ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasına yönelik soruşturmayı Adalet Bakanlığının değil İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğünü vurgulayarak, "Tüm bunlarla ilgili konuşulanların ötesinde ne olduğunu savcılık makamı takdir edecektir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hukukun gereği neyse, uluslararası hukukun gereği neyse yapacaktır." dedi.
Bakan Gül, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra kaybolmasının, uluslararası hukukta çok konuşulacak önemli bir olay olduğunu belirten Gül, soruşturmada yargı sürecinin nasıl ilerleyeceğine ilişkin, "Burada somut olayla ilgili iddialar, söylenenler, yazılanlar, çizilenler bir bulgu kesin sonuca ermeden, bu konu şöyle olmuştur dememiz mümkün değil. Bu konuda ilgili, yetkili mercinin bir sonuca varması gerekmektedir." ifadesini kullandı.
Bakan Gül, suçlunun başka bir ülkede olması durumunda suçların iadesine yönelik uluslararası sözleşme gereğince mahkemenin tespit ettiği husus üzerine, iade istendiğini ve kişinin talep eden ülkeye iadesinin sağlandığına dikkati çekerek, suçlunun hangi ülkede olduğunun bilinmemesi durumunda ise kırmızı bülten talep edildiğini aktardı.
Kaşıkçı soruşturmasına ilişkin Gül, "Soruşturmayı Adalet Bakanlığı değil, savcılık yürütüyor. Tüm bunlarla ilgili konuşulanların ötesinde ne olduğunu savcılık makamı takdir edecektir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hukukun gereği neyse, uluslararası hukukun gereği neyse yapacaktır." diye konuştu.
Soruşturma kapsamında Suudi Arabistan'ın iş birliği içinde olup olmadığı yönündeki soruya Adalet Bakanı Gül, "İdari anlamda hem emniyet hem polis hem de diğer kurumlarla ilgili görüşmeleri devam ediyor. Bu konuda ne düzeyde bir iş birliği olduğunu, idari makamlar ve diğer kurumların, bunu çok bilemiyoruz. Savcılıktan bize gelen talep iletildiğinde, Suudi makamlarından, biraz geç oldu 'Kimlerle gireceksiniz, ne yapacaksınız' gibi, savcılık bu konuda yazıları tekrar yazdı. Daha çok polis ve kriminal boyutuyla birtakım kişileri gönderdi. Onlar da diğer bakanlıklarla çalışmalar yapıyor." yanıtını verdi.
- "Ay yıldızlı bayrağın dalgalandığı yerin ötesi teferruattır"
Gül, ABD'nin Türk bakanlara yönelik yaptırım kararının hatırlatılması üzerine, "Bizim için ay yıldızlı bayrağın dalgalandığı yerin ötesi teferruattır. Bizim için çok anlamlı, değerli bir konu değil." ifadesini kullandı.
Brunson ile ilgili konunun çok tartışıldığını ve konuşulduğunu anımsatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle Amerika'nın da bu süreçte kabul edilemez açıklamaları oldu. Şu açık ve kesin; hiçbir şekilde yargılamaları yapan, Türk milleti adına karar veren Türk yargısı, kararını hiçbir yerden baskı ve talimattan etkilenerek vermiş değildir. Mahkemeler dosyadaki delile göre bakarlar ve karar verirler. Bağımsız ve tarafsız mahkemelerimiz tarafından başından itibaren bu süreç başlatılmış, sürdürülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Mahkemelerimiz hiçbir şekilde tehdide ya da farklı birtakım yönlendirilmelere asla boyun eğmez. 12 Ekim'deki duruşmada, adli kontrol kararı ve yurt dışı çıkış yasağı kaldırılmıştır. Birinci olarak hatırlatmamız gereken husus, bu kişinin beraat etmediğidir. Bir ara karar verilmedi. Bir mahkumiyet kararı çıktı. İddialarla ilgili suçlu bulunmuştur, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası var. Hükmedildiği bir gerçek. Elbette mahkumiyet hükmüyle birlikte adli kontrolün kaldırılmasına ilişkin hüküm de karar da bir bütün. Her ikisini veren de mahkemedir. Yargı kararına nasıl saygı duyuyorsak, öbür tedbire de saygı duyacağız. Bir bütündür. "
Adalet Bakanı Gül, savcılığın davayı açtığını, iddianamesini hazırladığını ve birtakım cezaları talep ettiğini ancak mahkemenin savcının iddiasıyla bağlı olmadığını belirtti.
Savcının her açtığı davada mahkumiyet kararının çıkmadığının altını çizen Abdulhamit Gül, "Burada kararı veren yer, mahkemedir. Mahkeme bunları değerlendirir, takdir eder ve hükmünü kurar. Burada da böyle olmuştur. Mahkeme suç vasfını belirlerken, neye dikkat etti, neleri ölçü aldı, hangi beyanı, ne ölçüde hükmü esas kabul etti, bu gibi ayrıntıları biliyor muyuz? Mahkeme gerekçeli kararı açıklayınca hangi gerekçeyle bu kararı verdi, biz bunu göreceğiz. Neye dayandı, bunu göreceğiz. Gerekçeli kararı beklememiz daha doğru olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)