ANKARA (AA) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu, çocuklara yönelik istismarın önlenmesi için etkili politikalar geliştirilmesi, kurumsal ve kanunsal kusurların düzeltilmesi ve milli bir seferberlik başlatılması gerektiğini söyledi.
Depboylu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, son yıllarda artan çocuk istismarının milleti endişe ve öfkeye sürüklediğini anlattı. "En son feci bir şekilde katledilmiş olan Eylül ve henüz ölümünün gizi çözülememiş olan Leyla bize tarifsiz bir acı yaşatmıştır." diyen Depboylu, bu tür olayların son bulması için dileklerde bulunmanın kafi olmadığını ifade etti. Depboylu, "Artık etkili politikalar geliştirmek, kurumsal ve kanunsal kusurlarımızı düzeltmek, milli bir seferberlik başlatmamız gerekmektedir." dedi.
Çocukların istismarını ve ihmalini önlemeyle ilgili çalışmalar çerçevesinde öncelikle sorunun boyutları ve risk alanlarını belirleme zorunluluğu bulunduğunu ifade eden Depboylu, hem kentsel hem de kırsal bölgelerde çocuklara yönelik istismar araştırmaları yapılması gerektiğini vurguladı.
Depboylu, çocuklara yönelik istismarla ilgili ulusal risk haritasının tespit edileceği geniş çaplı bir çalışma yapılmasının önemine işaret ederek, çocukları istismardan korumaya yönelik ailelerin bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Deniz Depboylu, çocuklara da bulundukları yaş düzeyine göre istismardan korunmalarını sağlayacak eğitimler verilmesi gerektiğini anlattı.
"Çocuk" kavramının ve çocuklara yönelik cinsel istismarın uluslararası sözleşmeler ışığında yeniden tanımlanması gerektiğini belirten Depboylu, şöyle devam etti:
"Cinsel istismar 18 yaşından küçüklere yönelik her tür cinsel davranışı kapsayacak biçimde düzenlenmelidir. '18 yaşına kadar herkes çocuktur' temel kuralı çocuklara yönelik cinsel istismar halinde de temel kural olarak kabul edilmeli ve suçun tanımlanması ile ceza oranlarının belirlenmesinde göz önüne alınmalıdır. İletişim ve teknoloji imkanları kullanılarak fiziksel temas olmaksızın da mağdurun vücudunu teşhir veya kendi vücudu üzerinde cinsel davranışlar yaptırılması yoluyla cinsel istismar suçunun işlenebileceği madde hükmünde kabul edilmelidir. Cinsel istismarın görüntü kaydının yapılması veya yayınlanması ayrı bir suç olarak veya ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmelidir. Çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarından sabıkalı olanların çocukla ilgili işlerde çalıştırılmaları yasaklanmalıdır. Kurumsal ortamlarda işlenen çocuk istismarı, suçlarının örtülmesi, üstünün kapatılması gibi eylemlerde bulunan görevlilerin çocuk istismarına iştirakten veya ayrıca tahsis edilecek çocuk istismarı suçunu örtmek suçundan cezalandırılması gerekmektedir. Ensest ayrı bir suç olarak düzenlenmelidir."
-"İdamsa idam"
Kimyasal kastrasyona da değinen Depboylu, suç davranışının ve yinelemesinin önüne geçilmesinde sadece cinselliğin ele alınmasının eksik ve yetersiz olacağını vurguladı.
Cinsel istismarın sadece belli bir organın işlevselliği ile ilgili bir sorun değil, zihniyetle ilgili bir sorun olduğuna işaret eden Depboylu, bu suçu işlemiş kişinin aynı zihniyette olduğu, düşüncelerini değiştirmediği veya kendini kontrol edemediği sürece çocukları istismar edecek başka faaliyetlerde bulunabileceğine dikkati çekti.
Depboylu, "Henüz hiç bir suç işlememiş, duygu ve düşüncelerini kontrol etmekte zorlanan birine yapılacak psikiyatrik destek ve kimyasal kastrasyon uygulaması suçun oluşmaması için bir tedbir ve dolayısıyla engelleme yöntemi olabilir. Ancak suç işlenmiş, bu bir masumun hayatına mal olmuşsa, bu durumda fail işlediği suçun cezasını çekmelidir. Liderimiz Devlet Bahçeli'nin ifade ettiği gibi 'İdamsa idam'. En ağır ceza verilmeli, işlenebilecek yeni suçların önüne geçilmelidir." dedi.
-"Vatandaşlık görevi olarak herkese benimsetilmelidir"
Depboylu, çocuk cinsel istismarında bildirimi yapılan vakaların oranının bütün dünyada yüzde 10'dan, Türkiye'de ise yüzde 8'den daha az olduğunun tahmin edildiğini belirtti. Depboylu, şunları kaydetti:
"Bildirim yapan profesyonellerin güvenlik gereksinimleri ikna edici bir biçimde karşılanmadıkça, yasal olarak bağlayıcı düzenlemelere rağmen çocuk cinsel istismarının bildiriminin yapılmayacağı açıktır. O halde bildirim yapanların güvenliğini sağlayacak yasal düzenlemeler bu yönde öncelikli görülmelidir. Bildirim sürecinin nasıl olacağına ilişkin sürecin başından sonuna kadar açık yönergelerle rehberlik eden bir bildirim kılavuzunun hazırlanıp tüm eğitim, sağlık ve çocuk bakım ve koruma kurumlarına dağıtımı yapılması esas olarak görülmelidir. Özellikle çocuk cinsel istismarı bildiriminin açık yönergelerini içeren sıkı bir okul politikasının beklenen yönde önemli bir fark yaratacağı söylenebilir. Bununla birlikte sadece eğitimcilerin bildirim sorumluluğuna sahip olduğu düşünülmemeli, bu toplumsal bir seferberlikle vatandaşlık görevi olarak herkese benimsetilmelidir."
-"Çocuklarımızın zarar görmesine izin vermeyeceğiz"
MHP olarak çocukların korunmasına yönelik her tedbirin alınması ve sağlıklı büyümeleri için yapılacak çalışmaların planlanmasının ilke ve hedefleri olduğunu ifade eden Depboylu, çocukların korunması, esenliği ve layık oldukları yüksek standartlardaki fırsatlardan yararlanarak yetiştirilmeleri için çalışacak, etkin politikalar geliştirecek bir kurumsal yapı gerektiğini söyledi.
Milli Eğitim, Sağlık ve Adalet bakanlıklarının çocukları koruma ve yetiştirmeyi hedefleyen çalışmaları olduğu düşünülerek sorunların bu kurumlarca çözülebileceğine inanmanın büyük bir yanılgıya sürükleyeceğini belirten Depboylu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bir çocuğun hayatı ve sorunları, bahsi geçen alanların yaptığı çalışmaların toplamından daha büyük, geniş ve detaylıdır. Adı geçen kurumlarla birlikte, mevcut tüm kurumları yönlendirecek ve hiçbir detayı atlamayacak kadar nitelikli ve yoğun çalışmalar yapacak ve de çocuk politikaları geliştirecek, üst akıl niteliğindeki bir kuruma ihtiyacımız vardır. MHP bu hususta çaba harcamayı hedef edinen kurum ve kuruluşları desteklemek üzere, ürettiği politikalar ile hazır bulunmaktadır. Çocuklarımız bizim emanetlerimiz, geleceğimiz ve en değerli hazinemizdir. Onları korumak bizim öncelikli görevimizdir. Bu görevin ihmal edilmesine ve çocuklarımızın zarar görmesine izin vermeyeceğiz."