ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Grup Başkanvekilimiz Özlem Hanım'a 'susturun bu kadını' diyecek kadar ahlaksız, edepsizce davranan CHP yetkililerine prim verecek değiliz." dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu sadece kendilerinin değil, küresel sermayenin de ciddiye almadığını kaydeden Erdoğan, Türkiye'de yatırım yapan veya yapmak isteyen küresel sermayenin, Türkiye'nin gücünün ve imkanlarının farkında olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin küresel doğrudan yatırımlardan aldığı payın, AK Parti döneminde binde 1'den yüzde 1,1'e çıktığına dikkati çeken Erdoğan, "Bay Kemal önce bunu bir defa öğrenmen lazım ama Bay Kemal binde 1 ile yüzde 1,1'i ayırt edemez." diye konuştu.
Erdoğan, uluslararası firmaların çoğunun, özellikle batı medyasının ve Türkiye karşıtı lobilerin baskılarına rağmen yatırım için Türkiye'yi tercih ettiğini belirterek, küresel yatırımlardaki azalma eğilimine rağmen Türkiye'nin hala cazibesini sürdürdüğünü vurguladı.
Borsanın rekor kırdığını, AK Parti iktidara geldiğinde 10-11 bin olan borsanın 107 bini yakaladığını dile getiren Erdoğan, "Tahvil ihracatlarımıza rekor teklifler geliyor. Ülkemize yatırım kararı alan firmaları caydırmak için belli kesimlerin dışarıda ve içeride nasıl çırpındıklarını hep birlikte izliyoruz." dedi.
"Türkiye, her alanda tarihinin en büyük mücadelelerini verirken, CHP Genel Başkanı acaba neredeydi?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Mesela 15 Temmuz'da, millet canı pahasına darbeye direnirken, bu zatın darbeciler eşliğinde, tanklar arasından gittiği Bakırköy Belediye Başkanı'nın evindeki rahat koltuğunda televizyon seyrettiğini biz gayet iyi biliyoruz. Bunlar kayıtlarda mevcut. Ekonomimize yönelik saldırılar yaşanırken, kendisini hiç ortada görmedik. Terör örgütleri ülkemizi kuşatmak için saldırı üstüne saldırı yaparken, bu zat orada sadece bizi eleştirecek malzeme çıkarmanın peşindeydi. Hatta teröristlere 'arkadaşlar' diyerek onları pohpohlamakla meşguldü. Yürüttüğümüz harekatlar konusunda şöyle içten gelen bir 'hayırlı olsun' sözünü ağzından duymadık ama teröristlere de hiçbir zaman 'bunlar teröristtir' dediğini yine ağzından duymadık. Her milli meselemizde karşımızdakilerin ağzıyla ve üslubuyla bize saldırdı."
- "Parlamentonun gereken cevabı vermesi lazım"
"Allah'a şükür bu zatı sadece biz değil, dünyadaki hiç kimse ciddiye almıyor da zararı sadece kendi partisiyle sınırlı kalıyor." ifadelerini kullanan Erdoğan, bu hastalıklı zihniyetin, dün Parlamentoda kadın Grup Başkanvekillerine saldırdığını söyledi.
Bunun geçmişte de yaşandığını anımsatan Erdoğan, "Geçmişte de malum Ecevit o zaman yine bir bayan milletvekilimize, şimdi Malezya Büyükelçimiz, ona 'susturun bu kadını' diye hakaret etmişti. Şimdi dün de herhalde oradan ilhamla Grup Başkanvekilimiz Özlem hanıma 'susturun bu kadını' diyecek kadar ahlaksız, edepsiz bir şekilde davranan bir CHP'nin yetkilileri var. Kimse kusura bakmasın, biz bu ahlaksızlara, edepsizlere prim verecek durumda değiliz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm grubumuzun, hele hele bir bayan milletvekilimize, bir bayan Grup Başkanvekilimize bu şekilde saldıracak olan ahlaksız, edepsizlere bu Parlamento içinde Parlamentonun gereken cevabı da vermesi lazım. Ceza ise ceza vermesi lazım. Efendim işte 'Özür diledi.' Bıraksınlar bu işi. Bunlar öyle kuru özürle geçiştirilecek işler değil. Neyse Parlamentonun İçtüzüğündeki veya disiplindeki cezai müeyyideler bunların verilmesi lazım. Ve bu zatların yaptıkları ilk defa değil. Sürekli yaptıkları şeyler bunlar. Zaten bunların başkanları şahsıma, bir diğeri yine bir konuşmasında şahsıma yine bu Parlamentonun çatısı altında her türlü hakareti edepsizce yaptılar. Bunların edepsizlikleri karşısında artık susmak diye bir şey yok gereği neyse aynen bunlara cevabını vereceğiz."
- "Burası yol geçen hanı değil"
"Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Bunu bileceğiz." diyen Erdoğan, grup başkanvekillerinin hukukunu tüm grup olarak en yüksek seviyede korumanın herkesin görevi olduğunun altını çizdi.
Erdoğan, grupta olmadığı için olup bitenleri sonradan dinlediğini belirterek, "Burası yol geçen hanı değil, burası bir Parlamentodur. Dolayısıyla bu Parlamentonun içerisinde özellikle Grup Başkanvekili bir hanım kardeşimizin hukukunu sonuna kadar korumak bizim görevimizdir. Bu hastalıklı zihniyete rağmen biz güçlüyüz ve güçlenerek yolumuza devam diyoruz. Ülkemizi bunlara rağmen kalkındırıyoruz, kalkındırmaya da devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
Güvenlik meselesini, "olmazsa olmaz" şeklinde değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bağımsızlığımızı korumanın yolu, sınırlarımız içinde ve dışında güçlü bir devlet olarak varlığımızı sürdürmemizden geçiyor. Bununla birlikte vatandaşlarımızın günlük hayatlarını ilgilendiren ekonomik konuları da asla ihmal etmiyoruz. Geçtiğimiz 17 yılda ülkemiz ekonomisini geliştirip büyüterek insanlarımızın hayat kalitesini yükselttik. Öyle ki biz hükümete geldiğimizde devlet vatandaşına borçluydu. Bay Kemal burayı iyi dinle, sen bu işlerden pek anlamazsın ama öğreteceğim sana da bunu. Devlet, 'zorunlu tasarruf' diyerek, 'konut edindirme yardımı' diyerek vatandaşından para kesmiş, ancak ne bunun gereğini yerine getirmiş ne de parayı geri ödemişti. Zorunlu tasarruf kesintileri 1 Nisan 1998 ve 2000 yılı Mayıs ayı arasında yapılmıştı. Memurlar ile 10 ve üzeri işçi çalıştıran iş yerleri, bu sisteme mecburi olarak dahil edilmişti. Sistemdeki kişi sayısı 10 milyonu buluyordu."
- "Biz geldik, borçları ödedik"
Hükümete geldikten sonra bu kesintilerin anaparası ve nemasından oluşan, dönemin parasıyla 17 milyar liranın üzerinde bir tutarı hak sahiplerine ödediklerini anımsatan Erdoğan, "Aynı şekilde, 1987 ile 1995 yılları arasında 'konut edindirme yardımı' adıyla yapılan kesintiler vardı. Bu kapsamdaki toplam 8 milyon kişiye de 3,5 milyar liranın üzerinde ödeme yaptık." dedi.
Erdoğan, diğer taraftan, hükümete geldiklerinde adeta kucaklarında buldukları 23,5 milyar dolarlık IMF borcunu da son kuruşuna kadar ödeyip, bu defteri kapattıklarını anımsatarak, şunları ifade etti:
"Bunlar, geçenlerde bize nasihat ediyorlardı, hatırlayın. Ne diyorlardı? 'Yine IMF'den biraz kredi, borç almanız lazım.' Geçen malum buraya gelenlerle özel toplantılar yaptılar, ondan sonra kıvırmaya başladılar. 'Yapılır, yaparız, bunu yapmakta bir sakınca yok.' Tamam da size mi kaldı? Siz zaten zamanında yaptınız, bu ülkeyi duman ettiniz. Fakat biz geldik bu borçlanmayı ödedik, defteri kapattık. Bizim şu anda IMF ile işimiz yok, biz bize yeteriz. Dikkat ederseniz bunların hepsi de bizden önceki dönemlerde toplanıp harcanan, ödemesi bize kalan borçlardır. Hep söylüyorum; devlet, milletine borçlu olamaz diyerek biz tüm bu meseleleri çözdük."
(Sürecek)