CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: (2)- "Türkiye'yi Suriye batağının içine, daha derine sokmak istiyorlar. Biz buna karşı çıkınca da 'CHP terörü destekliyor' diyecekler. Ben terörü değil, ben bu milletin, 81 milyon vatandaşın kişiliğini, kimliğini, onurunu

TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'yi Suriye batağının içine, daha derine sokmak istiyorlar. Biz buna karşı çıkınca da 'CHP terörü destekliyor' diyecekler. Ben terörü değil, ben bu milletin, 81 milyon vatandaşın kişiliğini, kimliğini, onurunu savunuyorum." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "hortumcu piyasa ekonomilerinde" yatırım kararını iktidarın değil, iktidarın yandaşı olan müteahhitlerin vereceğini, bunun ülkeyi bir çıkmazla, kaynak yetersizliğiyle karşı karşıya bırakacağını söyledi.

Hortumcu piyasa ekonomisinde vatandaşın vergisiyle kurulan devletin fabrikalarının arsalarıyla haraç mezat satılacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, Sümerbank, Etibank, kağıt fabrikaları ne varsa hepsinin satıldığını, şimdi sıranın askeri fabrikalara geldiğini savundu.

Sağlıklı işleyen bir demokraside siyasi iktidarların, vatandaştan toplanan her kuruşun hesabını millete vermesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Hortumcu piyasa ekonomisinde devleti yönetenler hesap vermezler. Hesap vermeyi zül addederler. Çünkü onlar vatandaşı koyun olarak görürler." diye konuştu.

CHP'ye sık sık "iki koyun versen güdemez" eleştirisinin yapıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ne için? Vatandaşı koyun olarak gördüğü için. Biz vatandaşı koyun olarak görmüyoruz ki. 'İki koyun versen güdemezler ama ben hepsini güdüyorum' diyor. Bunu kim söylemişti? 16 Mart 1920'de İstanbul işgal altındadır. Dönemin bir grup aydını Celalettin Arif, Rauf Orbay, Balıkesirli Müderris Abdüllaziz Mecdi Efendi, Yalvaçlı Ömer Vehbi Hoca, Vahdettin'in huzuruna çıkarlar ve 'işgal edildi İstanbul, mücadele edelim, millet bizi destekleyecektir' derler. Vahdettin'in onlara söylediği cevap şudur: 'Bir millet var koyun sürüsü, bir çoban lazım o da benim.' Bu kibir abidesi zatın da örnek aldığı olay budur. Vatandaşı koyun olarak görmesinin nedeni de budur."

Kılıçdaroğlu, hesap verilen bir ülkede demokrasinin olacağını belirterek, "Hortumcu piyasa ekonomisi varsa, siyasi güç hesap vermez. Ne hesap verecek, kime hesap verecek? Vatandaş mı? Ne vatandaşı? 'Zaten sandığı koyuyorum, onlar da kuzu kuzu gelip bana oy veriyorlar.' diyor. CHP hesap soruyormuş? CHP kim oluyor? CHP Kuvayimilliyeci oluyor, hesabını verecek." ifadesini kullandı.

- "Egemen güçlerin tamamı pusuda"

Hortumcu piyasa ekonomisini oluşturanların demokrasiyi askıya alacağını, onlar için demokratik kuralların hiçbirinin geçerli olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin yaşadığı gerçeklerden birisinin de bu olduğunu, kimsenin korkudan ağzını açamadığını söyledi.

Hortumcu piyasa ekonomisinin en temel özelliklerinden birisinin de tepedeki kişinin her şeye egemen olma isteği olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, "(Güç kaynağı benim, benim iradem geçerlidir, 81 milyon mu? Onlar koyun zaten, ben ne dersem herkes ona uymak zorundadır. Savcı, hakim, bürokrat, asker, polis uyacak. Ne devleti kardeşim, devlet de benim) diyor. Hortumcu piyasa ekonomisinin tek adama verdiği güç böyle bir sonucu doğruyor." dedi.

Kılıçdaroğlu, hortumcu piyasa ekonomisinin olduğu ülkelerde toplanan vergilerin, özelleştirmelerin yetmeyeceğini, bu yapıda, paranın dış egemen güçlerden alınacağını dile getirdi.

Egemen güçlerin tamamının pusuda olduğunu, bunların ekonomideki bütün gelişmeleri çok iyi bildiğini, borç isteyene her türlü borcu verdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Sonra teslim alırlar. Borç alan, emir alır noktasına gelir. Bugün Türkiye ekonomik bağımsızlığını yitirmişse hortumcu piyasa ekonomisinin Türkiye'yi getirdiği süreç nedeniyledir. Ve onlar şimdi borç veriyorlar, faizi de piyasayı da doların fiyatını da onlar belirliyorlar. Çünkü borç aldığınız egemen güçler, artık size talimat veriyor ve o talimatın altında kalıyorsunuz." değerlendirmesini yaptı.

- "Teneffüs edilen havadan vergi alınmıyor"

"(Papazı ver) dediler, tak diye papazı verdiler. Erkeksen verme. Öyle diyor zaten, arkadan sopayı gösteriyor. 'Erkeksen verme, benim kucağımdasın, ben sana talimatı vereceğim' diyor." ifadesini kullanan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir gecede iddianame yazılıp tahliye edilen gazetecinin Almanya'ya gittiğini, Papaz Brunson'un serbest bırakıldığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"O güçler şimdi Türkiye'yi Suriye batağının içine, daha derine sokmak istiyorlar. Bakın şu söz çok önemlidir, 'IŞİD ile mücadele vazifesi önümüzdeki günlerde yerine getirilecek.' Vazifeyi size kim verdi? Kim size 'gidin oralara mücadele edin' dedi? Diyor ki Trump, 'benim askerim niye ölsün, PYD'li niye ölsün? Türk askeri var, onları gönderelim, onlar ölsün. IŞİD ile onlar mücadele etsin.' Peki bizim sınırımızda IŞİD var mı? Bizim sınırımızda IŞİD yok. Nereye götürecekler? Suriye'nin içlerine batağa götürecekler. Biz buna karşı çıkınca da 'CHP terörü desteliyor' diyecekler. Ben terörü değil, ben bu milletin, 81 milyon vatandaşın kişiliğini, kimliğini, onurunu savunuyorum. Birileri sana vazife verecek... Emir alıyor çünkü. Gazeteye yazı yazmış, 'Trump haklıdır' diyor. Haklı tabii adam, 'haksızdır' diyemezsin ki zaten burnundan getirir senin. Yuları kaptırmışsın oraya. Her türlü talimata açıksın. O nedenle defalarca söyledim, Türkiye Cumhuriyeti şu anda her türlü dış tehlikeye açık bir haldedir ve en büyük tavizi verecek olan da saraydaki kibir abidesidir. Devletin, milletin çıkarlarını değil, batıdaki egemen güçlerin çıkarlarını savunan bir kişidir o."

Kılıçdaroğlu, vergiyi ülkenin fakir fukarasının ödediğini, şimdilik bir tek, teneffüs edilen havadan vergi alınmadığını belirterek, "Yarın onun da kanununu çıkarabilirler." dedi.

- "Dünyanın faizini ödüyorlar"

Verginin değil, gelirin tabana yayılması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Vergiyi yukarıdan alacaksın. Alamaz. Niye alamaz? Çünkü 5'li çeteye çalışıyor. Hortumcu piyasa ekonomisinde hortumculara çalışan bir iktidar. Hortumun bir ucu vatandaşın cebinde, bir ucu saray çevresinde." diye konuştu.

Bir asgari ücretlinin 128 gün vergi için çalıştığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Bana söylesinler, bu 5'li çeteden 128 gün bu devlet için çalışan var mı? Çalışmazlar. Neden? Onlar hortumdan beslenirler, hortumcu piyasa ekonomisinin özelliği budur." ifadelerini kullandı.

