ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Şu andan tezi yok Hükümet derhal gelip İdlib'de yaşananlar konusunda, gerekiyorsa kapalı oturumda TBMM'yi bilgilendirmelidir." dedi.
Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin yılbaşından bu yana üst üste üzücü olaylar yaşadığını belirten Öztrak, dün de ilkin Almanya’da yaşanan ırkçı saldırıyla sarsıldıklarını söyledi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, şöyle konuştu:
"Bu olayda 5 vatandaşımız yaşamını kaybetti. Almanya'da yaşanan bu ırkçı saldırıyı lanetliyoruz, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve diğer kurbanlara Allah'tan rahmet diliyoruz. Bu acı olaya, son dönemde, dünyanın birçok ülkesinde siyasete hakim olan kutuplaştırıcı, gerçek ötesi, popülist siyasetin yol açtığını görmeliyiz. Irkçılık, mezhepçilik ekseninde düşman yaratarak oy devşirmeye, yalanı doğruymuş gibi anlatmaya dayanan gerçek ötesi siyaset insanlığa ağır bedeller ödetmektedir. Bu siyaset bir yandan demokrasinin ve hukuk devletinin kalitesini düşürmekte, diğer yandan otoriterleşen bir yönetim anlayışına yol açmaktadır. Demokrasiden, ifade özgürlüğünden, hukuk devletinden yana olanlar, bu kutuplaştırıcı siyaset karşısında kararlı bir mücadele içinde olmalıdırlar."
Dün yürek yakan bir başka olayın da İdlib'de yaşandığını belirten Öztrak, hava saldırısında 2 askerin şehit olduğunu, 5 askerin de yaralandığını hatırlattı.
İdlib'de şubat ayının başında önce 8 şehit, bundan bir hafta sonra da yine 5 şehit haberleriyle kahrolduklarını dile getiren Öztrak, gelen son şehit haberleriyle bir ay bitmeden Suriye'de verilen şehit sayısının 15 olduğunu söyledi.
Tüm şehitlere Allah'tan rahmet, şehitlerin ailelerine ve Türk milletine başsağlığı, yaralı Mehmetçiklere acil şifa dileğinde bulunan Öztrak, şöyle devam etti:
"Milli Savunma Bakanlığının açıklamasında askerlerimizin hava saldırısı sonucunda şehit olduğu ifade edildi. Peki hava saldırını kim yaptı? Neden bu açıklanmadı ama Rusya, İdlib çatışmasızlık bölgesinde, Suriye hatlarını yaran teröristlere, Suriye hükümetinin isteğiyle hava saldırısında bulunduğunu açıkladı. Bu saldırıda bir tankın, dört zırhlı personel taşıyıcının, beş pikabın yok edildiği ifade edildi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının İdlib'de tam olarak ne yaşandığını bilmesi en doğal hakkıdır. Bunu Rus kaynaklardan değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetenlerden öğrenmek istiyoruz. Kimse havaya bakıp, ıslık çalarak sorumluluktan kaçamaz. Orada şehit olan, gazi olan bizim askerimiz.
Bizim gözümüzde tek bir Mehmetçiğimizin kesip attığı tırnak İdlib'den, hatta Suriye'nin tamamından çok daha değerlidir. Millet olarak şehit olan askerlerimizin nasıl şehit olduğunu bilmek istiyoruz. Her şeyden önce Türkiye, Suriye'ye savaş ilan etti mi? Ettiyse bundan milletin ve TBMM'nin neden haberi yok. İkincisi, askerlerimiz İdlib'de birtakım unsurların yanına iliştirilip, sahada bunlara kalkan mı yapılıyor? Üçüncüsü, İdlib ve etrafına 5 binin üzerinde asker sevk ettiğimiz söyleniyor. İdlib üzerinde hava hakimiyeti sağlanmadan, tugay büyüklüğündeki bir askeri birliğimiz, göz göre göre sahaya neden sürüldü? Neden açık hedef haline getirildi? Mehmetçiğimizin canı bu kadar mı ucuz?"
- "Patriot bataryaları istediğimiz söyleniyor"
Türkiye'nin akılla değil kin ve öfkeyle yönetildiğini iddia eden Öztrak, "Şimdi de Ruslara karşı Amerika'dan Patriot bataryaları istediğimiz söyleniyor. Daha geçen yıl, Rusya'dan S-400 almak için ABD'ye rest çekmedik mi? S-400 alacağız diye Rusya’ya 2,5 milyar dolar ödedik mi? Ödedik." dedi.
"S-400 alacağız diye 1,5 milyar dolar ödediğimiz F-35'lerden olmadık mı? Tüm bunların üstüne ABD Kongresi'nin ekonomik yaptırım tehdidine maruz kalmadık mı?" sorularını da yönelten Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının cebinden hem S-400 hem F-35 için bugüne kadar 4 milyar dolar çıktı. Elimizde askerlerimizi hava saldırılarına karşı koruyacak ne S-400 ne F-35 ne de ne Patriot hava savunma sistemi var. Bu arada şehitlerimizin Rusların vurduğu tankta olduğu anlaşılıyor. Modern tanklar yapılsın diye, bu ülkenin göz bebeği tank-palet fabrikasını Katarlılara bu iktidar verdi. Güya 18 ayda tanklar Türk ordusuna teslim edilecekti. Aradan 16 ay geçti ama bıraktık tankı, daha tankların motoru bile ortada yok. Mehmetçik Suriye'de fakat elinde modern tanklar yok. Tüm bu yaşadıklarımızın adı düpedüz beceriksizliktir, akıl tutulmasıdır.
Rusya elbette önemli bir komşumuz. Tabii ki Rusya ile iyi ilişkilerimizin olmasını önemsiyoruz ancak bu ilişkilerin dengeli olması ve asimetrik bir bağımlılığın yaratılmaması gerekir diye bu iktidarı biz çok uyardık ama dinlemediler. Suriye'de, 'Rusya ile iş tutacağız' diyerek, Rusya'ya 2016'dan bu yana vermedik taviz bırakmadılar. Ukrayna'yı by-pass eden TürkAkım Projesi'ni Rusya'ya altın tepside verdiler. Ruslar boruları bizim topraklara döşedi, indirimi ise Bulgarlara verdi. Türkiye'yi yönetenlere de 'TürkAkım'ın adını Putin koydu' diye övünmek kaldı. Akkuyu nükleer santraliyle de ülkemizi nükleer enerjide Rusya'ya uzun yıllar bağımlı hale getirdiler."
Türkiye'nin başta enerji olmak üzere pek çok alanda Rusya'ya daha bağımlı hale geldiğini savunan Öztrak, "Dün Ruslara tüm bu tavizleri verenler, bugün Ruslara karşı hava desteği için başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşturuyorlar ama bu arada olan da aslan parçası Mehmetçiklerimize oluyor." diye konuştu.
Suriye'nin stratejik limanlarını Rusların, petrolünü ise Amerikalıların kapattığını ifade eden Öztrak, Türkiye'ye düşenin ise 4 milyon Suriyeliye bakmak olduğunu söyledi.
Türkiye'ye 40 milyar dolardan fazla fatura çıktığını belirten Faik Öztrak, "Artık yeter. Türk askerinin kanı, birilerinin siyasi ihtirası, birilerinin de bölgesel hesapları için masaya sürülecek pey akçesi değildir. Şu andan tezi yok hükümet derhal gelip İdlib'de yaşananlar konusunda, gerekiyorsa kapalı oturumda TBMM'yi bilgilendirmelidir. Bu konuda tek sorumlu AK Parti Genel Başkanı değildir. TBMM Başkanı, AK Parti Grubu ve AK Parti'ye destek veren MHP de TBMM'nin hakkını, hukukunu korumak zorundadır. Tek bir kişinin ihtirasları, öfkesi ve yetersizlikleri, koskoca bir ülkenin geleceği ve kaderiyle artık daha fazla oynamamalıdır." açıklamasını yaptı.
- Ekonomi değerlendirmesi
Türkiye'nin ekonomide de büyük bir felaket ve buhran yaşadığını belirten Öztrak, iktidarı eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 18 yıl önce söylediği bazı sözleri hatırlatan Öztrak, "18 yıl sonra bugün ülke farklı mı? Sarayınızdan bir sokağa çıkın, çöpten geçinen vatandaşların halini görün. Bir pazar yerine gidin vatandaşın fiyatlara ne dediğini duyun. Dolmayan filelere, akşam pazarında bile etiketlerdeki yangına bakın. Nereden nereye?" diye konuştu.
Öztrak, şöyle devam etti:
"18 yıllık yönetimlerinin sonunda millet artık yandım Allah demiyor, millet artık kendini doğrudan yakıyor ama bunları görmek için göz, duymak için kulak, ikrar edebilmek için dil ve hakkı teslim etmek için temiz bir kalp gerekiyor. Bunlar çıktıkları kibir kulelerinden milletin halini ne görüyor ne de duyuyorlar. Beceriksiz damadın çokomelli beyanatları bile artık milleti güldürmüyor. Damat 'Enflasyonda, kurda ve faizde büyük başarı sağladık.' diyor, Kayınpeder, damadın gazına gelip, 'Vatandaşımızın geleceğe olan güveni artıyor.' diyor ama diğer tarafta, Ankara’da bir öğretmenimiz eğitim sisteminin rezaletine ve yaşadığı adaletsizliklere dayanamayarak hayatına son veriyor. Antalya’da bir işçimiz 26 bin liralık borcunu ödeyemediği için intihar ediyor. Cizre’de engelli bir vatandaşımız, kaymakamlık binasından kendini atıyor."
Tüketici güveninin tarihinin en düşük seviyesinde olduğunu savunan Öztrak, yapılan müdahalelere rağmen döviz kurunun da düşürülemediğini söyledi.
Faik Öztrak, "Hem kur hem de faiz beraberce yükseliyor. Terazinin bir kefesinde milletten kopan bir sosyetenin pembe rüyaları, diğer kefesinde milletin çektiği acılar var." dedi.
- Osman Kavala'nın tutuklanması
Geçtiğimiz hafta bir felaketin de hukuk cephesinde yaşandığını savunan Öztrak, Osman Kavala'nın, "uyduruk" bir suçlamayla yargılandığı bir davadan 840 gün tutuklu kaldıktan sonra beraat ettiğini, tahliye edildiği gün ise başka bir "uyduruk suçlamayla" yeniden tutuklandığını söyledi.
Öztrak, şunları kaydetti:
"Tabii burada özellikle AK Parti Genel Başkanının Kavala için 'Bir manevra ile onu beraat ettirmeye kalktılar.' ifadesini kullanması, Türkiye'deki rejimin ucubeliğini tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. HSK'nin Cumhurbaşkanının bu sözlerini emir bilip beraat kararı veren hakimler hakkında soruşturma açması ise yargı bağımsızlığı açısından bir başka felakettir. Sokrates 2 bin 500 yıl öncesinden, 'Bir yargıç; iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir.' demiş. AK Parti yargı sistemimizi, 2 bin 500 yıl öncesinin gerisine düşürdü."
- Soruları yanıtladı
Açıklamalarının ardından soruları yanıtlayan Faik Öztrak, Ozan Ceyhun'un Avusturya Büyükelçiliğine atanması ile ilgili bir soru üzerine, son dönemde Dışişleri Bakanlığında yapılan atamaların diplomasi mesleğini bir kariyer olmaktan çıkardığını söyledi.
Öztrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu kişi hangi kariyerine dayanarak Viyana gibi önemli bir merkeze büyükelçi olarak atanıyor. Bir de kendisinin bundan önce Prag'a atanan Egemen Bağış'ın da yakın dostu olduğu söyleniyor. Herhalde orada canları sıkılmasın diye, birbirlerine yakın olan yerlere gönderildiler. Tavla oynarlar. Gerçekten şu anda Dışişleri Bakanlığında yapılan bu atamalar doyum noktasını aşmıştır. Türkiye'nin Osmanlı döneminden gelen liyakatlı bir diplomatlar ordusu vardı, şimdi bunlar bir kenara itiliyor, ithal birtakım isimlerle Türk diplomasisine ciddi zararlar veriliyor."
Dün CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz'ün Türk halkının Suriye ile savaşmak istemediğini söylediği hatırlatılarak, "Cahit Özkan, CHP Atatürkçü parti ise Misakı Milli sınırlarını bilip, bu konuda bizim yanımızda olmalılar.' dedi. Sizin bir cevabınız olacak mı?" sorusu üzerine Öztrak, "Misakı Milli sınırları daha mı öteye gidiyormuş? Misakı Milli sınırları Kurtuluş Savaşı'mızla çizilmiştir. CHP olarak biz sınırlarımıza her zaman sahip çıktık, çıkmaya devam edeceğiz. Burada Türkiye için en büyük tehdit, Suriye'den gelecek yeni bir göç dalgasıdır. Ünal Bey de bunu söylemek istemiştir." diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in partisindeki istifalarla ilgili açıklamaları ve aynı konuyla ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yorumlarının sorulması üzerine Öztrak, "Blok sözü çok doğru bir söz değil. Türkiye'de ittifaklar var. Bunlardan biri tek adam parti devleti, otoriter rejimin etrafında oluşmuş ittifak, diğeri de demokrasi ittifakı." dedi.
Öztrak, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla üçüncü blok falan, bunlar hayal. Ya demokrasiden yana olacaksınız, düşünce özgürlüğünden yana olacaksınız, hukukun üstünlüğünden yana olacaksınız ya da tek adam parti devleti rejimini savunacaksınız. Bu nedenle üçüncü, dördüncü, beşinci blok hayal ama demokrasiden yana olanlar, hukuk devletinden yana olanlar, Türkiye'de hukuk devletinden yana olanlar, Türkiye'de çok daha güçlü yeni bir parlamenter demokrasiden yana olanlar hızla kuvvet kazanıyorlar. Türkiye'nin geleceğinde, CHP'nin odak noktası olma vasfını taşıdığı bu birlikteliğin, Türkiye'yi bu sıkıntıdan kurtaracağını düşünüyorum. Düğmeye basıldı, basılmadı, bunlar tabii demokrasimizin ne halde olduğunu gösteren birtakım yaklaşımlardır. Kim düğmeye bastı, kim basmadı ben bilemem ama Türkiye'nin tek bir kurtuluşu vardır o da demokrasidir, o da sandıktır. Orada, burada düğmeye basıp bu ülkede birtakım hayallerin peşine düşenler sonuç itibarıyla hüsrana uğrayacaktır.
Esas burada düğmeye basılma, demokrasiye karşı bir darbe girişimi olacağı hep bakıyorum pelikan medyasında ortaya çıkan unsurlar. Yani iktidara yakın olanlar söylüyor, demek ki iktidarda bu konuda bir bilgi var. Onlara düşen görev de bunun üzerinden ülkeyi kutuplaştırmak değil bir an önce buna soyunanlar varsa bunları ortaya çıkarmaktır."
Faik Öztrak, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamalara ilişkin bir soru üzerine de "Sayın Abdullah Gül, önceki dönem ülkenin cumhurbaşkanı. Tabii birtakım değerlendirmelerde bulunuyor, bu değerlendirmelere baktığımız zaman onun da mevcut tecrübeleri ışığında özgürlüklerden, daha güçlü bir parlamenter demokrasiden yana olduğu ortaya çıkıyor." yanıtını verdi.