TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, açıklanan büyüme rakamlarına ilişkin eleştiride bulunarak, "Allah aşkına geliri artan, 'biz de büyüdük, ev aldık, hane aldık, gelirimiz arttı' diyen kaç kişi var? 'Gelir arttı' diyorlar. Onların geliri arttı, halkın değil. Onların cüzdanı şişti, siz borç içindesiniz." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kadınların 2019'da gerçek anlamda demokrasiyi Türkiye'ye getireceklerini belirtti.
Türkiye'nin zengin ve olağanüstü güzel bir coğrafyası olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, buna karşın samanın ve yemin ithal edildiğini, iki Trakya büyüklüğünde alanın ekilmediğini, Türkiye'nin kendi kendine yeten ülke olma özelliğini de yitirdiğini savundu.
Bir yılda buğday fiyatındaki artışın yüzde 2, buna karşın samandaki artışın yüzde 72 olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Mısır fiyatında artış yüzde 9, korungada artış yüzde 67. kırmızı mercimek, taze fasulye, karnabaharda fiyat düşmüş, ancak yoncada fiyat yüzde 32 artmış. Diyorum ya vallahi de billahi de bunların yatacak yeri yok. Bunlar sadece ceplerini düşünüyor. Şubat ayı itibarıyla tarım kredi borcu olan çiftçilerin borç miktarı 2 milyar 464 milyon lira." diye konuştu.
İcra dairelerindeki dosya sayısının 26 milyonu aştığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kimin dosyası bunlar? Sarayda oturan zatın mı? Hayır. Eniştesinin mi, Bilal'in dosyası mı? Kimin dosyası? Fakir fukara, garibin dosyası." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Bu ülkenin en büyük belası faizdir." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Doğru diyor. 'Türkiye'yi faizi aşağıya indirmek suretiyle enflasyondan kurtaracağız.' 15 yıldır kurtaramamış, bundan sonra kurtaracak. Sen gideceksin, oraya aklı başında, cebini düşünen değil vatandaşı düşünen gelcek, faizi alaşağı edecek. Diyor ki 'Ekonomide her kötülüğün anası faizdir.' Doğru, her kötülüğün anası faizdir ama onun babasının adı da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Yakayı kaptırmış kurtaramıyor. Kime? Faizcilere kaptırmış. 'Faiz düşsün.' Düşür. Sanki ben ülkeyi yönetiyorum, sen yönetiyorsun. Çekil koltuğundan. İzzeti ikbal ile çekil bak bakalım faiz nasıl düşüyor..."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 15 yılda dışarıdaki bir avuç tefeciye 150 milyar dolar faiz ödediğini, içerde ödenen paranın ise 675 milyar lira olduğunu belirterek, "Sen faizi indirmek mi istiyorsun. Çok basit. Çıkar bir KHK, 'faizi sıfırladım' de, ben de gelip seni tebrik edeyim. Yapar mı? Yapamaz çünkü tefecilere teslim olmuş vaziyette. Eğer sen faizden şikayet ediyorsan, faizi sen indiremedin, çıkacaksın ordan. Faiz nasıl inermiş hem sana hem dünyaya göstereceğiz. Bunun sırrı nedir? Üretmek. Üreteceğiz, hakça paylaşacağız." değerlendirmesini yaptı.
- "Tefeci ekonomisini yıkmak boynumun borcu
İktidar olması durumunda esnafı faiz borcundan kurtaracağını bildiren Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a işverenlere bir işçi alması için yine Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarması önerisinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, "Her işveren bir işçi alacak. Man Adası'nda şirketi olanlar 5 işçi alacak. Çıkar." dedi.
Üretim olmazsa, istihdamın da olmayacağına değinen Kemal Kılıçdaroğlu, "Elin parasıyla kalkınma olmaz. Bu tefeci ekonomisini yıkmak benim boynumun borcudur." ifadesini kullandı.
Tır ve kamyon şoförlerine de seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Senin derdini bu Meclis'te, TBMM Genel Kurulunda, bütçe görüşmelerinde, bakanların, başbakanın önünde dile getiren tek kişinin adı Kılıçdaroğlu, o partinin adı da CHP'dir. Şoför kardeşim, beni iyi dinle. Sen, senin gibi yaşayana değil, senin hakkını koruyana değil; sarayda oturup badem sütü içene oy verdin. Bir daha aklını başına al. Senin çıkarını savunan, hakkını, hukukunu koruyan partiye gel, halk partisine gel. Bakın bu diktatör bozuntusu Giresun'a, Ordu'ya gidiyor, ağzından tek bir fındık lafı çıksın. Hiçbir şey söylemiyor, söyleyemez. Fındığı da yabancılara teslim etmek üzere yola çıktılar. Bütün o fındık üreticileri bir süre sonra yabancı şirketlerin yanında işçi olarak çalışacaklar. Buna karşı çıkan kim? Biz. Fındık üreticisinin hakkını, hukukunu sonuna kadar savunan kim? Halkın partisi, CHP. Bakın 2006'da çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 761 bin kişi , 2018 de 2 milyon 124 bine düşmüş. 637 bin çiftçi, kayıt sisteminden düşmüş, ekmiyor.