Kemal Kılıçdaroğlu, evdeki musluk açıldığında 5, elektrik düğmesine basıldığında 4 çeşit vergi alındığını, hastaneye gidildiğinde 9 ayrı para ödendiğini belirterek, vergi sisteminin hortumcu piyasa ekonomisine hizmet ettiğini, geniş halk kitlelerinin bu ağır vergiler altında ezildiğini dile getirdi.

İşsiz bir adamın da geliri ayda 1 milyon dolar olanın da bir ekmeğe aynı ücreti ödediğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, vatandaşların bu konuda düşünmelerini istedi.

Bu ülkenin insanlarınca yapılan fabrikaların özelleştirilmelerinin hesabının verilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Borçlandırdılar, devleti borçlandırdılar. Dünyanın faizini ödüyorlar. 81 milyon vatandaş bir avuç tefeciye hizmet eder hale getirildi. Daha ne olsun?" dedi.

- "Çocukluğumuzda masal olarak anlatırdık"

"Hortumcu piyasa ekonomisinin çalışma şekline" ilişkin örnekler vereceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "bir yandaş" tarafından 50 milyon avroya yapılan Kütahya Zafer Havalimanı'nın 25 Kasım 2012'de açıldığını, buna avro üzerinden yolcu garantisi verildiğini anlattı.

Sayıştay raporlarına göre, 2016 itibarıyla havalimanının iç hatlarından giden yolcu sayısının 124 bin kişi olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu yatacak yeri olmayanların, bu saraydaki kibir abidelerinin verdiği garanti ise 2 milyon 395 bin kişi. Bir de dış hatlar var, dış hatlardan giden yolcu sayısı 45 bin. Verdikleri garanti 1 milyon 677 bin kişi. Bu garantiler dolayısıyla 20 milyon 855 bin 980 avro para ödüyorlar. Peki bitti mi? Hayır. Ne zaman bitecek? 29 yıl 11 ay sonra bitecek. Kaç lira ödenecek? 205 milyon 281 bin 118 avro. Kaça yapmıştı? 50 milyon avroya. İşte hortumcu piyasa ekonomisi budur. Kim ödüyor bu parayı? Vatandaş. Ne diyorlardı? 'Vatandaşın cebinden bir kuruş para çıkmayacak' diyorlardı. Peki o saraydaki kibir abidesine sormak lazım, 205 milyon avroyu sen mi ödeyeceksin? Senin servetin var, 205 milyon avro senin için kabak çekirdeği. Öde bakalım."

Osmangazi Köprüsü'nü "Deli Dumrul Köprüsü'ne" benzeten Kılıçdaroğlu, "Var ya Deli Dumrul, geçersen 1 akçe, geçmezsen 2 akçe. Biz bunu çocukluğumuzda masal olarak anlatırdık fakat birgün Türkiye'de gerçek olacağı aklıma gelmezdi. Şimdi gerçek oldu. Köprü yapıyorlar, geçersen 103 lira vereceksin, geçmiyorsan 200 lira vereceksin." dedi.

- "Hangi namuslu adam..."

Vatandaşın vergiyi, devlet yol yapsın, fabrika kursun, istihdam yaratsın diye ödediğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"Sen bu vergiyi bunun için alıyorsun da köprüden geçerken benden niye ayrıca para alıyorsun? Kendi maaşına çift dikiş yapıyor, vatandaşın vergisine de çift dikiş yapıyor. Köprüyü yapıyorsun dolarla, garantiyi veriyorsun dolarla, köprü geçiş ücreti dolarla, zammı yapıyorsun dolarla, asgari ücret Türk Lirası üzerinden. Ne diyorlar? 'Biz, yerli ve milliyiz' diyorlar. Biz ne diyoruz? Vallahi de billahi de siz ne yerlisiniz ne millisiniz, siz, egemen güçlerin oyuncağı gayri millisiniz."

Kılıçdaroğlu, iktidara çok yakın bir iş adamının yurt dışından getirdiği kesimlik hayvanı Et ve Süt Kurumu'na kilo başına 30-32 liradan sattığını, sonra bu etleri aynı kurumdan 20 liradan geri aldığını ileri sürerek, "Allah aşkına böyle bir hesabı, kitabı yapan dünyada hangi namuslu adam vardır? 30 liradan vereceğim, 20 liradan alacağım. Nedir bu? Hortumcu piyasa ekonomisi budur." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın geçen yıl bütçeden 71 milyar faiz ödediğine, bu yıl ise 117 milyar lira ödeyeceğine dikkati çekerek, bunu herkesin ödeyeceğini, herkesin tefecilere hizmet edeceğini söyledi.

- "Onların bir eli yağda, bir eli balda"

"Peki bu hortumcu piyasa ekonomisinin ana aktörleri kim?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üç ayrı aktör üzerinde durmamız lazım. Birincisi şu, sarayda oturan kibir abidesi. En önemli aktör. Düzeni kuran, kim, ne kadar para alacak hesabını yapan, kupon arsaları belirleyip adamına göre pazarlayan, istediğine bedava, istediğine dünyanın parasını aktaran. Başka? Sarayın beslemeleri var. Kime aktaracak bu parayı? Hepsi kendisine olmuyor tabi. Etrafındaki kişilere de aktaracak. Nasıl? Osmangazi Köprüsü, Kütahya Havalimanı gibi, Et ve Süt Kurumu'na 30-32 liradan canlı hayvan verip, 20 liradan eti geri alanlar, bunlara büyük kaynak aktarılıyor. Bunlar niye bu kaynakları alıyorlar? Havuz medyasını beslesinler diye. Aralarında anlaşmışlar, 'sana şu ihaleyi, şu kadar fiyata vereceğim, sen 3 yıl şu televizyonun, A Haber'in finansmanını sağlayacaksın, parasını vereceksin, oradakiler yiyecek, içecek, sabahtan akşama kadar CHP'yi eleştirecek. Onların görevi o. Para mı? 'Gak' deyince para, 'guk' deyince para. Gazeteleri var, her türlü rezilliği yaparlar. Özgür medya şikayet eder, 'geçinemiyoruz, zam yapmak zorundayız.' Onlarda tık yok. Onların bir eli yağda, bir eli balda. Neden? Sarayı beslemeleri olduğu için."

- "Yüzbinlerce çocuk yatağa aç giriyor"

"Bir üçüncü kişi daha var, hazinenin başındaki damat." diyen Kılıçdaroğlu, "Çünkü hortumcu piyasa ekonomisinde güvendiğiniz adamı hazinenin başına getirmek zorundasınız. Parayı nereye verecek? Talimatı aynen yerine getirecek. Kim o? Damat, damat? O da bir kibir abidesi. Konuşurken, fakirlerin bile yüzüne bakarken onlarla adeta dalga geçer gibi bakıyor, gülümsüyor. O kibir abidesi hayatında yoksulluk çekmedi. Yoksulluk, fakirlik nedir bilmedi. Bir eli yağda, bir eli balda büyüdü. Hazinenin başında. Milyonlarca kişi aç ve sefalet içinde. Yüz binlerce çocuk yatağa aç giriyor." değerlendirmesini yaptı.

Dolar endeksli damat garantili hazine bonosu çıkarıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı.

"Vatandaş itibar görmedi, satın almadı. Gitti dışarıdan dövizini aldı, bankaya yatırdı. İtibar bu kadar yerlerde sürünüyor. Şimdi Batı'ya gidiyorlar, egemen güçlere gidiyorlar, 'Aman bir şey demeyin, bizi fazla sıkıştırmayın, biz zaten seçimlerden sonra IMF'ye gideceğiz, IMF ile oturup konuşacağız, ekonomiye IMF ile beraber düzelteceğiz.' Şimdi ben, bu saraydaki kibir abidesine soruyorum: Sen IMF'ye, seçimlerden sonra gidecek misin, gitmeyecek misin? Çok açık ve net cevap bekliyorum. Seçimlerden sonra IMF'nin ayağına gidip el etek öpecek misin, öpmeyecek misin? Bunu öğrenmek istiyorum."

(Bitti)



İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri