 6 bölgeye ayırdıklarını belirterek, DEİK'in bölgelerdeki ticari diplomasi çalışmalarını anlattı.
Olpak, ABD’deki ticari diplomasi faaliyetlerini eyalet bazlı komiteler ile yeniden kurguladıklarını belirterek, her eyalete en az 1 milyar dolar ihracat hedeflediklerini bildirdi.
- "Kuşak ve Yol projesine yönelik tedbir almak zorundayız"
Nail Olpak, Çin'in ise dünyanın markalı ürünleri fabrikasına doğru evrilmeye çalıştığını ifade ederek, Çin'in fason üretimi geride bıraktığını, şimdi de orta teknoloji ürünleri üretmeyi terk etme stratejisine doğru ilerlediğini belirtti,
Olpak, "Kuşak ve Yol" projesine ilişkin şunları söyledi:
"Çin elindeki o ürünü, zengin pazara daha hızlı ulaştırmak istiyor. Zengin pazarlardan birisi kavgalı olduğu Amerika'yı bir kenara bırakacak olursak, Avrupa pazarı... Bugün Çin'in Avrupa pazarına mallarına ulaştırması ortalaması 40-45 günleri bulabiliyor. Kuşak Yol Projesi'nde Çin'in hedefi, 1 hafta içerisinde mallarını Avrupa'ya ulaştırmak. Bu bizim için ne anlama geliyor? Benim bugün en büyük avantajım lojistik avantajım. Gaziantep'ten çıkan bir ürün 48 saat içerisinde Avrupa'nın herhangi bir şehrine ulaştırılıyor. 45 güne göre 48 saat çok ciddi bir avantaj. Ama 1 haftaya indiği zaman lojistik avantajımız 5 güne düşüyor. Böylesi bir tablo var önümüzde, bunu iyi görmemiz lazım. Bu proje fazla sempatik görünse de tabloyu iyi okumamız gerekiyor.
Çin bu projeye çok ciddi bir para yatırıyor. Bu projenin arkasında duruyor. Engelleyebilecek bir durumda değiliz. Açık konuşalım, öyle bir gücümüz yok ama tedbir almak zorundayız. Tedbir alamadığımızda, alkışladığımız projenin sonuçları bugün bizi maalesef kendi içimizde geriletecek bir tabloya sebep olacak. Ne yapalım peki? O vagonlar geri boş gitmeyecek herhalde. Onları neyle dolduracağız? Katma değeri yüksek ürünle doldurma şansım olacaksa proje bizim için anlamlı olacak."
- "2024'ün de en belirleyici faktörü enflasyon olacak"
DEİK Başkanı Olpak, küresel olarak zor geçecek olan 2024 yılında Türkiye’nin yine pozitif ayrışacağını belirterek, uygulanan dezenflasyon programı ile enflasyonun gerileyeceğini ve aynı zamanda üretim, yatırım ve ihracatı destekleyici politikalarla da büyümeye katkı sağlanacağını söyledi.
Türkiye'nin yıla yüzde 5 bir büyüme hedefiyle girdiğini hatırlatan Olpak, Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyüme performansını etkilese de Türkiye'nin yılı yüzde 4'ün üzerinde bir büyüme ile kapatacağını tahmin etti.
Büyümeye ihracatın verdiği katkının önemine dikkati çeken Olpak, "Büyümede yatırım harcamaları ve makine siparişlerini önemli görüyorum. Bu noktada olumsuz bir tablo olmadığını söylemek istiyorum. Özellikle çeyrekler itibarıyla baktığımızda Türkiye'nin siparişleri iyi gidiyor. Bunu PMI verilerinde de görüyoruz. Aynı şekilde Satınalma Müdürleri Endeksi'nde de görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Olpak, enflasyonun hem Türkiye hem de dünya açısından 2023'ün 2022'den başlayarak en belirleyici faktörlerden biri olduğunu belirterek, 2024'ün de en belirleyici faktörünün enflasyon olmasını beklediğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Dr. Hafize Gaye Erkan'ın yakın zamanda DEİK Yönetim Kurulu Toplantısı'na katıldığını hatırlatan Olpak, şunları kaydetti:
"Merkez Bankası'nın ana görevi zaten fiyat istikrarı. Toplantımızda da bu konuları konuştuk. Yılın ikinci çeyreği itibarıyla artık tepe noktasından aşağıya doğru gitmesini beklediğimiz enflasyon var. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın uygulamaları olacaktır. Kafalarda mart seçiminden sonrasına yönelik de birtakım şeyler var. Krediler açılacak mı? Kapanacak mı? Ne şekilde olacak? Bizler de sizler gibi yakından takip ediyoruz. 2024, çok zor bir yıl olur mu? Yani çok kolay bir yıl olmayacak ama çok zor bir yıl olacak diye de söylemek istemiyorum. Böyle bir genel bir değerlendirme yapmış olayım."
