CUMHURİYET'İN 100. YILI - Samsunlu ve Tokatlı asırlık çınarlar AA objektifinde

Samsun ve Tokat'ta yaşayan 100 yaşındaki Mümün Aydın, Gülsüm Karaboğa, Mehmet Pelit ve Şerife Erol, Cumhuriyet'in 100. yılı dolayısıyla AA ekibince fotoğraflanıp görüntülendi

SAMSUN/TOKAT (AA) - DOSYA HABER - FATİH MEHMET KÜRKÇÜ - EKBER TÜRKOĞLU - Anadolu Ajansı ekibi, 100 yaşındaki Mümün Aydın, Gülsüm Karaboğa, Mehmet Pelit ve Şerife Erol'u Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılında fotoğraflayıp görüntüledi.

Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı "Cumhuriyet'in Çınarları" temalı dosya haberinin altıncı bölümünde Samsun ve Tokat'ta Cumhuriyet ile yaşıt bazı isimlerin yaşam hikayeleri anlatıldı.

AA muhabirleri, Samsun'dan Mümün Aydın, Tokat'ın Erbaa ilçesinden Şerife Erol, Niksar ilçesinden Gülsüm Karaboğa ve Mehmet Pelit ile söyleşi yaptı.

Samsun'un İlkadım ilçesinde yaşayan Mümün Aydın, annesi ve kardeşleriyle 1924'te Yunanistan'ın o zamanki adıyla Sarışaban nahiyesi olan İnceyiz köyünden mübadele kapsamında Türkiye'ye geldi.

Yürümekte, işitmede ve konuşmada zorluk çeken, 1 Temmuz 1923 doğumlu Aydın'ın 4 çocuğu, 9 torunu bulunuyor.

Yaşamını çocuklarının yardımıyla sürdüren Aydın, vatani görevini İzmir Gaziemir'de 1944'ten itibaren 4 yıl olarak yaptı.

İlerleyen yaşına rağmen askerlik anılarını unutmayan Aydın, 2002'de yaşamını yitiren eşi Fatma Aydın'ı sevgiyle anıyor.

İstiklal Marşı ve 10. Yıl Marşı'ndan bölümler okuyan Aydın, anılarını duygulanarak anlattı.

Çocukluğunda Samsun ziyareti sırasında gördüğü Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e dua eden Aydın, Cumhuriyet bayramlarının geçmişte de büyük katılım ve coşku içinde kutlandığını, köylerde yaşayanların şehir merkezlerinde düzenlenen kutlamalara katıldığını söyledi.

Eskiden çok yokluk bulunduğunu ancak huzur içinde yaşadıklarını belirten Aydın, Atatürk'ü de küçük yaşlarda Samsun'da gördüğünü anlattı.

Atatürk olmasaydı çok çile çekeceklerini dile getiren Aydın, Atatürk'ün Yunanistan'dan getirerek kendilerini kurtardığını vurguladı.

Yaşamını çok çalışarak geçirdiğini, çiftçilikle geçimini sağladığını anlatan Aydın, hayatı boyunca doğal beslendiğini, içki ve sigara kullanmadığını ifade etti.

Tüm arkadaşlarının hayatını kaybettiğini belirten Aydın, bunun üzüntüsünü yaşadığını kaydetti.

- "Çok ayrı bir sevgisi var Atatürk'e"

Mümün Aydın'ın oğlu Selahattin Aydın ise babaannesinin Yunanistan'dan 7 çocuğuyla Türkiye'ye geldiğini belirtti.

Babasının ilerleyen yaşına rağmen askerlik anılarını kendilerine anlattığını ifade eden Aydın, komutanlarının isimlerine kadar hatırladığını söyledi.

Babasının birkaç yıl öncesine kadar namazını kıldığını ancak şimdi yürümekte ve duymakta güçlük çektiğini anlatan Aydın, "Özlemle eskiden kutlanan Cumhuriyet bayramlarını anlatıyor. Bazen toparlıyor, kendini ve anılarını, geçmişi, çektikleri sıkıntıları, yaşadıkları yoklukları anlatıyor. Atatürk'ü çok seviyor. Atatürk oradaki zulümden kurtarmış, getirmiş buraya. Atatürk'e çok ayrı bir sevgisi var." ifadelerini kullandı.

- Cumhuriyet ile yaşıt olmanın mutluluğunu yaşıyor

Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Yazıcık beldesinde yaşayan 100 yaşındaki, 8 çocuk annesi Gülsüm Karaboğa ise ilerleyen yaşına rağmen ihtiyaçlarını kendisi karşılayabiliyor.

Zaman zaman komşularını ziyaret eden Karaboğa, eşinin 50 yıl önce yaşamını yitirdiğini söyledi.

Atatürk'ü hiç görmediğini belirten Karaboğa, Cumhuriyet ile yaşıt olduğu için duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Karaboğa, "Atatürk her şeyimizi verdi, her şeyimizi yaptırdı. Atatürk ölünce üzüldüm tabii ki." ifadesini kullandı.

Niksar ilçesinde yaşayan Mehmet Pelit de zaman zaman gezintiye çıkıyor.

Anne babasını küçük yaşlarda kaybettiğini dile getiren Pelit, geçmişte çok zor günler geçirdiklerini söyledi.

Pelit, "Allah kimseyi anasız babasız büyütmesin. Ekmeğin azını yer, kalanını saklardık. O zamanlarda çok az şey bulunuyordu. Şimdi çarşıya gidin, ne isteseniz alıyorsunuz." dedi.

Pelit, Atatürk'ün öldüğünü duyunca çok üzüldüğünü söyledi.

Erbaa ilçesinde yaşayan 6 çocuk annesi Şerife Erol da yaz aylarını ilçeye bağlı Salkımören köyünde, kışları ise Ankara'daki oğlunun yanında geçiriyor.

1990'da yakalandığı tiroit kanserini yenmeyi başaran Erol, Cumhuriyet'in ilk yıllarında yokluk çektiklerini söyledi.

Eşinin gaz lambası ışığıyla gönüllü olarak köyün gençlerine dini bilgiler öğrettiğini anlatan Erol, çok çile çektiklerini kaydetti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri