TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Emeklilikte yaşa takılanlar ve 3600 ek gösterge talebinde bulunanların hiçbirinin gidip Cumhur İttifakı lehine oy kullanmaması lazım. Sizleri kandırdılar. Sizleri kandırana oy veriyorsanız, kandırılmayı o zaman hak ediyorsunuz demektir." dedi.
Kılıçdaroğlu, Best FM'de "Ufuk Karcı ile Konuşan Türkiye" programında soruları yanıtladı.
Karcı'nın, emeklilik yaşına ilişkin SSK Genel Müdürü olduğu dönemde, "(Bu devlet bu kadar erken bir yaşta kimseyi emekli edemez, buna gücü yetmez) gibi bir cümle kurdunuz mu?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Kurdum. Defalarca kurdum. Ben doğruyu her yerde söylerim. Niye söylemeyeyim." dedi.
Emeklilik yaşının 65'e çıktığını anımsatan Kılıçdaroğlu, dünyada örnekleri olduğunu ve bu örnekler bağlamında sorunun ele alınıp çözülmesi gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Emeklilikte yaşa takılanların sorunu çözülebilir. Üstelik SGK'ya büyük bir yük getirmeden çözülebilir. Özel bir düzenleme yaparsınız. Bunu yaptık. Dünyada örnekleri var. Mecliste bu gündeme geldi. En azından oturup tartışalım. Bir yük geliyorsa yükü nasıl ortadan kaldırabiliriz. Bunun hesabını yapalım ve bu çerçevede olayı gündeme getirelim dedik.
Aile yardımları sigortası Türkiye'de uygulanmıyor. Niye uygulanmıyor? 1971 yılında 102 sayılı uluslararası çalışma örgütünün, Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesi var. O sigorta dallarından birisi de aile yardımları sigortasıdır. Bir kişi işsiz kaldığında, işsizlik sigortasından en fazla 2 yıl aylık alıyor. Sonra açıkta kalıyor. Peki onun, ailenin yoksulluğunu kim giderecek? Aile yardımları sigortası. Kurulması gereken budur. Bakın biz çözümü de söylüyoruz. Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir güçlü sosyal devletten yanayız."
Kemal Kılıçdaroğlu, emeklilik yaşının 65'e çıkarılmasına karşın, sosyal güvenlik açıklarının arttığını çünkü iyi yönetilemediğini savundu.
"Siz olsanız nasıl yönetirdiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Uluslararası sosyal güvenlik kurumunun koyduğu bütün ilkeleri yasalaştırırım. Güçlü bir sosyal devlet oluştururum. Herkese iş ve aş veririm. İşsizlik niye patladı? Türkiye üretimden koparıldığı için." dedi.
- "Beka sorunu, Türkiye'nin üretimden koparılmasıdır"
Yunanistan'dan pamuk, buğday ve tütün ithalatına ilişkin rakamları paylaşan Kılıçdaroğlu, "Peki pamuk, buğday, tütün ekenler ne oldu şimdi? İşsiz kaldılar. Büyük kentlerin varoşlarına gelip hayata tutunmaya çalıştılar. Eğer bir beka sorunu varsa bu ülkede, o da Türkiye'nin üretimden koparılmasıdır." ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, konuşmalarında beka sorununu vurgulamasının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Beka sorunu konusunda herkesin konuşmaya hakkı var, Bahçeli'nin hakkı yoktur. Tank Palet Fabrikası Katar ordusuna satılırken dönüp Erdoğan'a şunu söylemesi lazım: Dünyanın en önemli 5 fabrikasından biri. TSK'ya ait olan bir Tank Palet Fabrikası, Katar ordusuna peşkeş çekilirse MHP Genel Başkanı bunun karşısında sessiz durur mu?" diye sordu.
Silah fabrikasının bir devletin namusu ve onuru olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fırtına obüslerinin yapıldığı fabrikadır. Devletin bütün sırları orada. O fabrikada çalışan bütün işçiler gidip dilekçe verdiler. 'Biz bu fabrikada çalışmak istemiyoruz bizi başka yerlere gönderin oralarda çalışacağız' dediler. Neden diye sorulduğunda ise şu cevabı veriyorlar: 'Burada devletin en önemli sırları var. Bu silahlar kolay üretilmiyor, burada önemli bilgiler var. Biz bu sırların, bilgilerin yabancı bir ordunun eline geçtiği bir ortamda çalışma istemiyoruz.' O işçiler Ankara'da miting yapmak istedi. Güvenlik nedeniyle izin verilmedi. Yasaklamadaki amaç ise bu olayı kimse duymasın, bilmesin. Daha önemli bir şey, kaça sattılar kimse bilmiyor. İhale ne zaman yapıldı? Bilmiyoruz, belli değil. Bir devlet, bir orduya böyle peşkeş çekilir. Beka sorunu ise işte budur beka sorunu."
"En düşük uçağı satsa 150 milyon dolar"
Konunun siyasetin gündemine oturmamasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin Milli Kurtuluş Savaşı sırasında ürettiği silahlar, yaptığı fabrikalar, şimdi her şeyi ile birilerine peşkeş çekiliyor. Niye Katar ordusuna verdik diye ısrar edince şunu söylüyor: 'Bunun modernize edilmesi için 50 milyon dolar para bulmamız lazımdı o para yok o yüzden.' Senin 9-10 tane uçağın var. En düşük uçağı satsa 150 milyon dolar. 50 milyon dolara fabrikayı yenilersin, 100 milyon dolara da ne yaparsan yap. Bu bile yapılmıyor. Ya sen Suriyelilere 35 milyar dolar buldun. '50 milyon dolar bulamadım, Katarlılara satıyorum.' Hayır efendim, Katar sana uçak verdi. O uçağın karşılığında da gittin fabrikayı peşkeş çektin. Bir uçak karşılığında devasa bir fabrika peşkeş çekilir mi?" görüşünü savundu.
Türkiye'de bulunan Suriyelilerin durumuna ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Suriye konusunda Türkiye'nin, süratle Esad yönetimiyle ilişkiye geçmesi lazım." ifadesini kullandı.
Avrupa'ya gittiği zaman, Avrupa Birliği'nden (AB) kendisine "Suriye sorunu nasıl çözülür" diye sorulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Önce onları suçladım. Suriye'nin bu noktaya gelmesinde sizin büyük sorumluluğunuz vardır dedim. Suriye'de iç savaş başlarken, insanlar birbirinin öldürürken sesinizi çıkarmadınız. Ne zaman mülteciler sizin topraklara geldiler, 'vay nereden çıktı bunlar' diye kıyamet koptu." dedi.
Suriye'de iç savaşın süratle bitmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin Esad yönetimi ile ilişki kurması ve Suriye'nin yeniden onarılması lazım. Bu onarım için de en büyük paranın AB'den sağlanması lazım. Elinizi cebinize atacaksınız dedim. Suriyelilerin yolunu, köprüsünü, okulunu, parkını, hastanesini yapacaksınız. Sonra Suriyelilere, 'Bak evin var. Ev, park, köprü, yol, hastane her şeyini yaptık. Buyur kardeşim kendi ülkene git' diyeceğiz. Ona rağmen yüzde 100'ü gitmez ama en azından yüzde 90'ını gönderirsek başarılı olmuş oluruz."
CHP'nin seçimlerde arzu ettiği tablo oluşması durumunda 31 Mart akşamı ya da 1 Nisan günü erken seçim talebinde bulunup bulunmayacağına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Biz yerel seçim yapıyoruz." yanıtını verdi.
"Böyle bir meşruiyet tartışması içerisine girer misiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır. Erdoğan, meşru bir cumhurbaşkanı değil zaten. Bunu defalarca söyledik. Çünkü, referandum süreci meşru bir süreç değildi. Bütün dünya bunu biliyor. Bugün de seçimlere giriyoruz. Medyanın yüzde 90'ını tek başına kontrol ediyor. Günün 24 saati konuşuyor. Bütün televizyonlar onu veriyor. Biz de arada bir fırsat bulursak derdimizi anlatacak bir mecra buluyoruz. Neyin ne olduğu belli değil. Biz reklam veriyoruz korkudan yayınlamıyorlar ama bütün bunları aşacağız." değerlendirmesinde bulundu.
3600 ek gösterge konusunda polis, öğretmen, sağlık çalışanı ve din görevlilerine sözler verildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hiçbirisini yapmadılar ama biz bunun takipçisi olacağız. Bu konuda verdiğimiz kanun teklifi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Emeklilikte yaşa takılanlar ve 3600 ek gösterge talebinde bulunanların hiçbiri gidip Cumhur İttifakı lehine oy kullanmaması lazım. Sizleri kandırdılar. Sizleri kandırana oy veriyorsanız, kandırılmayı o zaman hak ediyorsunuz demektir. Niye kandırılıyorsunuz? Siz bir hak talebinde bulundunuz ve bunun gerçekleşmesini istiyorsunuz. Muhalefet öneriyor, iktidardakiler reddediyor. Niçin söz verdiler? Oy almak için. Oy aldıktan sonra onları alıyorlar doğrudan sepete atıyorlar."
(Bitti)