TBMM (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanı'nı bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına 'Suudi Arabistan'a gidin' demek faşistliğin en sefil halidir." dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'ye yönelik eleştirilerde bulundu.
CHP adına konuşan, CHP adına söz söyleyen, ahkam kesen birtakım isimlerin yaptıklarına baktıklarında kimi zaman acı acı gülümsediklerini, kimi zaman içten içe üzüldüklerini, kimi zaman öfkelendiklerini belirten Erdoğan, sıkıntının asıl kaynağının, bu partinin başındaki zat olduğunu söyledi. Erdoğan, ön tekerlek nereye giderse arkadakilerin de onu izlediğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu zat, sorsanız demokratlığı kimseye bırakmaz. Ağzını her açtığında Batı ülkelerinden örnekler verir. Ama kendisi Genel Başkanlık koltuğunda oturduğu 9 yılda, 9 seçim kaybetmesine rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz. Hatta öyle garanticidir ki koltuğunu riske atmamak için Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya bile cesaret edemedi, edemez. Buna karşılık konu iftiraya, yalana, hakarete gelince aslan kesilir. Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yoktur. Onaylanıp, daha gelecek olanlar da var, o ayrı. Can çıkar huy çıkmaz misali, hangi yola başvurursak vuralım, bu zatı gerçek bir demokrat gibi siyaset yapmaya ikna edemedik." diye konuştu.
-"İçlerindeki Bizans aşkı"
Bu süreçte dikkatlerini çeken bir başka hususun da CHP'nin başındaki zatın ve kimi belediye başkanlarının içlerindeki Bizans aşkı olduğunu kaydeden Erdoğan, CHP'nin başındaki zatın öve öve bitiremediği, "demokrasinin ve özgürlüğün sesi" olarak tarif ettiği Gezi olaylarında duvarlara, "Zulüm 1453'te başladı" sloganı yazıldığını anımsattı.
Erdoğan, Ankara'daki Malazgirt 1071 Bulvarı'nın inşasını protesto ederken, Bizans askeri kıyafeti giyen provokatörleri savunanın da bu zat olduğunu belirtti.
CHP'li Edirne Belediye Başkanı'nın astığı afişlerin geçen hafta konuşulduğunu anımsatan Erdoğan, serhat şehri Edirne'nin ismini bir kenara bırakıp, Bizans dönemindeki ismiyle hazırlanan afişlerin, CHP zihniyetinin yeni bir tezahüründen başka bir şey olmadığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu heykeldeki Kıbrıs Türk'ü temsilcisinin yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir. Bunların İstanbul Büyükşehir adayının, Kıbrıs'la ilgili yaptırdığı heykele adadaki tüm Türklerin katledilmesini savunan Rum liderini koyması da aynı hastalıklı zihnin eseridir. Sorsanız bu yaptıkları işi, rahmetli Gazi Mustafa Kemal'in 'Yurtta sulh cihanda sulh' sözüyle izah etmeye kalkarlar. Halbuki Gazi bunlara, yurtta sulhu; ülkenizin düşmanlarını yücelterek yapın dememiştir. Tam tersine Gazi'nin, yurtta sulh sözüyle kast ettiği şey, tam da bizim seçtiğimiz 16 yıldır yaptığımız şeylerdir. Biz yurtta sulhu, öyle sloganla değil, demokrasimizi ve ekonomimizi güçlendirerek, özellikle savunma sanayimizi, ordumuzu, sınırlarımızın güvenliğini tahkim ederek sağlayabileceğimizi biliyoruz. Eğer Gazi, 'yutta sulh, cihanda sulh' ifadesi sürekli olarak geçerliliğini savunsaydı, Çanakkale'yi, Kocatepe'yi nereye koyacağız? Orada Gazi, kimlerle, ne için savaştı, o zaman gelin bunu da izah edin."
- "Bay Kemal geçemez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzunca bir süredir Türkiye'de, ülkenin ve milletin hayrına yapılan hangi iş varsa CHP'nin, hepsinin karşısında yer aldığını dile getirdi.
CHP zihniyetinin, tek parti devrinden beri uçak ve silah fabrikalarını kapattığını, otomobil üretme girişimlerini engellediğini, altyapı yatırımlarını yasakladığını, savsakladığını, tüm hizmetleri engellemek için var gücüyle çalıştığını belirten Erdoğan, Osmanlı döneminde başlayan, Gazi'nin de hassasiyetle sürdürdüğü demiryolu hamlesini, onun ölümüyle hemen durduranın yine CHP olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Boğaz'daki her üç köprünün de inşasına, en büyük muhalefeti bunlar yaptı. Denizin altından Marmaray ve Avrasya tüneline en büyük muhalefeti yine bunlar yaptı. Hatta İnönü, Menderes, Boğaz'a köprü projesini ilk gündeme getirdiğinde tartışmayı, 'Yıkarız' diyecek kadar ileri götürmüştür. Daha önce köprü projesini gündeme getiren merhum Nuri Demirağ, kendisini engelleyen dönemin Başbakanı İnönü ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya için şayet gelecekte köprü yapılırsa üzerine 'İnönü ve Çetinkaya geçemez' diye yazılmasını vasiyet etmiştir. Herhalde ben de bir vasiyet yapabilirim: Bay Kemal geçemez." değerlendirmesinde bulundu.
Keban Barajı gündeme geldiğinde CHP zihniyetinin, projeyi, "Kurbağalara göl yapıyorsunuz." diye engellemeye çalıştığını dile getiren Erdoğan, Seyhan Barajı'na ise "Köstebeklerin araziyi delerek, bendi yıkacağı" şeklinde karşı çıkıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin, kalkınmanın temel unsuru olan enerji santrallerini yapan hükümetleri, "Ne yapacaksınız bu kadar elektriği, toprağa mı vereceksiniz?" diyerek sıkıştırdığını anlattı. Erdoğan, İstanbul'un imar çalışmaları yapılırken CHP'lilerin, Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi, şimdiki E-5 gibi yollara, "Uçak mı indireceksiniz buralara" diye karşı çıktığını anımsattı. Erdoğan, Marmaray'a, Avrasya köprüsüne de muhalefet edildiğine işaret ederek, "Şayet CHP kafasına kalsaydık İstanbul'da yaşayan ve bu şehri ziyaret eden onlarca milyon insan, Avrupa ve Anadolu yakaları arasında hala sandalla, vapurlarla geçmeye çalışacaktı." dedi.
-"Faşist yüzleri açığa çıkıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, varlık sebebini, medeniyet ve kültürlerine ait ne varsa hepsini yok etmek, yeni atılan adımları da engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıya olduklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanı'nı bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına 'Suudi Arabistan'a gidin' demek faşistliğin en sefil halidir. En son iki-üç gün önce, bir konserden çıkan başı açık, başı örtülü kızlarımıza orada gelip, bu şekilde sataşıp, 'Suudi Arabistan'a gidin, burada ne işiniz var.' diyenlerin halini düşünün. Adı da neymiş sanatçıymış, buyurun. Dert başka, ne derseniz deyin, bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti, tam aksine bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyasi zihniyettir. Bu milleti, 'beton kafalı, göbeğini kaşıyan adam, makarnacı, kömürcü, dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi?' diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir. Halbuki demokrasilerde herkesin inancına, kültürüne, değerlerine saygı duymak esastır. Türkiye'de sadece bu faşistler insanları, içki içenler-içmeyenler, başı örtülüler-başı açıklılar, sakallılar- sakalsızlar diye ayırır. Yıllardır ağızlarından düşürmedikleri yaşam tarzı dayatması, sadece bu faşist CHP zihniyetine mahsustur. Bizim inancımız da töremiz de böyle bir dayatmaya izin vermez. Asırlardır her türlü farklılığı uyum içinde bağrında yaşatan Anadolu irfanı, bu durumu ayrışma değil zenginlik kaynağı olarak görür."
- "CHP zihniyeti milletimizden hak ettiği dersi bir kez daha alacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin demokrasi karnesindeki sıfırların bunlarla da sınırlı olmadığını vurgulayarak, "1946 seçimlerinden sonra Ankara'nın ilçelerinden birisinde, daha sonra CHP'den milletvekili seçilecek bir kaymakama, Demokrat Partiye oy veren köylülere eşek semeri vurduracak kadar alçalabilmişlerdir. Bu ülke neler gördü? Neresinden tutsanız elinizde kalan bu CHP zihniyeti, inşallah önümüzdeki seçimlerde milletimizden hak ettiği dersi bir kez daha alacaktır. Yeter ki biz milletimize verdiğimiz sözlerin arkasında duralım. Yeter ki biz milletimize hakim değil hadim olmaya geldiğimizi unutmayalım. Yeter ki biz AK Parti'nin milletin partisi olduğunu, milletle birlikte bugünlere geldiğini ve yine milletle birlikte geleceğe yürüyeceğini unutmayalım. 31 Mart seçimleri, inşallah milletimizle olan hasbihalimizi, gönül bağımızı tazeleme ve güçlendirme vesilesi olacaktır." diye konuştu.
(Sürecek)