ANKARA (AA) - Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel'e yönelik sözlerine ilişkin, "Afrin'e girdiği için teröristleri temizlediği için şimdi onun intikamı alınıyor." dedi.
Canikli, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin 2. Ordu Komutanı Korgeneral Temel'e yönelik sözlerini anımsatan Canikli, "Cumhurbaşkanımızın da katıldığı esnaf sanatkarlar örgütlerinin organize ettiği bir iftar programına katılması ve Cumhurbaşkanımızın konuşmasını alkışlamasını gerekçe göstererek, çok ağır hakaretlerde bulundu." dedi.
Canikli, Temel'in, Afrin operasyonunu arazide gerçekleştiren, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) o bölgede başında olan, Türkiye'yi tehdit eden ve Afrin'den yapılan saldırılar ile saldıranları ortadan kaldıran komutan olduğunu vurguladı.
Afrin operasyonunun 20 Ocak'ta başladığını hatırlatan Canikli, bu tarihten 3 ay önceki zaman dilimi içerisinde o topraklardan Türkiye'ye yönelik 700'den fazla roket atışı gerçekleştirildiğini bildirdi. Canikli, "Hatay, Gaziantep, Kilis neredeyse bu illerimizde artık can güvenliği problemi ortaya çıkmaya başlamıştı. Hatta bazı vatandaşlarımız oraları terk etme noktasında kararlar almaya başlamıştı. Düşünebiliyor musunuz?" ifadesini kullandı.
- "İntikamı alınıyor"
Bakan Canikli, Fırat Kalkanı Harekatı'nın yapıldığı bölgedeki askeri birliklere sayısız kereler roket atışı yapıldığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bu operasyon esas itibariyle oradaki teröristleri, ülkemize doğrudan günde 8-10 tane atış ve saldırı gerçekleştiriliyordu. Onları bertaraf etmek amacıyla yapıldı. Onu yapan komutan da bu komutanımız.
Esasında CHP'nin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Afrin operasyonu yapılırken, 'Afrin merkezine girmeyin, girmesin TSK' talebiyle bunları bir araya getirdiğimizde aslında gerçek niyetin bu operasyonu gerçekleştiren komutanımızdan intikam almak olduğu ortaya çıkar. Yoksa böyle bir gerekçeyle bu kadar ağır hakaretler. Terörle mücadelenin en yoğun yaşandığı bir dönemde arazide bulunan ve morale ihtiyacı olan sürekli desteklememiz gereken oradaki askerlerimize, komutanlarımıza böyle bir muamele ne kabul edilebilir ne akla mantığa uyuyor. Esas o taleplerini yerine getirmediği için komutanımız. Yani Afrin'e girdiği için teröristleri temizlediği için şimdi bunun intikamı alınıyor."
- "O kahramanların şevkini kırmayacak"
Bunu birlikte düşünmek gerektiğini belirten Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir tarafta terörle mücadele edenlerin moralini bozucu çok ağır hakaretler ve söylemlerde bulunurken, diğer taraftan da teröre destek verdiği, şiddete destek verdiği çok açık olan işte Demirtaş gibi kişileri de destekleyici, onların serbest bırakılması ya da o anlama gelebilecek açıklamalarıyla da teröre destek verenlerin yanında bir duruş sergiliyorlar. Onları destekleyen, onların işte hoşuna gidecek söylemlerde bulunuyorlar. Terörle mücadele edene hakaret ediyor, teröre destek verenin yanında duruyor. Bu tabi terörle mücadeleyi normalde ciddi olarak zafiyete uğratma potansiyeli taşıyan bir yaklaşımdır, bir duruştur. Ama maalesef CHP genelde sayın Kılıçdaroğlu ve aynı zamanda onun Cumhurbaşkanı adayı sayın İnce de benzer bir yaklaşım içerisinde. Tabi mücadele devam edecek. Bu söylemler hiçbir şekilde ne arazide ne de karargahta hiçbir şekilde hiçbir arkadaşımızın, o kahramanların o şevkini kırmayacak, kırmıyor, etkilemeyecek."
Bu yaklaşımın son zamanlarda terörist saldırılarda bir artış meydana getirdiğini vurgulayan Canikli, "Bunu izliyoruz, görüyoruz. Bu artışta hem sayın Kılıçdaroğlu'nun hem Sayın Muharrem İnce'nin ve diğerlerinin teröre ve teröristlere destek veren, onu cesaretlendiren açıklamalarının, söylemlerinin biz etkili olduğunu düşünüyoruz. Bu önemli bir iddiadır." dedi.
- "Esas mücadeleyi veren onlar"
Muharrem İnce'nin, "Asker de benim moralimi düşünecek" şeklindeki açıklamasına yönelik Canikli, şu anda on binlerce kahramanın Türkiye sınırlarında, sınır ötesinde elleri tetikte 24 saat vatan nöbeti tuttuklarına işaret etti.
