TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye'de her şey yolundaysa niye erken seçim yapıyoruz? Eğer işler yolunda değilse, neden tekrar aynı kişiyi cumhurbaşkanı seçiyoruz? Eğer ülkeyi kurtaracak olan Erdoğan ise ülkeyi bu hale getiren kim? Bu üç soruyu bütün vatandaşlarımın vicdanına havale ediyorum." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşmelerine başlanacak ve emeklilere dini bayramlarda 1000'er lira ikramiye düzenlemesini de içeren tasarıya değindi.
CHP'nin daha önceki seçim vaatleri arasında emeklilere dini bayramlarda birer maaş ikramiye verilmesinin de bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, o zaman iktidarın kendilerini "Paranın kaynağını nereden bulacaksınız?" diye eleştirdiğini ifade etti.
İktidarın, CHP'nin bu vaadi üzerine harekete geçtiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Emekli kardeşlerim göreviniz; namuslu insanlara ve namuslu siyaset yapanlara sahip çıkmaktır. Diyor ki sadaka gibi, '1000 lira vereceğiz. Muhalefet gömü mü buldunuz? Bu paraları nereden vereceksiniz? diye konuşacak'. Yok efendim, niye öyle konuşalım? Siz zaten malı götürdünüz, artığını veriyorsunuz emekliye. Daha fazlasını vereceksin. Emekli daha fazlasını hak ediyor." diye konuştu.
AK parti iktidarının 2008 yılında "sosyal güvenlik reformu" adı altında bazı uygulamar yaptığını, bu kapsamda emekliye alması gereken miktarın altında bir aylık öngördüğünü ileri süren Kılıçdaroğlu, 2008 yılında asgari ücret üzerinden prim ödeyip emeklilik hakkını kazanan bir işçiye bin 822 lira aylık bağlandığını kaydetti.
Bugün ise aynı asgari ücretlinin aynı koşullarda emekli olması halinde 718 lira emekli aylığı hak kazandığını anlatan Kılıçdaroğlu, "1000 liradan fazlasını götürmüşler. On yıldır aylık 1000'er lira emeklinin hakkını çaldılar. Şimdi iki bayramda, 1000'er lira verecekler. Emekli kardeşim demeli ki; 'Kardeşim 2008'de emekli olan bin 822 lira alıyor, ben 718 lira alıyorum. Niye? Benim hakkımı çaldın. Şimdi 1000 lira vererek, onu gizlemek istiyorsun'. İtiraz etmeli." değerlendirmesinde bulundu.
- "Sayın Davutoğlu, benden özür dileyeceksin"
Esnafın ve çiftçinin de benzer bir durumda olduğunu belirten Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal güvenlik sistemindeki açığın emeklilerin aylığından kapatılmaya çalışıldığını, buna rağmen açığın 2 milyar liradan, 30 milyar liraya çıktığını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben iki kişiden çıkıp bizden özür dilemelerini bekliyorum. Bunlardan biri Sayın Ahmet Davutoğlu. 'Kaynağı nereden bulacaksın? Kimin cebinden veriyorsun o parayı?' Kaynak var, veriliyor. Demek ki ben her kuruşu hesaplamışım, doğru bilgiyi milletin önüne koymuşum. Benden özür dileyeceksiniz. İkincisi Sayın Mehmet Şimşek. 'Bunu yapsın, CHP'ye oy veririm'. Şimdi senden bekliyorum Sayın Mehmet Şimşek, önümüzdeki seçimlerde sözünü tutacaksın, gelip CHP'ye oy vereceksin. Ben de diyeceğim ki bravo, sözünü tuttu, geldi CHP'ye oyunu verdi. Şu gerçek ortaya çıktı; bizim yaptığımız seçim vaatleri uydurulmuş vaatler değildi. Bizim yaptığımız seçim vaatleri, üzerinde günlerce, aylarca çalıştığımız, hesabını, kitabını yaptığımız, bizim dışımızdaki aktörlere de 'Bir bakın bir yerde yanlışlık yapmayalım' diye verdiğimiz ve onlara doğrulattıktan sonra kamuoyuyla paylaştığımız vaatlerdir. Bizimle onlar arasında dünya kadar fark var. Onlar cepleri için çalışırlar, biz vatandaşımız için çalışırız. Onlar rantiye için çalışırlar, biz üretim için çalışırız."
Vatandaşların sandığa giderken kimin doğruları söylediğini, kimin hakkını, hukukunu koruduğunu düşünmesine ve ona göre oy vermesini de isteyen Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın ekonomiyi, tefecilere teslim ettiği yönündeki sözlerine yanıt gelmediğini, 'yapmadık' denmediğini belirterek, "Sen yakayı kaptırmışsın. 'Faizi indireceğim' diyorsun artırıyorsun. Teslim olmuşsun." ifadelerini kullandı.
- "Çocuklar ölmesin demek suç değil"
CHP olarak Türkiye'de barış ve huzur içinde birlikte yaşamaktan yana olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Niye söylüyorum bunu? Ayşe öğretmen için. Ayşe öğretmen dedi ki 'Çocuklar ölmesin'. Sen misin çocuklar ölmesin diyen? Dediler ki 'Sen teröre destek veriyorsun', aldılar, küçük çocuğu ile hapse attılar. Doğru değil, adil değil, adaletli değil. Çocuklar ölmesin demek suç değil. Evet, çocuklar ölmesin, hiç kimse ölmesin. Ama adaleti kendi bildikleri adalet olarak görüyorlar ve topluma öyle dayatıyorlar. 33 er, 7 kez müebbete mahkum edildi. 15 Temmuz akşamı komutanı emretmiş, erler dışarı çıkmışlar. 'Vay siz misiniz bunu yapan, siz darbecisiniz'. Komutan olsa anlarım, çavuş olsa, başçavuş olsa anlarım, teğmen olsa anlarım, asteğmen olsa anlarım, bu er ya er. Askerlik yapan herkes bilir ki komutan ne derse asker onu yapmak zorundadır. Yapmazsa suçtur. FETÖ darbesinin bir numaralı sorumlusu yerinde oturuyor, 33 ere 7 kez müebbet hapis veriyorsunuz. Erin ne günahı var?"
Kılıçdaroğlu, bu erlerden birinin mahkemedeki sözleri ile oğlu 15 Temmuz'da şehit olan bir annenin, aynı mahkemedeki konuşmasını kürsüden okudu. Kemal Kılıçdaroğlu, "Bunlar yargılanıyor ama FETÖ'ye 'Ne istediniz de vermedik?' diyen adam sarayda oturuyor. Hangi adalet, hangi vicdan, hangi ahlak. Bunun sorgulanması lazım." diye konuştu.
- "Bütün kumpasları, ezberleri bozduk"
Demokrasiye kumpas kurulmak istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, baskın seçim ile muhalefetin hazırlıksız yakalanmaya, bazı partilerin seçime sokulmasının engellenmeye çalışıldığını iddia etti.
Kılıçdaroğlu, "İyi ki bu ülkede CHP var. Bütün kumpasları, ezberleri bozduk. 'Vay efendim nasıl gider milletvekilleri oraya?' Şimdi de çağrı yaptım, gidin 100 bin imzayı tamamlayın, o genel başkanlar gelsinler seçimlere girsinler. Biz demokrasiyi savunuyoruz." dedi.
Siyasetçilerin ağızlarından çıkan sözlere dikkat etmesi, ölçüp tartması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, devleti yönetenlerin bulundukları konumun ağırlığına uygun olarak konuşması gerektiğine işaret etti.
Diline hakim olamayanların ülkeyi yönetemeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Erdoğan geçen gün, 'CHP demek tezek demektir' diye bir cümle kullandı. Isınmak için doğu, güneydoğuya gidin tezek var. Kışın ısınmak için, yazın ekmek pişirmek için tezek kullanırlar. 2003 yılında Doğubeyazıt'ta iki öğretmen sınıfı tezekle ısıtırlar. Sınıfta yangın çıkıyor, iki öğretmen Aysun Karalar, Burçin Uysal öğrencileri kurtarmak için yangında hayatlarını kaybediyorlar. Bütün bu gerçeklerin üzerine kalkıp CHP'yi kötülemek ne demek? Ben bugüne kadar hiçbir kurumu, siyasi parti bağlamında söylüyorum, doğrudan hedef alıp eleştirmedim. Ona oy veren kitlelere hep saygı gösterdim. Hangi partiden olursa olsun. Herkese saygı duydum. Ama yeri zamanı geldi, o kurumları yönetenleri eleştirdim. Az önce Erdoğan'ı eleştirdiğim gibi. Ama ona oy veren vatandaşları eleştirmedim. Kalkıyorsunu, bir partiyi bulunduğunuz makama yakışmayacak bir dil kullanarak eleştiriyorsunuz. 'Buna ne cevap vereceksiniz?' diyeceksiniz. Diyor ki atalarımız testinin içinde ne varsa ağzından o dökülür."
-"Sosyal medyadaki üç soruyu kendinize sorun"
Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran'da bir bahar havası içinde sandığa gidilmesini, vatandaşların oylarını kullanmalarını, sandığa giderken sosyal medyada çok sık dolaşan üç sorunun da akıllarında olmasını istedi.
Kılıçdaroğlu, "Sosyal medyada diyor ki 'Her vatandaş sandığa giderken üç soruyu kendisine sorsun ve oyunu öyle kullansın. Sorunun birisi şu; 'Eğer Türkiye'de her şey yolundaysa niye erken seçim yapıyoruz'. Doğru soru. İki, 'Eğer işler yolunda değilse neden tekrar aynı kişiyi cumhurbaşkanı seçiyoruz'. Bu da güzel. Üç, 'Eğer ülkeyi kurtaracak olan Erdoğan ise ülkeyi bu hale getiren kim?'. Bu üç soruyu bütün vatandaşlarımın vicdanına havale ediyorum. Bu üç soruyu lütfen vicdanınıza sorunuz ve sandığa öyle gidiniz." diye konuştu.
Bu arada, Genel Başkan Kılıçdaroğlu Grup Toplantısı'nın başında, aralarında eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından Alaatin Aldemir'in de bulunduğu 4 kişiye CHP'ye katılmaları dolayısıyla parti rozetini taktı.