AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3)- "(Külliye'ye giden CHP'li iddiası) Meselenin dallanıp budaklanması üzerine 'Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum' diyerek iddiayı yalanladım. Buna rağmen kendisi çıkıp delikanlıca 'hata ett

TBMM (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Külliye'ye giden CHP'li" meselesinin dallanıp budaklanması üzerine, "Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum" diyerek iddiayı yalanladığını anımsatarak, "Buna rağmen kendisi (Kemal Kılıçdaroğlu) çıkıp delikanlıca 'hata ettim, özür dilerim' diyemedi" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi projesini hayata geçirirken, geleceğe ufuk olması için Türkiye'ye, millete ve memlekete yakışır bir projeyi hayata geçirdiklerini ifade etti.

Buranın idari merkezi, camisi, çok amaçlı büyük bir salonunun yanında Türkiye'nin en büyük kütüphanesinin bitirildiğini ve ocak ayı içerisinde açılışının yapılacağını aktaran Erdoğan, Türkiye'nin tüm meselelerini, Türkiye'nin ikinci büyük partisinin yöneticileriyle konuşmaktan ve değerlendirmekten asla kaçınmayacaklarını dile getirdi.

"Fakat son günlerdeki tartışma bambaşka bir mecrada cereyan ediyor." diyen Erdoğan, ne kadar saçma olursa olsun, CHP'nin halini göstermesi bakımından ibret verici olan böyle bir olayı takip etmeyenler için kısaca özetlemek istediğini söyledi ve şöyle devam etti:

"Londra'da tedavi gördüğü anlaşılan ve mesleki kariyeri çok da yeni nesillere örnek gösterilemeyecek olan bir gazeteci var. Bu kişi, CHP Genel Başkanı'nın, basınımızın yeni amiral gemisi olarak sıfatlandırdığı gazetede 'müthiş bir haber' başlığıyla bir iddia ortaya attı. Buna göre, 9 Kasım'da bir CHP'li, plakası değiştirilmiş bir araçla Külliye'ye gelip bizimle görüşmüş ve farklı plakalı bir araçla çıkıp gitmiş. Yine iddiaya göre bu görüşmede biz gelen kişiye 'Senin CHP Genel Başkanı olman gerekir' demişiz.

Hani meşhur bir hikaye vardır: Adamın biri etrafındakilere kurban meselesini şöyle anlatıyormuş: Hz. Musa, Allah'a 'Ya Rabbi bana bir kız evlat bahşedersen onu sana kurban edeyim' diye dua etmiş. Bir zaman sonra Hz. Musa'nın bir kızı olmuş. Adını Ayşe koymuş. Çoçuğun kurban edileceği zaman gelince Hz. Musa bıçağı yavrucağın boynuna dayamış. Tam kesecekken, Azrail gökten elinde bir keçiyle gelmiş. Hikayenin tam bu noktasında dinleyenlerden biri dayanamamış ve şöyle demiş: Ben bunun neresini düzelteyim? Hz. Musa değil, Hz. İbrahim; kız değil erkek; Ayşe değil İsmail; Azrail değil Cebrail; keçi değil koç. Şimdi biz de bu iddianın neresini düzeltelim bilemiyoruz? Her şeyden önce böyle bir görüşmemiz olmadı. İddia edildiği gibi gizli saklı hiçbir CHP'li yanımıza gelmedi. Bu Külliye'ye giren araç da bellidir çıkan araç da bellidir. Hepsinin künyesi giriş çıkışlarda bellidir. Herhalde bunlar kendi merkezleri gibi zannediyorlar burayı."

-"CHP'nin başında kimin olduğundan bize ne?"

"Hiçbir CHP'liye Genel Başkan olması gerektiği yönünde telkinde bulunmadım çünkü sayın Kılıçdaroğlu'ndan daha ideal bir genel başkan olmaz." ifadesini kullanan Erdoğan, "CHP'nin başında kimin olduğundan bize ne? Konu CHP Genel Merkezini, CHP delegelerini, CHP'ye oy verenleri alakadar eder." dedi.

Olmayan görüşmeyi ve olmayan bir konuşmayı ortaya atan gazeteciyi, siciline binaen bir parça mazur görmenin mümkün olduğunu belirten Erdoğan, "Nitekim bugünkü yazısında galiba özür diliyor, bizden de dilemiş, teşekkür ederiz. Peki, bu iddianın üzerine 'doğrudur' diyerek adeta tüy diken genel başkanı ne yapacağız? İddia öyle saçmaydı ki ilk duyduğumda cevap vermeyi kendime zul addettim. Konuyla ilgili açıklamayı da arkadaşlarımıza yaptırdım. Buna rağmen CHP Genel Başkanı televizyonda milletin gözünün içine baka baka 'herkes konuşuyor, Erdoğan niye konuşmuyor?' diyecek kadar seviyeyi düşürdü." dedi.

Meselenin dallanıp budaklanması üzerine "Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum" diyerek, iddiayı yalanladığını anımsatan Erdoğan, "Buna rağmen kendisi çıkıp delikanlıca 'hata ettim, özür dilerim' diyemedi. Zaten bu zatın klasik tarzıdır. Akıl ve izan dışı her türlü iddiayı ortaya atar sonra da 'hadi cevap ver' diyerek kenara çekilir. Çünkü yalan, en önemli mesleğidir bu zatın. Cevap verilir, iddialar belgeleriyle çürütülür ama bu zat yine yine aynı şeyleri söylemeye devam eder. Eline tutuşturulan kağıtların, kulağına üflenen hezeyanların her defasında çürük çıkması, bu zatı yolundan döndürmeye yetmez." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun, Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası konusundan Man Adası iddialarına kadar hep aynı şekilde davrandığını belirten Erdoğan, "Yargıda çıkan kararlar da bu adamı yola getirmiyor. 'Man Adası' dedi davayı bizim arkadaşlarımız, kardeşlerim, hepsi kazandılar ama yine aynı yola devam ediyor. Kendisi CHP'nin başına bir kaset kumpasıyla geldiği için orada kalmanın çarelerini de hep benzer yöntemlerle arıyor. Çünkü 'Bay Kemal' olmak böyle bir şeydir. Öyle ya yalanları yüzüne vurulduğunda sürekli 'yarabbi şükür' deyip işine bakacaksın ki devamı gelsin." değerlendirmesinde bulundu.

-"Komşu komşu, hu hu"

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu arada 'Külliye'ye gelen CHP'li' iddiası da ortada kaldı. Yazıyı yazan diyor ki 'benim haber kaynağım filanca kişidir.' O kişi diyor ki 'benim haber kaynağım CHP içinden biridir.' CHP'liler diyor ki 'bizden böyle bir iş sadır olmaz.' İthama maruz CHP'li diyor ki 'bu kumpas CHP Genel Merkezinde kuruldu.' İddiayı doğrulayan Kılıçdaroğlu diyor ki 'öyle demek istemedim.' Bunca rezillik ortaya dökülmesine rağmen CHP'li yetkililerin hala bizi suçluyor olmaları da işin bir başka trajikomik tarafıdır. Ve şimdi yeni bir senaryo daha çıktı: Yatta bir aradaydılar. Yatta bir araya gelenler birbirini suçluyor, 'ben yatta yoktum' öbürü diyor, 'ben de yoktum' öbürü diyor, 'ben de yoktum.' Fakat bu iddiayı ortaya atan sayın İnce de diyor ki 'onlar kendini gayet iyi bilir.'

CHP Genel Başkanı'na, bu konuları ortalama bir insan idrakiyle anlatamayacağımızı sayısız tecrübeyle öğrendik. Kendisine bu meselede düştükleri durumu, çocukları eğlendirmek için söylenen bir tekerlemeyle izah etmeye çalışalım: Komşu komşu, hu hu, oğlun geldi mi? Geldi. Ne getirdi? İncik boncuk. Kime kime? Sana bana. Başka kime? Kara kediye. Kara kedi nerde? Ağaca çıktı. Ağaç nerde? Balta kesti. Balta nerde? Suya düştü. Su nerde? İnek içti. İnek nerde? Dağa kaçtı. Dağ nerde? Yandı bitti kül oldu."

(Sürecek)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri