Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "OSTİM Sanayicileri ile İstişare Toplantısı"nda konuştu:

"Eğer siz bu ülkeye inanmazsanız, siz bu millete güvenmezseniz Tanzimatçı kafanın yaptığı gibi çareyi gider yine yanlış yerlerde ararsınız"

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Eğer siz bu ülkeye inanmazsanız, siz bu millete güvenmezseniz Tanzimatçı kafanın yaptığı gibi çareyi gider yine yanlış yerlerde ararsınız." dedi.

Ankara'dan AK Parti milletvekili adayı gösterilen Oktay, OSTİM Konferans Salonu'nda "OSTİM Sanayicileri ile İstişare Toplantısı"na katıldı.

Oktay, yaptığı konuşmada Ankara'nın dünya siyasetine yön veren, uluslararası kamuoyunun dikkatle takip ettiği, dünya siyasetinin önemli bir aktörü haline geldiğini söyledi.

Ankara'ya son 21 yılda yapılan toplam 604 milyar 559 milyon liralık yatırım ve desteğin, 47 milyar 337 milyon lirasının sanayi ve teknoloji alanında olduğunu dile getiren Oktay, elektronikte, savunmada, yazılımda, insansız uçak üretiminde, zırhlı personel taşıyıcı üretiminde, yenilenebilir enerjide, raylı sistemlerde, haberleşme sistemlerinde, bilyeli rulman, dişli kutusu tasarım ve üretiminde başkentin artık dünyayla rekabet ettiğini vurguladı.

- "Bu, gönüllü kölelik değil de nedir?"

Oktay, Ankara'nın ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN ve ROKETSAN gibi dünya çapında büyük firmalarıyla dünyanın hayranlıkla izlediği işlere imza attığını belirterek, sadece OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret eden birinin, buradaki emek, alın teri, azim ve gayretle Türkiye Yüzyılı hedeflerinin çok yakın olduğunu net şekilde göreceğini kaydetti.

Bunu görebilmek için bu ülkeye inanmanın ve bu millete güvenmenin yeterli olacağını dile getiren Oktay, şöyle konuştu:

"Eğer siz bu ülkeye inanmazsanız, siz bu millete güvenmezseniz Tanzimatçı kafanın yaptığı gibi çareyi gider yine yanlış yerlerde ararsınız. İşte buyurun. Kendi ülkesine ve milletine güvenmeyen, Türkiye Yüzyılı’na inanmayan o Tanzimatçı zihniyet, bugün çareyi yine dışarıda arıyor. İşte, güya Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığına soyunan bu zat, Kılıçdaroğlu'ndan bahsediyorum. Ne diyordu? 'Londra'dan 300 milyar dolar getireceğim.' Değil mi? Böyle yerlilik, böyle millilik olabilir mi? 100 yıldır hala bu hastalığınızı tedavi ettiremediniz mi? Islah olmadınız mı? Hala aynı mandacı zihniyetle mi gidiyorsunuz? Yazıklar olsun size. Parayı Londra’dan alan, Londra’nın düdüğünü çalar. Teknolojiyi Washington'dan alan ABD'nin düdüğünü çalar. Aynı şekilde oyu Kandil'den alan, Kandil’in, PKK’nın, YPG’nin düdüğünü çalar. Bu, gönüllü kölelik değil de nedir? Bu, Türkiye’yi bir müstemleke haline getirmeye çalışmak değil de nedir? Varsın onlar Londra’ya, Washington’a, Kandil’e, Pensilvanya’ya güvensinler. Bize Ankara yeter."

- "İşte vaatleri, ödedikleri diyet budur"

Oktay, Türkiye'nin AK Parti iktidarıyla başardıklarını bundan onlarca yıl önce de başarabileceğini ancak "CHP zihniyeti" nedeniyle bunun olmadığını söyledi.

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun şimdilerde Amerikalılara peşkeş çekmek istediği Yeşilköy Havaalanı'nın bulunduğu alan Nuri Demirağ’a aitti." diyen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nuri Demirağ, orayı yerli ve milli havacılığın üssü haline getirmek için canla başla çalışıyordu. Türlü zorluklara, kıt imkanlara rağmen ardı ardına büyük başarılara imza atmaya başladı. Önce 1939’da Türkiye’nin ilk yerli paraşütünü üretti. İki yıl sonra, 1941’de tamamen Türk yapımı ilk uçağı üretti. Bu uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Bu uçağın pilotluğunu da yine Nuri Demirağ’ın oğlu Galip Demirağ yaptı. Nuri Demirağ, sonra yeni bir uçak modeli geliştirdi, onu da göklere yükseltti. İspanya’dan, Irak’tan, Mısır’dan siparişler aldı. Peki ne oldu biliyor musunuz? İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı yaptığı o dönemde Nuri Demirağ’ın ürettiği bu uçakların yurt dışına satışı yasaklandı. Yetmedi, Yeşilköy istimlak edildi. Yetmedi, fabrikalar kapatıldı çünkü bunların ağababaları dediler ki 'Siz uçak üretmeyin, biz size veririz.' Onlar da 'Tamam, size söz, üretmeyeceğiz, ürettirmeyeceğiz.' dediler. Neticede yerli üretimi baltaladılar. Şimdi yapılmak istenen de budur değerli kardeşlerim. Bunların derdi taş üstüne taş koymak, Türkiye’yi kalkındırmak değil, yapılanı yıkmak, üretileni baltalamaktır. 'Sana söz' diyorlar ya. O sözler millet için değil, Kandil için. O sözler Pensilvanya için. O sözler Londra için. O sözler Washington için."

Muhalefetin kiminle iş tuttuğuna iyi bakılması, neyi vadettiğinin iyi dinlenmesi gerektiğini belirten Oktay, şunları kaydetti:

"Bir yandan 'Avrupa’ya vizesiz gireceğiz.' diyorlar, diğer yandan hangi diyeti ödeyeceğimizi de peşinden açıklıyorlar, 'Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı tanıyacağız.' diyorlar. İşte vaatleri, ödedikleri diyet budur. Kılıçdaroğlu açık açık şunu söylüyor: 'Selahattin Demirtaş’a özgürlük getireceğim.' Onun söyleyemediği kısmı da yakın dostu HDP tamamlıyor. 'Öcalan'a da özgürlük getireceğiz.' diyorlar. Yedili maşadan bir tane itiraz var mı? Yok. Ağız birliği yapmışlar, 'Teröristleri serbest bırakacağız, Tayyip Erdoğan'dan hesap soracağız.' diyorlar."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri