Adalet Bakan Yardımcısı Hurşit Yıldırım, "Uluslararası Ceza Mahkemesinin Gazzeli kardeşlerimize yapılan soykırıma karşı vermiş olduğu yakalama kararını gecikmiş de olsa doğru buluyor, uluslararası tüm alanlarda hukuki olarak katkıya devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum." dedi.
Anadolu Ajansının (AA) global iletişim ortağı olduğu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde "İnsani ve İktisadi Boyutuyla Göç" temasıyla düzenlenen 28. Uluslararası İş Forumu'nda (International Business Forum-IBF) konuşan Yıldırım, yüzyılın en büyük soykırımını yaşayan Filistinlilerin ve Gazzelilerin unutulmaması gerektiğini söyledi.
Gazze'de kelebeklerin bile bebeklerden daha fazla yaşadığını ifade eden Yıldırım, "Uygarlık tarihi kuralıdır, zulüm ilelebet devam etmez, eninde sonunda zulmedenler kaybeder. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Gazzeli kardeşlerimize yapılan soykırıma karşı vermiş olduğu yakalama kararını gecikmiş de olsa doğru buluyor, uluslararası tüm alanlarda hukuki olarak katkıya devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Özellikle Gazze'de yapılan soykırımla ilgili ilk defa Batılı medeniyetler ile Batılı devletlerin bu kadar ayrıştığını görüyoruz. Batılı kitleler, Batılı devletlerin İsrail terörüne karşı tutumunu protesto ediyorlar. Bu, aslında insanlığın ayağa kalkmasıdır. Göçle yerinden edilmiş Gazzeli kardeşlerimize hem burada hem global ortamlarda hem de tüm hukuk sistemlerinde her daim yardım etmeye hazır ve nazırız." diye konuştu.
Göçün ekonomik yönü kadar insani yönünün de önem arz ettiğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Şu an dünyada 117 milyondan fazla mülteci, yerlerinden zorla uzaklaştırılmış, vatansız ve topraksız bırakılmıştır. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği rakamlarına göre, dünyada her 69 kişiden biri mülteci, vatansız ya da zorla yerinden uzaklaştırılmış kişi konumundadır. Günümüzde göçler daha ziyade savaş ve afetlerden kaynaklanmakta, göçlerden en çok etkilenenler ise maalesef kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Göç, insan hareketlerinden ve insan ilişkilerinden kaynaklandığından aslında onun doğrudan sorumlusu ve etki alanı yargı, adalet ve hukuk olacaktır. Adalet, göçle aynı cümleler içerisinde kurulması gereken bağdır. Çünkü adalet bir bütün olarak mülteci, göç, misafir ve insan hareketlerinin bir sonucudur."
- "Türkiye temel hak ve özgürlüklere sıkı sıkıya bağlıdır"
Yıldırım, göçmenlerin bazı toplumlarda ayrımcı muameleye tabi tutulduğunu, Türkiye'de ise temel hak ve özgürlükler bakımından önemli yasal imkanlara sahip olduklarını anlattı.
Türkiye'nin BM ve Avrupa Konseyi gibi örgütlere taraf olması nedeniyle birtakım insan hakları yükümlülüklerini hayata geçirdiğini anımsatan Yıldırım, "Ülkemiz, mülteciler açısından önemli belgelerden biri olan 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi'ne 1961'den bu yana taraf bulunmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki temel hak ve özgürlüklere sıkı sıkıya bağlıdır. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile işbirliği içerisindedir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de mülteci ve sığınmacı statüsünde bulunanların hukuki haklarına dair bilgi veren Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı ve açıklayacağı tüm yargı reformu belgelerinde ve insan hakları eylem planlarında, Türkiye'de yaşayan her bir insanın temel hak ve özgürlüklerini en etkin şekilde koruyacak ve adalet hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanacak yenilikleri hayata geçirdiklerini sözlerine ekledi.
Konuşmasının ardından Yıldırım'a, IBF Başkan Yardımcısı Gazi Mısırlı ve MÜSİAD Genel Başkan Vekili Ahmet Doğan Alperen hediye takdim etti.