AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3)- "Şubat ayı içerisinde rejimin gözlem noktalarının gerisine çekilme işleminin bitirilmesini umut ediyoruz. Rejim bu sürede geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalaca

TBMM (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şubat ayı içerisinde rejimin gözlem noktalarının gerisine çekilme işleminin bitirilmesini umut ediyoruz. Rejim bu sürede geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır." dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tüm gücü, imkanları ve kararlılığıyla bölgesinin güvenliği ve huzuru için çalışmayı sürdüreceğini belirtti.

Suriye'deki gelişmelerin, Türkiye'yi hem İdlib'de hem tüm sınır hattındaki güvenlik stratejilerinde değişiklik yapmaya mecbur bıraktığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"İdlib'den kontrolümüz altındaki bölgelere ve sınırlarımıza doğru harekete geçen kişi sayısı 1 milyona yaklaştı. Kimsenin böyle bir yükü omuzlarımıza yüklemeye hakkı yoktur. Bu çarpık fotoğrafı süratle düzelterek İdlib halkının evinde güvenle yaşamasını sağlamakta kararlıyız. Bundan sonra vardığımız mutabakatların ihlali anlamına gelen hiçbir adıma göz yummayacağız. Öncelikle İdlib'de rejimin bir an önce Soçi Mutabakatı sınırlarına, yani gözlem noktalarımızın gerisine çekilmesini dün akşam da Sayın Putin ile yaptığım görüşmede ifade ettim. Şu anda 12 gözlem noktamızın ikisi rejim hattının gerisinde kalmıştır. Şubat ayı içerisinde rejimin gözlem noktalarının gerisine çekilme işleminin bitirilmesini umut ediyoruz. Rejim bu sürede geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır."

- "Rejimin ateşkes ihlalleri katbekat fazla"

Rejimin İdlib'de yaptığı saldırıların gerekçesi olarak gösterilen ateşkes ihlallerinin en başından beri tek taraflı olmadığını vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Hatta rejimin ateşkes ihlalleri muhalif grupların ihlallerinden katbekat fazladır. Suriye'deki en sorunlu grupların ülkenin dört bir yanından getirilerek, özellikle toplandığı İdlib'de işlerin kolay yürümeyeceğini herkes biliyordu. Türkiye'nin bu konudaki samimi gayreti ve azımsanamayacak başarısı ortadadır. Rejim nasıl muhalif gurupların en küçük ihlaline sivilleri de hedef alan ağır saldırılara karşılık veriyorsa, bundan sonra rejimin ihlalleri de askeri unsurlarına yönelik olarak mukabil şekilde cevaplandırılacaktır. Askerlerimize ve birlikte çalıştığımız dost unsurlara havadan veya karadan yapılan her saldırı, kaynağın aidiyetine bakılmaksızın ve herhangi bir ikaz yapılmaksızın misliyle cevaplandırılacaktır. Madem İdlib bölgesindeki askerlerimizin güvenliği sağlanamıyor, öyleyse bunu bizzat yapma hakkımızı kullanmamıza kimse itiraz edemez.

Bunun için Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava ve kara unsurları, ihtiyaç duyduğumuz her an, tüm harekat bölgelerimizde ve İdlib'de serbestçe hareket edecekler, gerektiğinde operasyon yürüteceklerdir. Fırat Kalkanı Harekatı bölgemizde bir ur gibi duran tehdit kaynağı olan Tel Rıfat bölgesi derhal teröristlerden temizlenerek Suriye halkının yönetimine bırakılmalıdır. Fırat Kalkanı Harekatı bölgemizde huzurun ve güvenliğin daim olabilmesi için bu sorunun çözümü şarttır."

Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı bölgesinde ise Cerablus'tan Tel Abyad'a ve Resulayn'dan Irak sınırına kadar olan kısımların hala terör örgütünün kontrolü altında olduğuna dikkati çekerek, bu gerçeği inkar etmenin hiç kimseye faydası olmadığını söyledi.

Tel Abyad-Resulayn arasındaki kısmın da terör örgütünün güneyden sürekli saldırısı altında bulunduğuna dikkati çekerek Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye bu bölgelerle ilgili mutabakatlarında terör örgütünün ülkemize yönelik saldırılarının durdurulması şartını koşmuştu. Her gün yaşanan tacizler ve bölge dışından gönderilen bombalı araçlar bu beklentimizin karşılanamadığını gösteriyor. Madem terör örgütünün saldırıları, bu bölgelerin garantörü konumundaki ülkeler tarafından durdurulamıyor, öyleyse bizim bu işi bizzat kendimizin yaması kaçınılmaz hale gelecektir. Önümüzdeki günlerde bu çerçevede beklediğimiz adımların atılmaması halinde Barış Pınarı bölgesinde başlattığımız harekatı sağ, sol ve alt taraftan sürdürmekte tereddüt etmeyeceğiz. Türkiye'nin Suriye'deki güvenlik ihtiyaçları karşılanana kadar İdlib'de ve diğer harekat bölgelerinde izleyeceği yeni yol bu şekildedir.

Bizim hiçbir müttefikimizle, hiçbir dostumuzla, hiçbir ülkeyle karşı karşıya gelmek gibi niyetimiz, amacımız, derdimiz kesinlikle söz konusu değildir. Tek gayemiz Suriye'deki kriz sona erene, bu ülke istikrara kavuşana kadar hem Türkiye için hem de Suriye halkı için en doğru, en sağlıklı, en güvenli ve en sürdürülebilir çözümü bulmaktır. Bu yolda bize dostluk gösterenleri de husumet sergileyenleri de asla unutmayacağımızı özellikle belirtmek isterim. Rusya ile olan dostluğumuzun, iş birliğimizin sürmesine özel önem veriyoruz. Ticaretten turizme, savunma sanayinden enerjiye kadar geniş bir alanda çok derin ilişkilere sahip olduğumuz Rusya'dan tek beklentimiz, Suriye'deki hassasiyetlerimizi anlamasıdır."

- "Verilen sözlerin takipçisi olacağız"

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonla ve yüz yüze sık sık gerçekleştirdikleri görüşmelerin ilişkilerin sağlıklı bir zeminde yürümesini sağladığını vurgulayan Erdoğan, dün akşam da verimli ve kapsamlı bir telefon görüşmesi yaptıklarını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu görüşmede Türkiye'nin Suriye ve Libya'daki beklentilerini doğrudan ifade ettiğini bildirerek, "Ekiplerimiz, tüm bu konuları enine boyuna görüştükten sonra kendisiyle tekrar bir araya geleceğiz. Ülkemize verilen sözlerin takipçisi olmayı sonuna kadar sürdüreceğiz." dedi.

Erdoğan, aynı şekilde Almanya Başbakanı Angela Merkel ile de görüştüğünü ve onunla da Libya'daki gelişmeleri ele alarak ne gibi adımlar atılacağını konuştuklarını söyledi.

Türkiye'nin Suriye'deki varlığından birilerinin rahatsız olduğunu gördüklerini belirten Erdoğan, "Bugün Suriye'de kimler var diye baktığımızda, Amerika, Rusya, İran var. Suriye'de kimi Avrupa ülkeleri koalisyon güçleri adı altında var. Suriye'de körfez ülkelerinden bazıları, Suriye'de PKK terör örgütü var. Suriye'de az da olsa kullanışlı bir malzeme oldukları için bırakılan DEAŞ kalıntıları var. Velhasıl Suriye'de herkes var. Elbette Türkiye de var." diye konuştu.

(Sürecek)



İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri