ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu af teklifine ilişkin, "Partideki çalışma ve değerlendirme tamamlanmamıştır, son aşamasındayız ama tam bir nokta koyulmamıştır." dedi.
Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, parti genel merkezinde gerçekleştirilen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
MHP'nin TBMM'ye sunduğu af teklifine ilişkin çalışmaların ne aşamada olduğunun sorulması üzerine Ömer Çelik, Adalet Bakanlığının bu konuda bir çalışma yaptığı gibi AK Parti'de Siyasi Hukuk İşleri Başkanlığının da bir çalışma yürüttüğünü belirterek, "Bu konuyla ilgili çeşitli isimler konuldu. Önce af olarak gündeme geldi daha sonra ceza indirimi olarak gündeme geldi. Artık içeriğe bakmak gerekiyor. Nihayetinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş bir tasarıdır. Tabii ki bununla ilgili bir görüş olgunlaştırılacaktır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ABD ve Almanya ziyaretleri öncesinde ve seyahati sırasında da "Kişilere karşı suçların affedilmesine karşı olduklarını ancak devlete karşı suçlar konusunda konuyu gündeme alınabileceği" şeklinde açıklamalarını anımsatan Çelik, şöyle konuştu:
"Henüz partideki çalışma, değerlendirme tamamlanmamıştır. Son aşamasındayız ama tam bir nokta koyulmamıştır. Bu konuda kararımız, olgunlaştığı zaman... Arkadaşlarımız bütünüyle gözden geçiriyorlar. Genel Başkanımıza, Cumhurbaşkanımıza arz edilecek. Tabii ki kamuoyu ile paylaşılacaktır. Bu çalışma nihayetlendiği zaman Genel Başkanımıza sunulduktan sonra paylaşılacaktır."
- AP'nin Türkiye'ye yapılan yardımlarla ilgili kararı
Ömer Çelik, Avrupa Parlementosunun (AP) Türkiye'ye yapılan AB yardımlarında 70 milyon avro tutarında kesinti yapan karar tasarısını oy çokluğu ile onaylamasının hatırlatılması üzerine, daha önce de Türkiye'ye yönelik katılım öncesi yardım aracı olarak gösterilen IPA fonlarının kesilmesi şeklinde bir yaklaşımın ortaya konduğunu vurguladı.
Çelik, Türkiye'nin geçirdiği darbe girişimi sonrasında Avrupa Parlamentosunun trajik ve travmatik kararlara imza attığına işaret ederek, "Avrupa Parlamentosunu bir demokrasi okulu olarak düşünürsek, Türkiye'nin demokrasisi saldırıya uğradıktan sonra o zaman ki Avrupa Parlamentosu Başkanı, Türkiye'ye gelmek için haftaları, ayları tüketti." diye konuştu.
FETÖ'nün darbe girişiminde, Türk Parlamentosunun bombalandığını ve o gece kahraman milletvekillerinin parlamentoyu terk etmediklerini anlatan Çelik, 2 kez bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin "gazi" unvanı aldığını söyledi.
Ömer Çelik, Fransa'nın Başkenti Paris'te meydana gelen Charlie Hebdo saldırısında birçok ülke başbakanı ve cumhurbaşkanının teröre karşı güçlü bir duruş ortaya koyduğunu hatırlatarak, "Türkiye'de gerçekleştiren hain darbe girişimi bundan yüzlerce binlerce kat daha tehlikeli, demokrasiyi tehdit eden bir girişimdir. Avrupalı liderler benzer bir dayanışmayı göstermek için Ankara'ya ya da İstanbul'a niçin gelmemiştir. Avrupa'daki cumhurbaşkanları ya da başbakanlar Ankara'ya gelselerdi, Cumhurbaşkanımızla görüşseler, o dayanışmayı gösterselerdi. Halkımızın şehit edildiği mekanlara çiçek bırakıp, yüce Meclisi ziyaret etselerdi, demokrasi mesajı verilirdi. Bugün hepimizin mücadele etmek zorunda kaldığı DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı ve Avrupa'daki aşırı sağ örgütlere karşı ne kadar güçlü bir mesaj verilerek onlar ideolojik olarak geriletilmiş olurlardı. Bu vizyondan yoksun davrandılar. Aylarca buraya gelmediler." şeklinde konuştu.
- "Avrupa Parlamentosunu aşırı ırkçı ve sağcılar dolduracak"
Avrupa Parlamentosunun demokrasi konusunda geçerli ve etkili bir tarafının olmadığının altını çizen Çelik, şöyle devam etti:
"Eski demokratik gücünü ve etkinliğini kaybeden bir parlamento ile karşı karşıyayız. Bunu çok üzülerek söylüyorum. Önümüzdeki seçimlerden sonra tabloya baktığınız zaman Avrupa'nın siyasi haritasında gördüğümüz şey, Avrupa Parlamentosunu çeşitli ülkelerden gelen aşırı sağcılar ve ırkçılar dolduracaktır. Avrupa Parlamentosu bu kararları alarak, kendi varoluş anlamını oluşturan demokratik zihniyete karşı zehirleyici bir fonksiyon üretiyor.
Şimdi ne yapıyorlar, IPA fonlarını kesiyorlar. Ne işe yarıyor katılım öncesi mali yardımlar. Avrupa Birliği üyeliğini sağlamadan önce onun demokratik standartlarını yükseltmesi için verilen yardımlardır. Bir yandan müzakere etmiyorsun, eleştiriyorsun, bir yandan diyorsun ki bu standartlarda gerileme var. O standartları ilerletmek üzere yapılan projeleri finansa eden fonları niye kesiyorsun? Son derece çelişkili bir karardır. En çok eleştirdikleri kavramlar yargı, hukuk gibi alanlardı. En önce oradaki fonları kestiler. Bir alanda gerileme olduğunu tespit ediyorsan, senin görüşün buysa, o zaman o alanla ilgil proje yaparsın. Tam tersini yapıyor, eleştirdiği alanı daha da fazla zaafa uğratmak için fon kesintisine gidiyor.
Buradaki yaklaşım, demokratik bir yaklaşım değildir. Buradaki yaklaşım, dayanışma içinde bir yaklaşım değil, tamamen ideolojik bir yaklaşımdır. Avrupa Parlamentosunu bu ideolojik fanatizm giderek kıskaç altına almaktadır."
- "İnsanda biraz utanma olur"
Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn'ın en büyük korkusunun "Türkiye ile Avrupa Birliği arasında bir ilerleme olacağı"nı ifade eden Ömer Çelik, şunları kaydetti:
"Türkiye ve Avrupa Birliği ile arasında ilerleme olması, bu şahıs için kabus anlamına geliyor. Geçen günlerde bir açıklama yapıyor. Türkiye'de ekonomik krizi Türkler kendisi üretti. Avrupa'nın herhangi bir şeklinde yardımını beklemesinler. Bu şahsın üzerine vazife değildir. Avrupa Komisyonu içerisindeki tartışmaları da biliyoruz. Avrupa'da da itibarlı bir şahıs değil. Kafası, Avusturya Macaristan dönemindeki Osmanlı imajında kalmış, hala o korkularla yaşayan bir şahıs. Genişleme Komiseri, genişlemenin tam tersi şeklinde bir işgal üretiyor. İnsanda biraz utanma olur. Avrupa Parlamentosunun verdiği bu kararlar için de geçerli. Bu kararlar, Avrupa Parlamentosuyla konsey tarafından Avrupa Komisyonuna gönderiliyor.
Suriyeliler için verecekleri fonu yerine getirememişler bir de IPA fonlarından kesinti yapıyorlar. Avrupa'da bazıları Avrupa Komisyonunu aşırı sağ bir yazılımla ele geçiriyorlar. Suriyeliler için gönderilmiş mali yardımların karşılığında sanki bu fonlardan kesinti yapmak gibi zihinlerde bir denklem kurmuşlardır. Bu son derece tehlikeli bir denklemdir. IPA fonlarının misyonu farklıdır, Suriyeliler için yapılan yardım farklıdır."
Çelik, IPA fonlarının katılım ülkesinin standartlarını yükseltmek için çeşitli projelere verildiğini dile getirerek, Türkiye'de bulunan 3,5 milyon Suriyeli'nin, Avrupa'daki ülkelerin bazılarının nüfusunun yarısı kadar olduğuna değindi.
"Bugün Suriyeliler içerisinde 800 bin çocuk eğitim görüyor. Bu da Avrupa'daki bazı ülkelerdeki toplam öğrenci sayısının 2 katıdır." diyen Ömer Çelik, "Türkiye bu kadar yüksek bir fedakarlık gösterirken ellerinden gelen yardımları yapmaları gerekirken, kurumsallaşmış bir iki yüzlülük üretiyorlar. Bu iki yüzlülüğü üretenler de bellidir. Tutuyorlar IPA fonlarından kesintiye gidiyorlar. İnsanda biraz yüz kızarması olur. Önce Suriyelilerle ilgili yardımları yerine getirelim de demokrasi konusundaki dayanışmadan da vazgeçtik. O zaman maddi meselelere bakalım derler. Tamamen ideolojik fanatizm çerçevesinde hareket ediyorlar. Bahsedilen kesinti toplam bütçede hiçbir şey ifade etmez. Projelerin yürümesine bir engele yol açmaz. Türkiye'nin burada yürüttüğü faaliyetler açısından maddi bir noksanlık oluşturmaz. Avrupa Parlamentosunun, AB Konseyinin ve AB Komisyonunun demokratik itibarı açısından son derece yanlış izlenimler doğmasına yol açıyor." ifadelerini kullandı.
(Sürecek)