Canikli, şunları ifade etti:
"Son derece zor ve ağır şartlarda ve her tarafımızda da saldırma altyapısı, potansiyeli olan alanlar söz konusu. Şimdi böyle bir ortamda bu toprakları korumaya çalışan insanlar var. Muharrem İnce'nin ne morale ihtiyacı var? Esas mücadeleyi veren onlar, esas fedakarlığı yapan onlar. Askerlerimiz ve onların komutanları. Esas sıkıntı yaşayan onlar. Oradaki arazi şartları, oradaki ortam yani her tarafta. Düşünün dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri arazide şu anda, askeri varlıklarıyla birlikte arazideler. Hepsi aslında risk unsuru aynı zamanda. Güvenlik açısından bir risk unsuru. Bütün askerlerimiz, komutanlarımız ateş hattında adeta. Ateş hattında bu toprakları korumaya çalışıyorlar, canları pahasına ve gerektiğinde şehadete yürüyorlar korkusuzca. Bunları da biliyoruz, yaşıyoruz. Esas morale ihtiyacı olan, onlar. Onlara en çok güç veren unsurlardan bir tanesi de milletimizin duasıdır askerlerimize, TSK'mıza. Milletimizin arkalarında hissettikleri o desteğidir. Dolayısıyla bütün bunlar ortadayken öyle bir söylem gerçekten akıl alır bir söylem değil."
- "O dönemler artık tarihe karışmıştır"
Canikli, "Askerle arası daha iyi olan her zaman CHP olagelmiştir. Siz mi değiştiniz, asker mi değişti, CHP mi değişti? Böyle bir gerilimde niye askere yüklenen bir CHP görüyoruz?" sorusu üzerine, TSK'yı, kurumsal kimliğini bütün bu siyasi gelişmelerden ayırmak gerektiğini bildirdi.
Milletin ordusu olan TSK'nın, bağımsızlığın ve özgürlüğün de teminatı olduğunu belirten Canikli, "Ama zaman zaman veya işte daha uzun dönemlerde TSK'yı yöneten kadrolarla alakalı birtakım tartışmalar yaşanmış olabilir. Bu ayrı bir konu." diye konuştu.
Şu anda da FETÖ bağlamında birtakım operasyonlar gerçekleştirildiğini, özellikle 15 Temmuz'dan hemen sonraki zaman dilimi içerisinde çok ciddi sayıda TSK'dan içlerinde generallerin de bulunduğu subay ve astsubayın ihraç edildiğine değinen Canikli, şunları aktardı:
"Bu çok yoğun ve toplu ihraçlardan kısa bir süre sonra ağustos ayında biz Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başarıyla gerçekleştirdik. Çok önemli bir hadise. Vatan savunması söz konusu olunca karşımızda TSK vardır, milletin ordusudur. Kişilerden bağımsız. Onu yönetenlerle doğrudan ilişkilendirmeksizin sahiplenmemiz, korumamız gereken. Bu toprakları, bütün sınırlarımızı biz millet olarak askerlerimiz vasıtasıyla onlar üzerinden koruyoruz. Oradaki askerler de sonuçta bu milletin evlatları. Olayı farklı değerlendirmemek lazım. Ama zaman zaman TSK'da hakim olan yönetim anlayışı farklı birtakım problemler oluşturmuştur Türk siyasi tarihinde. Hatta çok ciddi sıkıntılar yaratan darbeler başta olmak üzere. Buna benzer hadiseler ya da siyasete doğrudan müdahale eden generaller olmuştur. Bunlar ayrı. Bunlarla mücadele edilir, ona yönelik olarak gereken şeyler yapılır. Muhtemelen kastedilen o yöneticilerin işte geçmişten özellikle siyasete bakışı, millet iradesini yorumlama biçimi itibariyle CHP'ye çok yakın benzerlik içerisinde olmuşlardır. Ama o dönemler de artık tarihe karışmıştır. Biz ona inanıyoruz."
Bu tür teşebbüslerin her zaman olabileceğini belirten Canikli, "Yani hiçbir zaman millet iradesini anayasada belirtilen ilkeler ve süreçler dışında yönlendirecek artık bundan sonra hiç kimse gelmeyecek gibi aşırı bir iyimser hava içinde olmamak gerekiyor. Geçmişte bu tür müdahaleler, her zaman millet iradesinin devrilmesi, yönetimin el değiştirmesi sonucunu doğurmuştur. Sadece doğrudan askeri müdahaleler değil, özellikle muhtıra olarak Türk siyasi hayatında tanımlanan ve uygulandığında da hükümetlerin istifasına neden olan, istifasıyla sonuçlanan bu yöntemler, artık son 15 yılda millet iradesinin el değiştirmesi sonucu doğurmuyor." dedi.
Bakan Canikli, bunun hem darbe teşebbüsleri için, doğrudan silah kullanılarak planlanan darbeler için ya da muhtıra olarak nitelendirdiğimiz biraz daha özel yöntemlerin uygulandığı bu tür teşebbüsler için geçerli olduğunu ifade etti.
Canikli, şunları kaydetti:
"Bunların hiçbir tanesi son 15 yılda başarılı olamadı. Oradan yoldan çıkarak, artık eskiden mesela geçmiş dönemlerde muhtıra ile muhatap olup da görevde kalan hiçbir hükümet yoktur, 2002 öncesinde. Hatta muhtıra mektubu yazıldığı anda, daha havadayken hükümete ulaşmadan hükümetler istifa etmişlerdir. Milletin kendilerine verdiği o iradeyi korumakta çok ciddi zafiyet içerisinde olmuşlardır. Ama ilk defa bunlar, 2002 sonrası dönemde millet iradesini emanet olarak ellerinde bulunduranlar onu korumuşlardır ve gereken refleksi ve duruşu sergileyerek, bu tür demokrasi dışı ve millet iradesini yine milletin iradesi dışında devirmeye çalışanlara gereken tepkiyi göstermişlerdir."
(Sürecek)