AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (3)- "Parlamento çalışmalarımızda lütfen karar yeter sayısı ve toplantı yeter sayısı noktasında grubumuzu darda, zorda bırakmayın. Hep birlikte orada yer alacağız ki muhalefetin karşısında gülü

TBMM (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'li milletvekillerinden, parlamento çalışmalarında karar yeter sayısı ve toplantı yeter sayısı noktasında grubu darda, zorda bırakmamalarını isteyerek, "Hep birlikte orada yer alacağız ki muhalefetin karşısında gülünç duruma düşmeyelim." dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AK Parti Meclis Grubundan, komisyon ve Genel Kurul gündemindeki kanun çalışmalarının en küçük boşluğa ve hataya yer vermeyecek şekilde hassasiyetle yürütülmesi ricasında bulundu.

"Buraya bir parantez açıyorum." diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Allah rızası için, parlamento çalışmalarımızda lütfen karar yeter sayısı noktasında grubumuzu darda, zorda bırakmayın. Toplantı yeter sayısında grubumuzu darda, zorda bırakmayın. Önce toplantı yeter sayısı, karar yeter sayısı, hep birlikte orada yer alacağız ki muhalefetin karşısında gülünç duruma düşmeyelim. Bir iktidar partisine yakışan budur. Bu millet sizleri, bizleri, buraya bunun için gönderdi. Eğer bunu yapmazsak bunun vebalinden kurtulamayız. Açık konuşuyorum, aldığımız ücreti de kendimize helal kılamayız.

Grup başkanımızın, başkan vekillerimizin müsadesi olmadan, yurt dışında bazı görevlendirmeler olmadan, arkadaşlarımızın salı, çarşamba, perşembe, fevkalade bir şey olmadıktan sonra üç gün şu Meclisteki çalışmalarda sürekli bulunmamız lazım. Bulunacağız ki işin hakkını verelim. Şimdi bir bütçe dönemine giriyoruz. Bu dönemde sürekli olarak malum komisyon çalışmaları var, vesaire. Ondan sonra parlamentoda takvimler olacak. Tüm bunlarda eğer iktidar partisi olarak, Cumhur İttifakı olarak yerimizi almazsak, bunun izahı olmaz. Bunu, harfiyen yerine getirmemiz lazım."

-"Bunun hesabını Amerika tarihe nasıl verecek?"

Türkiye'nin sadece 81 vilayetten ve artık 82 milyona ulaşmış olan vatandaşlarından ibaret bir ülke olmadığını ifade eden Erdoğan, "Geçmişte, yıllarca bizi kendi içimize hapsederek ve kendi içimizde kavga ettirerek hem medeniyet hem tarih misyonumuzdan uzak tuttular. AK Parti'nin Türkiye'ye belki de en büyük hizmeti işte bu kısır döngüyü kırmış olmasıdır." dedi.

Milleti yeniden kadim geçmişiyle buluşturmayı ve büyük hedeflere sahip bir vizyon kazandırmayı başardıklarını dile getiren Erdoğan, artık hiç kimsenin "Türkiye" deyince Edirne ile Kars, Sinop ile Hatay arasında sınırlı bir coğrafyayı anlamadığını söyledi. Erdoğan, "Bu sadece devletimizin resmi sınırıdır. Gönüllerimizin sınırı ise neredeyse tüm dünyayı kucaklayacak genişliğe sahiptir. Ecdadımızın asırlar boyunca üç kıta yedi iklimi yönettiği Topkapı Sarayı'nın Bab-ı Hümayun Kapısı'nın yanıbaşında aynen şöyle yazıyor: 'Ye-vi ileyhi külli mazlumin.' Yani 'Bütün mazlumlar ona sığınır.' Kime? Osmanlı'ya. Kapısı çalınacak olan yer neresi? İşte Topkapı. Bu söz, medeniyetimizin ve tarihimizin insana, dünyaya, hayata bakışının en sarih ifadesidir." değerlendirmesini yaptı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni Zelanda'da cami basıp katliam yapan alçağın silahına kazıdığı sembollere baktığımızda ise tam tersi bir zihniyet karşımıza çıkıyor. Bu anlayışın yücelttiği isimlerin neredeyse tamamı, dönemlerinin katilleri olduğu halde zalimler tarafından sembolleştirilmiş kişilerdir. Halbuki bizim ecdadımız asırlarca idaresi ve nüfusu altında kalan milyonlarca kilometrekarelik coğrafyayı 'tüm mazlumlar ona sığınır' anlayışıyla yönetmiştir. İspanya'daki Yahudilerden Rusya'daki muhaliflere, Kafkasya ve Balkanlar'daki masumlardan Afrika'daki gariplere kadar herkes başı dara düştüğünde buraya sığınmıştır.

Senegal, Gore Adası, oradan on binlerce köle, ayaklarında, boyunlarında zincirlerle Amerika'ya kadırgalarla taşınmışlardır. Şimdi bunun hesabını acaba Amerika tarihe nasıl verecek? Asıl sorumlu olan bunlar. Ama böyle bir hesap verildi mi? O adadaki hücreleri gördüğümüzde 'insanlık bunu da yaşamış' dedik.

İstiklal Harbimizi verirken bu coğrafyanın tamamından maddi ve manevi destek aldık. Bugün Osmanlı coğrafyasının neresine giderseniz gidin 'Türk' dendiğinde insanların gözlerinde bir sevgi, saygı, muhabbet ışıltısı görürsünüz. Hatta bu coğrafyaların elimizden çıktığı dönemlerde milletimize husumet besleyenler dahi şimdi bizi muhabbet dolu bir şekilde karşılıyor. Bu büyük coğrafyada 'Türk' bir kavmin değil, bir medeniyetin adıdır.

İşte bugün bu büyük medeniyeti yeniden ayağı kaldırmanın, yeniden özlemle beklenen hale getirmenin çabası içerisindeyiz. Dün olduğu gibi bugün de kalbimizi ve imkanlarımızı rengine diline inancına fikrine zikrine bakmadan tüm mazlumlara açıyoruz. Peki karşı cenahta durum nedir? Barış Pınarı Harekatımızla bir kez daha gördük ki karşımızdakiler bir iki asır önce ne hissediyorlarsa, şimdi de onu hissediyor, ne yapıyorlarsa onu yapıyorlar. Görünüşte ne kadar medeni, ne kadar zengin, ne kadar gelişmiş olursa olsun içlerindeki kini, nefreti ve ilkelliği her fırsatta ortaya koyuyorlar, değişen bir şey yok."

(Sürecek)



İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri