ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır, ama şunu da söyleyeyim, biz de geç kaldık. Bu geç kalışın bedelini de maalesef ödedik." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 35. İl Müftüleri Toplantısı'nda, özellikle 28 Şubat döneminde imam hatip okullarının kapısına kilit vurulmasının ve milletin inancını yaşamasını engellemeye yönelik mübadelelerin, FETÖ'ye arayıpta bulamadığı fırsatları verdiğini söyledi.
Örgütün bu dönemin sonunda serpilip büyümesinin asla tesadüf olmadığının altını çizen Erdoğan, "Bu zat acaba kendisinin peşine takılanlara hiçbir zaman imam hatipleri tavsiye etmiş midir? Asla. İmam hatiplere gitmelerine imkan vermemiştir. Çünkü hesap başkaydı, dert başkaydı. Bilakis her iki dönem, örgütün devlete sızma faaliyetlerine çarpan etkisi yapmıştır." dedi.
Erdoğan, FETÖ ile mücadelede kendilerine yönelik eleştiri getirenlerin o günlerde bu karanlık örgütün adeta önünü açacak politikaların en büyük destekçileri olduğunu vurgulayarak, "Zevahiri kurtarmak kabilinden yapılanlar dışında bizim dönemimize kadar örgüte yönelik doğru düzgün hiçbir operasyon da düzenlenmemiştir. FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır, ama şunu da söyleyeyim, biz de geç kaldık. Bu geç kalışın bedelini de maalesef ödedik." ifadelerini kullandı.
7 Şubat MİT krizi ile hayata geçirilen önlemlerin FETÖ virüsünün farkına varılmasını sağladığını ve FETÖ'nün bünyede daha fazla yayılmasına da engel olduğuna işaret eden Erdoğan, örgütün de en önemli finans ve insan kaynağı olan dershanelerin kapatılmasına karşı cevabını, 17-25 Aralık girişimiyle verdiğini belirtti.
Dershanelerin yıllık kaynağının eski parayla 2 milyar lira olduğunu ifade eden Erdoğan, Amerika'da charter schoollardan elde ettiği gelirin yılda yaklaşık 800 milyon dolar olduğunu ve bunun arkasında nelerin olduğunun anlaşılması gerektiğine vurgu yaptı.
- "Kontrollü darbe söylemleri ile örgütü himaye etmeyi sürdürdüler"
Amerikalı yetkililere de bu durumu dosya ve klasörlerle ilettiklerini aktaran Erdoğan, "Anlamamız açısından bu durumu özellikle söylüyorum. Olay o kadar çıplak değil. Destekler kimler? Bunların arkasında kimler duruyor? Bunu göstermesi bakımdan önemli. 2012'den itibaren ülkemizin ardı ardına ne tür saldırılara, ne tür sabotajlara maruz kaldığını, sizler de yakından biliyorsunuz. O günlerde, kimlerin kimlerle kol kola yürüdüğünü çok iyi hatırlıyorsunuz. 17-25 Aralık girişimi sonrası anamuhalefetin engellemelerine rağmen yürüttüğümüz mücadele olmasaydı, emin olun 15 Temmuz'un sonuçları çok daha farklı olurdu." diye konuştu.
Erdoğan, 2002'den itibaren devletle milleti tekrar kucaklaştırmaya yönelik politikalar olmasaydı hem 17-25 Aralık girişiminin hem de 15 Temmuz darbe teşebbüsünün neticelerinin çok farklı tezahür edeceğine dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye'nin 15 Temmuz gibi tarihinin en büyük işgal girişimini püskürtmesi, milletimizle kurduğumuz gönül bağı ile hayata geçirdiğimiz önlemler sayesinde mümkün olabilmiştir. Bu gerçeği, milletimizin kahir ekseriyeti kabul ediyor. Aklını, hırslarının esiri yapanlar dışında tüm vatandaşlarımız FETÖ'ye karşı yürüttüğümüz samimi mücadeleyi takdir ediyor. Elini vicdanına koyan herkes, 17-25 Aralık girişiminden sonra alınan tedbirlerin ne kadar önemli olduğunu gayet iyi biliyor. FETÖ'ye diyet borcu olanlar, ne MİT krizini ne 17-25 Aralık teşebbüsünü ne de 15 Temmuz ihanetini asla görmüyor, kabullenmiyor. Her şey gözlerinin önünde cereyan ettiği halde 17-25 Aralık girişiminde, meclis kürsülerini FETÖ'nün montaj kasetlerine tahsis etmekten, örgütün paçavraları önünde geceler boyunca nöbet tutmaktan hiç utanmadılar. Siyasi rant uğruna, FETÖ'nün televizyon kanallarında arzı endam etmekten bir an olsun hicap duymadılar. Bunlar, 15 Temmuz sonrasında da kontrollü darbe söylemleri ile örgütü himaye etmeyi sürdürdüler."
- "Acı hadiseler yaşamamak için her türlü önlemi alacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"251 insanımızın şehit olması, 2 bin 193 vatandaşımızın yaralanması, bu şahısların gözlerindeki gaflet perdesini kaldırmaya ne yazık ki yetmedi. Hatta sözde adalet yürüyüşleriyle örgütün propagandasını yapmaya devam ettiler. Millete kurşun sıkanlara 'ana kuzuları' diyerek örgüte kol kanat germeyi sürdürdüler.
Diğer taraftan aynı çevreler sadece FETÖ meselesinde değil DEAŞ ve bölücü terör örgütüne yönelik gerçekleştirdiğimiz operasyonlarda da benzer bir tavır takınmışlardır. Biz rotamızı bugüne kadar bu çevrelerin davranışlarına göre çizmedik, çizmiyoruz. Bundan sonra da üç beş kifayetsiz muhterisin eleştirilerine göre politikalarımıza yön vermeyeceğiz. Doğru bildiğimiz, ülkemizin ve milletimizin hayrına olduğuna inandığımız kararları kim ne derse desin uygulamaya devam edeceğiz. Yaşadıklarımızdan ders çıkartarak, muhasebe ve murakabemizi yaparak bir daha böyle acı hadiseler yaşamamak için gereken her türlü önlemi almayı sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin FETÖ, DEAŞ, El-Kaide bölücü terör örgütü ve diğer sapkın yapılarla mücadelesindeki en büyük imkanının bu yapıları söküp atmaya kararlı yapılar tarafından yönetilmesi olduğuna değinerek, son 4-5 yılın hayata geçirilen tedbirlerle bu örgütlerin tamamına çok ağır darbelerin indirildiği bir dönem olduğunu dile getirdi.
Suriye ve Irak'ta gerçekleştirilen operasyonlara işaret eden Erdoğan, DEAŞ ve PKK mensubu yaklaşık 7 bin 500 teröristin etkisiz hale getirildiğini anımsattı.
"FETÖ'nün can damarlarını birer birer kestik, kesiyoruz." diyen Erdoğan, adaletten kaçtığını sananları, yurt dışından getirip yargıya teslim ettiklerini ancak bu çabalara rağmen tehlikenin atlatılamadığını bildirdi.
- "Yeni bir diriliş hamlesini ülkemizde başlatalım"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peygamber Efendimizin, hadisi şeriflerinde ifade ettikleri gibi 'küçük cihattan şimdi büyük cihada geçtiğimiz dönemdeyiz'. Hep birlikte çalışıp bu örgütlerin bir daha asla neşvünema bulamayacakları bir atmosferi ülkemizde ve ötesinde tesis etmemiz gerekiyor. Tarihi birikimi, coğrafi konumu farklı inançları asırlardır barış içinde yaşatan kültürel zenginlikleriyle Türkiye bu konuda tüm İslam dünyasına öncülük yapabilecek tek ülkedir. Dinimizi istismar eden evlatlarımızın istikbalini çalan etnik ve mezhebi ayrılıkları derinleştirerek ümmet coğrafyasında fitne çıkaran bu yapıların, ülkemizin ve 1,7 milyarlık İslam aleminin geleceğinde yeri yoktur. Bunun için ülkemizden başlayarak tüm dünyada sahih İslam anlayışının yayılması ve dinimizin hakiki mesajlarının duyulması için çaba harcamalıyız. Bu konuda en önemli görev sizlere düşüyor."
Türkiye'nin dört bir yanında 140 bin civarında dini görevlinin olduğunu hatırlatan Erdoğan, böyle büyük bir ordunun yapamayacağı işin olmayacağına dikkati çekti.
"Bütün hafızalara sizlerin girmesi gerekiyor." diyen Erdoğan, din görevlilerinin milletin en çok inandığı, güvendiği insanlar olduğunu, halkın kapısını en çok mahallenin imamına açtığını dile getirdi.
Mahallenin imamlarının ve kadın hocaların da bu çalışmaları çok daha yaygın şekilde yapması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Onların biliyorsunuz ablaları vardı. Biz tabii o anlayışı bir kenara koyuyoruz ama bizim hanım hocalarımız var. Yoğun bir çalışmayı bizim gerçekleştirmemiz lazım. Bu noktada atacağımız adımlarla birlikte onların elindeki bu silahı artık nötralize edelim ve yeni bir diriliş hamlesini ülkemizde başlatalım." diye konuştu.
(Sürecek)