İZMİR (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, Kandil operasyonunun nihai hedefinin PKK terör örgütünü Türkiye'ye bir daha zarar vermeyecek şekilde tamamen etkisiz hale getirmek olduğunu belirterek, "Bizim başkalarının topraklarında herhangi bir gözümüz yok. Bizim amacımız sınırlarımız dışında ülkemizi taciz eden, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eden terör örgütünü yok etmek." dedi.
Sabuncubeli Tünelleri'nin açılışının ardından vatandaşlarla iftar yapan Başbakan Yıldırım, kendisinin kullandığı 1957 model Playmouth Savoy marka gümüş rengi klasik otomobille Habertürk Televizyonunda yayınlanan "Türkiye'nin Nabzı" programına katılmak üzere tünelden geçti.
Program sunucusunun sorusu üzerine tünelin çok güzel olduğunu, kullandığı aracın da çok nostaljik olduğunu kaydeden Yıldırım, "(Araba kullanmayı) çok severim ama fırsatım olmuyor." dedi.
Başbakan Yıldırım, İstanbul'da Marmaray ve metroyu kullandığının hatırlatılması üzerine İstanbul'da ikisini kullanarak iş adamı Erdoğan Demirören'in cenazesine gittiğini kaydetti.
Bulundukları yerin Manisa ve İzmir'in buluştuğu meşhur Sabuncubeli mevkisi olduğunu aktaran Yıldırım, Evliya Çelebi'nin 300 yıl evvel Sabuncubeli'ni "korkunç" olarak nitelendirdiğine işaret etti.
- Kandil'e operasyon
Yıldırım, Kandil operasyonunun startının mart ayında verildiğinin hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:
"Operasyonun nihai hedefi PKK terör örgütünü ülkemize bir daha zarar vermeyecek şekilde tamamen etkisiz hale getirmek. Bizim başkalarının topraklarında herhangi bir gözümüz yok. Bizim amacımız sınırlarımız dışında ülkemizi taciz eden, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eden terör örgütünü yok etmek. Bunu yurt içinde büyük oranda başardık. Ancak yurt dışından özellikle kuzey bölgesinden, kısmen İran'dan sızmalar oluyor. Bunları da bu operasyonla mahallinde, bulunduğu yerde etkisiz hale getirmeyi hedefliyoruz."
Türkiye sınırlarının güneyinde gerek Irak gerekse Suriye'den herhangi bir tehdit olduğu sürece Türkiye'nin varlığının orada olacağını vurgulayan Yıldırım, "Bütün terör unsurları ortadan kaldırıldığı zaman her şey normale döndüğü zaman, bizim oralarda beklememizin bir anlamı yok. Biz başından beri Suriye'nin de Irak'ın da toprak bütünlüğüne bağlıyız ve orada siyasi otoritenin, devlet otoritesinin tam anlamıyla tesis edilmesiyle bizim işlerimiz de kolaylaşacak. Yoksa biz oralarda neden bulunalım? Her yönden bizim için sıkıntı. Askerlerimiz orada, maliyeti var, bir sürü unsur var." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, Sincar'da da Fırat'ın doğusunda, Kuzey Irak bölgelerinde de yapılanmaların olduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Şu anda anda sıcak takip, yakın tehdit Kuzey Irak sınırlarında. Orada faaliyet yapıyor silahlı kuvvetlerimiz ama Fırat'ın doğusunda aynı şekilde yakın tehdit ortaya çıkarsa orada da her türlü tedbiri alma hakkımız saklı. Sincar'a daha önce hava harekatı yaptık. Şimdi de tabii orada ABD unsurları var, orada karmaşık bir yapı var. Öncelikle diplomasi ile muhataplarımızla meseleyi çözmeyi deneyeceğiz ama bu mümkün olmazsa tabi başka opsiyonlar da elimizde duruyor."
- "O mecburiyet ortadan kalktı"
ABD'nin Türkiye'ye sözü olduğunu kaydeden Yıldırım, "Biz PYD ve YPG ile birlikte hareket etmemizin amacı bu bir tercihimiz değil, bu bir mecburiyet, DEAŞ'ı yok etmek istiyoruz.' DEAŞ şimdi yok oldu, gündemde değil, büyük oranda yok oldu Suriye'de ve Irak'ta DEAŞ söndü. O mecburiyet de ortadan kalktı. Şimdi yapılması gereken söz verildiği gibi, o silahların toplanıp, onların tamamen lağvedilip bu örgütün ve oradaki insanların üzerinde baskının kalkması lazım. Türkiye'ye olan tehdidin de sona ermesi lazım. Bizim duruşumuz burada çok net." dedi.
Başbakan Yıldırım, ülkeler arasındaki ilişkilerin de sadece güvenle yürümeyeceğini ifade ederek, şunları söyledi:
"ABD'nin geçmişteki sözlerine bakarsak, güven bunalımı olduğu aşikar. En son Münbiç operasyonuyla bunu bir ölçüde düzeltme fırsatı oldu. Fırat'ın doğusuna bunlar geçti de her şey halloldu diye bir şey yok. Fırat'ın doğusu batısı fark etmez. Yani orada ağır silahlarla donatılmış bir terör örgütü var olduğu müddetçe bu bizim ülkemiz için öncelikli bir tehdittir. Bunu görmezden gelemeyiz ve mutlaka oradaki terör unsurları lağvedilmelidir, silahları ellerinden alınmalıdır. Bunu yapacak olan da ABD'dir. ABD yaptı yaptı, yapmadı biz her zaman kendi güvenliğimizi, insanımızın can ve mal güvenliğini korumak için gereğini yaparız. Bu bizim uluslararası hukuktan doğan da bir hakkımız aynı zamanda."
- FETÖ ile mücadele
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çok büyük bir darbe yediğini kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:
"Şu anda örgüt elemanları yargılanıyorlar. kimisi hüküm giydi, kimisinin yargılama süreci devam ediyor, kimisi tutuklu. Örgütü ayakta tutmak, onları ümit üzerinde tutmak için sürekli Pensilvanya'dan, oradan buradan çeşitli mesajlar, talimatlar geliyor. Çıkmaz ayın son çarşambası, filanca gün, falanca saat... Birtakım hurafelerle örgütü canlı tutup, tekrar bir onlara kurtuluş ümidi aşılamaya çalışıyorlar. Olay bu. Bir darbe hazırlıkları olduğu kanaatinde değilim ama biz 'böyledir' diye tamamen de rehavet halinde değiliz. 15 Temmuz ve öncesinden çok acı tecrübelerimiz var. Bu anlamda her türlü tedbiri elden bırakmıyoruz, 7-24, her zaman, nerede ne gibi hareketlenme var, olabilir buna bakıyoruz. Örgütün tamamen kamudan, kolluktan, askerden, polisten, yargıdan arınması kolay bir iş değil. Çok titiz çalışma gerektiriyor. Büyük oranda bu yapıldı ama örgüt maalesef sizin koyduğunuz kriterlerin dışında yeni bir şey geliştiriyor, boş durmuyorlar ki. Bir bakıyorsunuz başka bir kılıkla başka bir formatla karşınıza çıkabiliyorlar. O bakımdan o mücadelenin zorluğundan bahsediyorum ama şu anda biz hükümet olarak kolluk olarak olaya hakimiz, yapılmak istenen şey mensuplarını diri tutmak, onun dışında yapacakları fazla bir şey yok. Türk yargısına hesap vermeye devam edecekler."
(Sürecek)