CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: (3)- "Eğer sen bu mektubu 'Trump'a takdim edeceğim' diye gideceksen senin bu memlekette yerin de yoktur, bu memlekete faydan da yoktur"- "Beni üzen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden bir Cumhurbaşkanı'nın, bu memle

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Elimizde malum mektup var. Bu mektubu ben Sayın Trump'a takdim edeceğim" sözlerini eleştirerek, "Eğer sen bu mektubu 'Trump'a takdim edeceğim' diye gideceksen senin bu memlekette yerin de yoktur, bu memlekete faydan da yoktur. Beni üzen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden bir Cumhurbaşkanı'nın, bu memleketin şanına ve şerefine bu kadar ağır bir gölgeyi düşürmesidir." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Artık yeter" demeleri gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, çocukların yatağa aç girmemesini, herkesin aşının, işinin olmasını istediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, sarayda oturanların halktan tamamen kopmuş vaziyette olduğunu ileri sürdü.

Huzurla ve birlikte yaşamak istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunun CHP'nin söylemi olmadığını, Anayasa'da da yer aldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "adaletin bulunmadığını, hapishanelerin tıka basa dolu olduğunu, parası, kayınpederi, siyasi arkası olanın dışarıda; garibanın, avukat tutamayanın içeride olduğunu" iddia etti.

Kılıçdaroğlu, "Hangi adaletten, hangi huzurdan söz ediyoruz? Kendini yakan, kendini asan var. Şimdi sıra toplu intiharlara geldi. Toplumda huzur kalmadı, endişe var. Toplumda, hep birlikte bu endişeyi taşıyoruz. Bu memleket nereye gidecek diye düşünmeye başladık." dedi.

Anayasa'ya göre devletin temel amaç ve görevinin, toplumun huzur ve mutluluğunu sağlamak olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Kim huzurlu, kim mutlu, hangi toplum mutlu?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, Anayasa'da, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının öngörüldüğünü ancak saraydakilerin tamamının imtiyazlı olduğunu ileri sürdü.

İşsizliğin tam bir sosyal yaraya dönüştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, bütün kötülüklerin anasının işsizlik olduğunu, "geçinemiyorum" diyen milyonlarca kişi bulunduğunu savundu.

-"Hangi Müslümanlık anlayışında var?"

Kişi başına aylık geliri 673 lira olan 8 milyon 647 bin 283 kişi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kişi başına gelir 10 bin doları aşmıştı, bu 673 lira ne? Yani 100 dolar. 8 milyon 647 bin 283 kişi ayda 100 dolar alacak, sarayda oturanlar on binlerce dolar alacak. Sarayda oturanlar ayda 673 lirayla beslensinler, ne olacak bakalım. Ekmek, tuz, şeker, çay mı alıyorlar, kira mı ödüyorlar? Sarayda özel bir sosyete var, bir eli yağda, bir eli balda. Aile boyu çalışıyorlar, anne, baba, damat, kayınpeder orada. 82 milyon ayrı bir yerde, bir avuç sosyete ayrı bir yerde. 17 yıldır bu memlekette 673 lira kişi başına geliri olan 8,5 milyon kişi varsa kim bunun sorumlusu? Birileri yiyecek, içecek, birileri açlığa mahkum kalacak. Böyle bir rezalet hangi inançta, hangi Müslümanlık anlayışında, hangi kitapta var. 17 yıldır ne oldu? İşsizlik, yoksulluk, fakirlik arttı, fiyatlar, enflasyon malum, Türk Lirası dolar karşısında güneş görmüş kar gibi eriyor. Hani Türkiye uçacaktı, Türkiye dünyaya meydan okuyordu? Sorumlusu kim? Ülkeyi 17 yıldır böyle yönettiler. Bir ülkeyi babalarının çiftliği gibi yönetirlerse sonuç böyle olur."

-"Eğer bağışıklık sistemi çökmeye başlarsa..."

Türkiye'nin bağışıklık sisteminin çöktüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, eğer bir ülkenin bağışıklık sistemi çökmeye başlarsa o toplumda kaygıların en üst noktaya çıkacağını söyledi.

İşsizliğin, ahlaksızlığın, yoksulluğun, sefaletin bu noktada olduğu bir ülkede, bağışıklık sisteminin çökeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Erdoğan bunları düşünemez, düşünme kapasitesi yok. Artık sorunları çözemez, çözme kapasitesi yok. Türkiye sorun yaşıyor. Türkiye yönetilmiyor, savruluyor. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bu sorunları çözeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.k

-"Yoksulları kullanarak..."

Bu sorunların yaşanmaması için daha önce aile sigortasını gündeme getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Aile sigortası olsaydı, her eve en az asgari düzeyde bir gelir garantisi verilseydi, insanlar daha huzurlu, mutlu olamaz mıydı? Makarna vereceğinize kadının banka hesabına 2 bin 20 lira yatırsaydınız daha iyi olmaz mıydı?" dedi.

Aile sigortasının ILO'nun 102 sayılı sözleşmesinde yer aldığını, Türkiye'nin de 1971'de bu sözleşmede öngörülen 9 sigorta dalını uygulama sözü verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Neden aile sigortası uygulanmıyor. Çünkü saray sosyetesinin yoksulluğu bitirmek değil yoksulları kullanarak oy devşirme hesabı var. 'Ben onları bir lokma, bir hırkaya mecbur edeyim, gelip bana yalvarsınlar, bana oy versinler ben de onların yoksulluğunu gidermeden, sürekli bana mecbur bırakayım.' Oylarınızı düşünerek verin, CHP'ye verin, iktidar yapın. Bu fakirliği, fukaralığı yok edeceğiz, bütün ülkede huzuru, bereketi sağlayacağız." diye konuştu.

-"Ona cevap ver"

Egemen güçler dünyada bir operasyon yapmak istediğinde, taşeron kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, Suriye olayında taşeron olarak sarayın kullanıldığını, Türkiye'nin Suriye bataklığına sokulduğunu öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Egemen güçlerin oltasına takılırsanız egemen güçler sizi kullanmaya ve talimat vermeye çalışırlar. Trump, 'Papazı bırakacaksınız yoksa seni mahvederim' dedi. Erdoğan, 'Bu can, bu tende kaldıkça papazı alamazsın' dedi. Sonra papazı teslim etti; o can da ten de orada duruyor. Söz, namus, şeref, haysiyet, adalet nerede? Taşeron demek aynı zamanda şamar oğlanına dönmek demektir. Yakayı, yuları kaptırmışsın. Kendisine 7 soru sordum, niye mektubu iade etmedin dedim. Kardeşim senin malvarlığını ben de bütün dünyada biliyor. Korkma ona adam gibi cevap ver." sözlerini sarf etti.

-"Baltayı taşa vurmak"

BM'nin kabul ettiği devletlerin egemen eşitliği kuralı bulunduğunu, BM'de otururken aynı eşitlik kuralına göre oturulduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, bu ilkeden yola çıkarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendisine gelen bu mektubu, yine büyükelçiyle iade etmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Macaristan dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada, "Elimizde malum mektup var. Bu mektubu ben Sayın Trump'a takdim edeceğim." dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Kendisine 'akıllı ol' diyen adama takdim edecek." dedi.

Kılıçdaroğlu, "takdim" kelimesinin bir üst makama, bir büyüğe arz etmek anlamına geldiğini söyleyerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Erdoğan, 'Türk milletinin şanına, şerefine hakaret eden mektubu Sayın Trump'a takdim edeceğim' diyor. Baltayı taşa vurmak budur. Eğer siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde Dışişleri Bakanlığını tamamen devre dışı bırakırsanız, saraydaki bir avuç azınlıkla bu memleketi yönetirseniz siz bu memleketin şanını, şerefini koruyamazsınız. Sizin, şanla, şerefle hiçbir ilginiz yoktur. Eğer sen bu mektubu 'Trump'a takdim edeceğim' diye gideceksen senin bu memlekette yerin de yoktur, bu memlekete faydan da yoktur. Ne demek takdim edeceğim? Beni üzen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden bir Cumhurbaşkanı'nın, bu memleketin şanına ve şerefine bu kadar ağır bir gölgeyi düşürmesidir."

(Bitti)


İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri