TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Emeklilikte Yaşa Takılanlara (EYT) yönelik "Seçim kaybetsek de yokum." sözlerine yönelik "Hiç meraklanma Sevgili Erdoğan, gözlerinden öpüyorum. Zaten kaybedeceksin." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, emeklilikte yaşa takılanların hakkına, hukukuna sahip çıkan bir kitle olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki açıklamalarını anımsatan Kılıçdaroğlu, "İskandinav ülkelerinde kişi başına gelir 70 bin dolar. Beyefendinin haberi bile yok. Sarayda yaşayanın dünyadan haberi mi olur? Haberi olmaz. Onun dünyası saray." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda "Seçimi kaybetsek de yokum." sözlerini sarf ettiğini anımsatarak, "Hiç meraklanma Sevgili Erdoğan, gözlerinden öpüyorum. Zaten kaybedeceksin. Kaybetmekten söz etmesi de başlı başına bir olay. Düne kadar bu kelimeyi ağzına bile almazdı. O da görüyor ki artık Abbas yolcu, gidecek." diye konuştu.
Emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözeceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, söz konusu kesimin hem iş bulamadığını hem de emekli olamadığını kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Yapılan reforma bakın? Dünyanın her tarafında reform yapılır, emeklilik yaşı uzatılır, daha fazla prim öder, daha fazla prim ödediği için de daha fazla emekli aylığı alır. Beyefendinin reformu ne? Tersine. Ne kadar çok çalışır ne kadar çok prim ödersen o kadar az emekli aylığı alıyorsun. Allah akıl fikir versin." değerlendirmelerinde bulundu.
Emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını çözeceğine söz veren Kılıçdaroğlu, "Bu taahhüdümü yazın bir yere, bugünü de kaydedin. Kılıçdaroğlu, grupta bizim sorunumuzu çözeceğini vadetti, deyin. Bu sorunu çözeceğim, hiç endişelenmeyin." dedi.
- "Şiddeti azaltmanın yolu erkeğin eğitiminden geçer"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, elmanın bir yarısının kadın, bir yarısının da erkek olduğunu; eşitliğe dayandığını dile getirdi.
Kadına yönelik şiddete herkesin karşı çıkması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, kadınların dünyanın her tarafındaki sorunlarla ilgilendiğini ifade etti.
"Kadınlar, görgüsüyle, eğitimiyle, dünyaya bakışıyla topluma sınıf atlatan kişidir." diyen Kılıçdaroğlu, dilin, sevginin, yaşamanın, gözyaşının kadından, anneden öğrenildiğini söyledi.
Şiddete uğrayan, akşam çocuklarını nasıl doyuracağını düşünen, konteynırlarda, akşam pazarlarında yiyecek arayan kadınlar bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadınlar dünyanın her tarafında saygı duyulan kişilerdir. İçişleri Bakanlığı verilerine göre 15 Kasım itibarıyla 2019 yılında 299 kadın şiddet nedeniyle hayatını kaybetti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre de 2019 yılında 380 kadın hayatını kaybetti. Kadına yönelik şiddeti azaltmanın yolu erkeğin eğitiminden geçer. Erkeğin kadına saygı duyması gerektiğini, kadının ne kadar değerli bir varlık olduğunu, toplumun her alanında kadının eşit yurttaş olarak çalışması gerektiğini çocukluğundan başlayarak anlatmamız lazım. Kadınların da çocukların da hakkı hukuku vardır. Kadınlara yeri geldiğinde pozitif ayrımcılık yapmak evrensel bir kuraldır."
Kılıçdaroğlu, kadını cinayete kurban edenlere insan olan ve yüreğinde insan sevgisi taşıyan herkesin karşı çıkması gerektiğini vurguladı.
Kadına yönelik şiddet konusunda bir toplum algısı oluşturmak isteyenlerin meydanlara çıktığını anlatan Kılıçdaroğlu, 25 Kasım'da Taksim Meydanı'na yürüyen gruba plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Erdoğan'a soruyorum; yakışıyor mu Allah aşkına? Kadınlara yönelik olarak polislere böyle bir talimatı kim verdiyse neden görevden almıyorsun? Ne yaptı o kadınlar? Ellerinde silah mı, kesici, delici aletler, bombalar, plastik mermiler mi vardı? Şiddeti protesto eden pankartlar vardı. Sonra dönüp diyorsunuz ki 'Ey Kılıçdaroğlu, sen Türkiye'yi bütün dünyaya şikayet ediyorsun.' Şikayet etmeye gerek yok. Türkiye'yi kötüleyen en büyük insan sensin. Kadına yönelik şiddetin boyutunu bütün dünya gördükten sonra kime neyi anlatacaksın?"
Kılıçdaroğlu, kimden, hangi gerekçeyle gelirse gelsin şiddeti kınamanın, insanlığın ortak talebi olduğunu vurguladı.
- "21. yüzyıl Türkiyesi'nde öğretmenler sorunlarıyla boğuşan bir kitle"
Kemal Kılıçdaroğlu, öğretmenliğin, dünyanın bütün toplumlarında diğer mesleklerden farklı bir yere sahip olduğuna işaret etti.
Öğretmenin kişileri eğittiğini, onlara dünyayı, sevgiyi, tartışmayı ve soru sormayı öğrettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, aynı zamanda bir toplumun, kitlenin, ailenin, bireyin ufkunu da açtığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, öğretmenlere yönelik Hazreti Ali'nin "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.", Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir." ifadelerinin de aralarında bulunduğu özlü sözleri sıralayarak, 21. yüzyılın Türkiyesi'nde öğretmenlerin sorunlarıyla boğuşan bir kitle olduğunu savundu.
Bir toplumu geri bıraktırmak için eğitim sisteminin bozulması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, Osmanlı'nın batış sürecinin bu şekilde gerçekleştiğini söyledi.
Öğretmenin bütün çabasını, bilgisini çocuğa vermesi için sorunlarından arındırılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir öğretmen 'ay başını nasıl getireceğim, borcum, taksitim ne oldu' diye düşünmemeli. Enerjisini çocuğa vermeli, onu eğitmeli. Almanya'da öğretmenin aldığı maaşın yüzde 35'ini kendi öğretmenimize veriyoruz. Hollanda'da bir öğretmenin aldığı maaşın ancak yüzde 38'ini kendi öğretmenimize veriyoruz. Bizim öğretmeniz, Meksika'daki öğretmenden yüzde 46 daha az para alıyor. Öğretmenlerin maaşı enflasyonla da büyük ölçüde eriyor. 2002 yılında dokuzun birinde olan bir öğretmen aylığıyla 17 çeyrek altın alabiliyordu, 2019 yılında ancak 8,5 çeyrek altın alabiliyor. Bu da öğretmenin ne kadar zor koşullarda olduğunu bize gösteriyor." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, eşit işe eşit ücret verilmesi gerektiğinin altını çizerek, öğretmenlere yönelik devletin farklı istihdam modelleri uyguladığını anlattı.
Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sözleşmeli öğretmenlerin iş güvencesi yok. Bunların sayıları 103 bin civarında. Mazeret ve iş garantileri söz konusu değil. Bir de ücretli öğretmenler var. En garibanları bunlar. Kadrolu veya sözleşmeli öğretmen bir yere gittiyse bunlar ders veriyor. Ders başına 16 lira 32 kuruş ödeniyor. 90 bin civarında da ücretli öğretmen var. Aldığı aylık, açlık sınırının altında. 21. yüzyılda, 17 yılda, AK Parti iktidarının, saray iktidarının Türkiye'yi getirdiği nokta bu." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, atanamayan 700 bin öğretmen ile rehabilitasyon merkezlerine yönelik uygulamanın bedelini ödeyen rehabilitasyon öğretmenleri ile KHK ile görevlerine son verilen öğretmenlerin bulunduğunu da söyledi.
- "Öğretmene her 24 Kasım'da bir aylık ikramiye"
CHP'nin iktidar olması halinde öğretmenlere yönelik yapacağı icraatları anlatan Kılıçdaroğlu, bunlardan ilkinin öğretmenlik mesleğine yönelik bir yasa çıkarılması olacağını bildirdi.
Kılıçdaroğlu, öğretmenlere yönelik vaatlerini ise şöyle sıraladı:
"- Öğretmen kardeşlerim, arkadaşlarım, sizi baştacı yapacak olanlar bizleriz, 3600 ek göstergeyi verecek olanlar da bizleriz. Bunu sakın unutmayın.
- Her 24 Kasım'da Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere birer aylık ikramiye vereceğiz. Öğretmene verilen para, en helal paradır. Hiçbir kişi de çıkıp 'öğretmene para vermeyin.' diyemez.
- Sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen, bunları bitiriyoruz. Öğretmen öğretmendir. Öğretmenlik Meslek Kanunu vardır. Herkesin güvencesi vardır, aldıkları aylıklar bellidir. Aynı hizmeti yapana, eşit işe eşit ücret verilecektir.
- Okullarda öğretmen açığı hala var. Çağdaş ülkelerde devlet üç alanda açığı kabul etmez; eğitim, güvenlik, sağlık. Kadro varsa bütün kadroları dolu olmak zorunda. Biz bunu yapacağız. Eğitim konusunda sağlıklı ve tutarlı bir politikamız var.
- Taşımalı eğitime son vereceğiz. Ne demek taşımalı eğitim? Gazetelerden, televizyonlardan görüyorsunuz, baba sırtına almış çocuğu gidiyor, dereden, köprüden, yoldan geçerken. Niçin? Çocuklar okula gidecek. Nerede çocuk varsa orada okul, öğretmen olacak. Bu kadar basit. Öğretmen Türkiye coğrafyasına ne kadar çok dağılırsa, aydınlanma da o kadar hızlı olur. Öğretmen bir meşaleyle toplumu aydınlatan kişidir. Yapacaksın okulu, 700 bin kişi bekliyor sırada. Öğrenci ile öğretmeni, Ferhat ile Şirin gibi buluşturacağız.
- Öğretmenlere insan onuruna yakışır bir aylık vermek zorundayız. Astronomik rakam da değil tabii. Ama hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak. Bugün öğretmenlerin tamamı yoksulluk sınırının altında aylık alıyor.
- KHK ile atılan öğretmenlerden beraat eden, hakkında takipsizlik kararı verilenleri derhal işbaşı yapacağız. 'Çocuklar seni bekliyor, bıraktığın yerden eğitime devam et.' diyeceğiz.
- Özel okula çocuğuna gönderen bedelini öder zaten. Devlet okulunda cam çerçeve kırılmış, veliler para toplarsınız. Temizliğini yaptırırsınız, para gelince para vermezsiniz. Bu uygulamaya da son vereceğiz. Milli eğitime ayrılan paranın tamamı kamu okullarına, devlet okullarına harcanacak.
- İkili eğitim ve birleştirilmiş sınıf uygulamasına en kısa sürede son vereceğiz. 21. yüzyılda 1, 2, 3, 4. sınıf aynı yerde aynı öğretmen tarafından aynı odada ders görüyorlar. 21. yüzyıldan söz ediyoruz. Saraydakinin bundan haberi bile yoktur. Çocukların nasıl eğitildiğini dahi bilmiyorlar. Bu uygulamaya derhal son vereceğiz. Okulsa okulu süratle yapacağız. 'Para yok.' diyeceklerdir. Hiç kimse endişelenmesin. Siz bilin ki bu kardeşiniz eski bir maliyecidir, para nerededir, nasıl bulunur en iyi ben bilirim. Bu konuda mütevazı da değilim. Para nereden bulunur, kime nasıl tahsis edilir, onu en iyi bilen kişilerden biriyim."
- Okul aile birliklerine özel bir yasal statü kazandıracağız. Okul aile birliği ile okul arasındaki ilişkiyi sağlıklı bir zemine oturtacağız."
Kemal Kılıçdaroğlu, öğretmenlere yönelik bu kadar ayrıntılı bir vaat listesini CHP dışında bir partinin ortaya koymadığını da kaydetti.
(Sürecek)