- "(İsrail ile azalan ticaret) 2 ay içerisindeki bu reaksiyonu da azımsamamak lazım"
Nail Olpak, bir gazetecinin ABD'nin Rusya'ya uyguladığı ambargonun Türkiye'ye etkilerine ilişkin bir sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
"ABD, ambargo konusunda direktif verme arzusunda olabilir. Türkiye bu çerçevede tavrını, hem siyaseten hem ticaretten net bir şekilde ortaya koyuyor. Hakikaten ambargoya tabi olması gereken, savaşta kullanılabilecek bir ürün vardır. 'Benden bunu alıyorsan, oraya göndermeyeceksin.' diyebilir. Bunu Türkiye de anlayışla karşılar ama onun ilerisine gitmeye kalkıyorsa, İran örneğini verdiniz, Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere ambargo süreçlerinde İran'la el altından ya da dolaylı şekilde nasıl ticaret yaptıklarını hepimiz biliyoruz. Biz, o noktada gelirler dinleriz, gelene kapıyı kapatmak gibi bir durumumuz söz konusu değil ama kimse kusura bakmasın biz kendi ticari menfaatlerimizle devam ederiz. Zaten ticaretin engellenmesi diye bir şey olmadı. Rusya ile olan ticaretimiz de ihracatımız da ciddi bir şekilde arttı bu yıl."
İsrail'in Gazze'de insanın yüreğinin kaldıramayacağı görüntülere sebebiyet verdiğini ifade eden Olpak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu meselenin nereden başladığı hususunda çok şeyler söylenebilir. Bugün gelinen noktada, ticari rakamlarda birtakım farklılıklar olsa bile, psikolojik olarak bu işin çok daha uzun yıllara yayıldığı ve İsrail'in de lehine olmadığı önemli tablonun olduğunu söylemek isterim. Ticari tarafa geldiğimizde, kamu tarafından, devlet tarafından ya da kurumlar, dernekler tarafından özel bir şey söylenmeden ki öyle bir şey söylenmedi. 'Artık İsrail ile şu ticaret yapılmasın.' denmedi. Ama yaklaşık 2 aylık geçen sürenin içerisinde ciddi bir azalma olduğunu, daralma olduğunu biz gözlemliyoruz. Ticari daralmanın yüzde 30-40 bandında olduğunu görüyoruz. Bu firmaların, insanları direkt olarak bu süreçteki verdiği reaksiyondur. 2 ay içerisindeki bu reaksiyonu da azımsamamak lazım.
Bazen görüyoruz. İşte hala oraya şu, bu kadar gidiyor diye ama öylesine bir ticareti tamamen durdurmanın da mümkün olmayacağını da görmek lazım. Niye? Yani her şeye rağmen de devam edecek bir ticaret de olabilir. Eğer iki ülke arasında tamamen diplomatik ilişkiler kesilecekse hiçbir şekilde, hiçbir şey yapılmayacaksa başka ama kalan kısmı tabii seyrinde oluyor. Ama ciddi bir düşüş olacak."
DEİK olarak İsrail ile ticari ilişkilere yönelik üyeleriyle bir anket çalışması yapmadıklarını belirten Olpak, "Gündemde olan İsrail'e boykot meselesi eski boykotlardan farklı bir konumda olduğunu düşünüyorum. Dünya üzerindeki tepki de öyle bir şey değil. Yani bugüne kadarki yaşadığımızdan farklı bir tepki var. Çok değişik bir süreci yaşıyoruz. 2 aylık istatistikler çok belirleyici olmaz, birkaç ay sonra görmek gerekir. Hala ticaret yapana niye yapıyorsun demek benim bireysel olarak veya kurumsal olarak hakkım değil ama bunun böyle olmasını beklemek de son derece normaldir. Ticari rakamları her zaman bir şekliyle değiştirmek kolay. Telafi edersiniz, İsrail'le ticaretimiz bugün azalır, yarın bir başka yere gider. Bunlar da olabilir ama işin trajedi boyutunu iyi düşünmek lazım. Onun hiçbir şekilde bir telafisi yok." diye konuştu.
- "Yatırım sinyallerini alıyoruz"
Nail Olpak, devam eden asgari ücret görüşmelerine ilişkin belirlenecek ücrete yönelik herhangi bir tahminde bulunmak istemediğini belirterek, "Bu konuyu illa ihracat bağlamında da ele alamamamız gerekir diye düşünüyorum. İhracatçımız etkilenir mi, tabii etkilenir. Ama o etkilenecek, bu etkilenecek diye asgari ücretten olmazsa olmaz bazı şeyler de çıkarılmayacaktır. Refah payının ne kadar olacağı tartışılıyor. Zorlansak da biz o süreci ihracat noktasında aşarız diye düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Olpak, bir gazetecinin Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım çekme potansiyeline ilişkin sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Yabancı yatırımları beklemeliyiz ama önümüzdeki ay niye gelmedi diye sorarsak birbirimize yanlış olur. Mesela Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelecek olan yatırımların zamana yayıldığını göreceğiz. Diğer ülkelerle yaptığınız görüşmelerde yatırımların sinyalini alıyor musunuz, derseniz. Evet alıyoruz. Sadece Orta Doğu dersek bu kısıtlı olur, Avrupa ve ABD'den de yatırım sinyallerini alıyoruz.
Enerji, dijitalleşme, gıda ve tarım ile sağlık sektörlerinin çok konuşulan alanlar olduğunu söyleyebilirim. Bu noktada yeni ekonomi yönetiminin açıkladığı yeni ekonomi politikalarının hedeflerinin ne kadarının gerçekleştiğini takip edeceklerdir. Bir defa yılın kapanışını bekleyecekler. Muhtemelen, söylenmese de mart ayındaki yerel seçimleri de bir miktar bekleyeceklerdir. Bunu söylemiyor ama ben hissiyatımı ifade etmiş olayım."