O nedenle diyoruz; bunların hepsine sahip çıkacağız. İnekleri, yemleri samanı ithal ediyorlar ama tosuncuğu ihraç ediyorlar. Televizyon ihraç edersin karşısında döviz gelir, araba ihraç edersin döviz gelir, tosuncuk ihraç edince beraberinde paraları götürüyor. Nasıl oluyor bu iş? Bunların yatacak yeri yok. O tosuncuk için araştırma önergesi verdik, kaç kişi mağdur oldu, bunların hakkını hukukunu savunalım. Onu da kabul etmediler, tercihlerini halktan yana değil, tosuncuktan yana koydular."
Kılıçdaroğlu, vatandaşlardan hakkını aramalarını ve dava açmalarını istedi.
- "Kilosu 87 lira"
Bu hükümetin adının "malı götüren hükümet" olduğu iddiasında bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin mazlumdan yana olmadığını bildirdi.
"O nedenle söyledim, soygunculuk tam bunlara yakışır." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Vatandaş aç. Yüzbinlerce çocuk yatağa aç giriyor. Ama saray öyle değil. Saray neyle besleniyor biliyor musunuz? Badem unu. Neymiş? Kilo aldırmazmış. Badem ununun kilosu 87 lira. Mercimek ununun kilosu 15 lira, bir kilo buğday 3 lira 75 kuruş. Vatandaşa 'sen 3 lira 75 kuruşla beslen, ben 87 liralıkla besleneceğim' diyor. 'Çünkü ben sarayda oturuyorum' diyor. Senin sarayın da ahlakın da batsın. Sarayın mutfağında şeker kullanılmıyormuş. En pahalı bal kullanılıyormuş. Beyefendi balla besleniyor. Siz niye sanıyorsunuz ki bu şeker fabrikaları satılıyor. Adamın şekerle ilgisi yok ki. Şeker fabrikalarını satacak, balla beslenecek. Yarın saraydan biri çıkar şunu söyleyebilir, millet aç, ekmek bulamıyor. Yandan bir hanım çıkar der ki 'ekmek bulamıyorlarsa badem unlu kek bulsunlar' diyecek. Vatandaşın derdini bilmiyorlar, işsizlik nedir bilmiyorlar. Evde huzur var mı yok mu, bilmiyorlar. Oturmuşlar saraylarına bir elleri yağda, bir elleri balda. Ahkam kesiyorlar, memleketi sattınız siz kardeşim."
İhsan Eliaçık'a yazdığı bir yazı nedeniyle ceza istendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, ceza isteyen savcıya tepki gösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Orman ve Su İşleri Bakanlığının İzmir ve Manisa valiliklerine gönderdiği "Sular kirlendi. Gediz Havzası'nda yeni jeotermal ve maden ruhsatı vermeyin" yazısına rağmen vali tarafından bir firmaya izin verildiğini belirterek, "Şimdi ben bakana sesleniyorum; o ihaleyi o vali kimin gücüne dayanarak verdi. Ben bunun cevabını bekliyorum." dedi.
- Büyüme rakamlarına ve sanatçılara eleştiri-
Türkiye'nin yüzde 7.4 büyüdüğünün açıklandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Allah aşkına geliri artan, 'biz de büyüdük, ev aldık, hane aldık, gelirimiz arttı' diyen kaç kişi var? 'Gelir arttı' diyorlar. Onların geliri arttı, halkın değil. Onların cüzdanı şişti, siz borç içindesiniz. Emeklinin aylığı, asgari ücret arttı mı? Madem büyüme var, niye artmıyor? O nedenle diyoruz ki ister badem sütü iç, ister badem unuyla beslen bu ülkenin kadınları 2019'da seni oradan aşağı indirecekler." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir ülkenin sanatçılarının dik ve onurlu durmak zorunda olduğunu vurgulayarak, sanatçıların egemen güce teslim olmadan, zalimden yana değil, mazlumdan yana taraf almaları gerektiğini kaydetti.
"Bir ülkenin sanatçıları diktatörün karşısında asla ve asla boyun eğmezler. Bir ülkenin sanatçıları asla ve asla inancı, kimliği ne olursa olsun kimseyi ötekileştirmezler. Bir ülkenin sanatçıları savaşı değil, dünyanın her yerinde barışı savunurlar." diyen Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Zorunlu olmadıkça savaş cinayettir." sözünü hatırlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir ülkenin sanatçıları ülkenin değerlerine ve inançlarına saygı gösterirler. Eğer bir ülkede cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat, ettiği yemine sadık kalmıyorsa, yani namusuna ve şerefine sahip çıkmıyorsa ona sanatçı sahip çıkamaz." dedi.
Anayasadaki Cumhurbaşkanı yemin metnini okuyan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ne namus kaldı, ne şeref kaldı. Sanatçı denen vatandaş, onun yanında ne işin var? Afrin'de 52 şehidimiz var, yüzlerce yaralımız var. 52 şehidimizin daha kanı kurumadı. Toplanmışlar bir grup, güruh, davul, zurna, klarnet şarkılar türküler... Bir ülkenin değeri vardır. Bırakın şehidi, bulunduğunuz apartmanda eğer bir kişi hayatını kaybetmişse televizyonu bile açmazsınız, gürültü bile yapmazsınız. Komşunun acı günüdür, evde yemek yapar götürürsünüz, onlara bir hafta 10 gün her türlü hizmeti verirsiniz. Ben merak ediyorum, bu rezil adamlar ve onları oraya götüren adam, sen, sen, evet sen, eğer yüreğin yetiyorsa bir Afrin şehidinin evinin bulunduğu sokaktan geç, yaylalar türküsünü söyle bakalım, gücün yetiyorsa...
Diyor ki 'AK Parti'nin üzerinde metal yorgunluğu vardı, Afrin'e gittik, şehitler oldu, metal yorgunluğunu ortadan kaldırdık.' Bu milletin ferasetine ben güveniyorum. Türkiye'yi bu hale getirenlere, bu cümleleri kullananlara ders verecek olan kadınlardır. Şehidi veren sizsiniz, ağlayan sizsiniz, 'vatan sağ olsun' diyenler sizsiniz, sefasını süren orada. Ona o sefayı yaşatmayacak olanlar da yine sizsiniz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "FETÖ'nün siyasi ayağı kimdir?" sorusunu sorduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Baklavacı, börekçi, esnaf ayağı, ev kadını ayağı, general ayağı çıktı, siyasi ayağı niye çıkarmıyor?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"OHAL'i koyuyorlar ki siyasi ayağı çıkmasın. Ama geçen gün dedim, artık kral çıplak siyasi ayağının bir numaralı aktörü o sarayı, cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zattır. O zatın adı da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Evet, FETÖ'nün siyasi ayağının bir numaralı sanığı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Ben bunu söyledim diye tazminat davası açmış. Ne kadar 250 bin liralık mı? Ben de ona 5 paralık tazminat davası açmıştım. Neden? Değeri 5 para. 5 paralık tazminat davası... Eskiden milyonluk tazminat davası açıyordu, seviniyordum demek ki bir milyonluk bir şey var. Şimdi değeri düşürmüş. Ben buradan sesleniyorum, sen bırak bu numaraları, sen benim hakkımda dava açmak istiyorsan suç duyurusunda bulunacaksın kardeşim. Ben o mahkemeye gideceğim, senin bütün kirli çamaşırlarını ortaya çıkaracağım."
Nükleer santral karşıtı sloganlar üzerine, Sinop'un ve Mersin'in doğasına sahip çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, hafta sonu Çorum'da şeker mitingi yapacaklarını açıkladı.
Parti ayrımı yapmaksızın herkesi mitinge beklediklerini bildiren Kılıçdaroğlu, "Sadece Türk bayraklarıyla geleceksiniz, parti bayrağı istemiyoruz. Çünkü, şeker vatandır, vatan satılmaz. Şekere de şeker işçisine de sahip çıkacağız." diye konuştu.
- "Bu zihniyeti asla kabul etmiyoruz."
Öte yandan, Grup Toplantısı öncesi CHP kadın kolları üyeleri Meclis Basın Kapısı önünde basın açıklaması yaptı.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, gazetecilere yaptığı açıklamada, bugün Mecliste sahneye çıktıklarını ve hayatın her alanında da sahnede olmaya devam edeceklerini belirtti.
81 ilden gelen kadınların burada toplandığını anlatan Köse, "Kadına, laikliğe, özgürlüğe düşman bu zihniyeti asla kabul etmiyoruz." dedi.
Meclis'te 18 Mart Çanakkale anması için hazırlanan tiyatro gösterisinde rolleri olan kadın oyuncuların sahneye çıkmasının Meclis Başkanlığı tarafından engellendiğini iddia eden Köse, şöyle konuştu:
"Bizi engellemeye hiç kimsenin gücü yetmeyecek. Kadın ve erkeği bir arada görmek istemeyen zihniyet bilsin ki biz sahnenin tozunu birbirine katan Afife Jale'nin torunlarıyız, kurtuluş mücadelesinde cepheye mermi taşıyan kadınlarız, şehit anneleriyiz biz. Biz sahneden asla inmeyeceğiz. Türk kadınını sahneden indirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecek. Laiklik ve kadın düşmanlığı yapan tüm yetkilileri istifaya çağırıyoruz."
Köse, Grup Toplantısı başlamadan önce de kürsüye çıkarak, Meclisteki bir tiyatro gösterisinde kadın oyuncuların sahneye çıkarılmamasına ve şeker fabrikalarının satış kararına tepki gösterdi.
Atatürk'ün resmi bulunan tişörtler giyen kadınlar, zaman zaman "Vur, vur inlesin, Kahraman dinlesin", "Kadınlar sahneye", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Şeker vatandır, vatan satılmaz" şeklinde sloganlar attı.
(Bitti)