TBMM (AA) - MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, "Fatih kendi sınıfındaki en yüksek teknolojiye sahip dünyanın ilk beş gemisi arasında yer almakta ve KKTC açıklarında çalışmalarına devam etmektedir. Yavuz ise Güzelyurt lokasyonunda sondajını sürdürmektedir. Bu gemilerimize ek olarak inşallah üçüncü kardeş de kısa sürede filomuza katılacaktır." dedi.
TBMM Genel Kurulunda görüşülen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçeleri üzerinde MHP Grubu adına konuşmalar yapıldı.
MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, TANAP Avrupa bağlantı noktasının Azerbaycan doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya transfer etmesi için planlanan çok önemli bir boru hattı olduğunu söyledi.
TANAP Boru Hattı'nın Avrupa'nın gelecekteki enerji ihtiyacı için hayati öneme sahip ve kardeşliğe yapılan bir yatırım olduğunu ifade eden Başkan, "İki devlet bir millet ülküsünün, sınırları aşarak yeni coğrafyalara, yeni insanlara ulaşmasıdır. İki ülke arasındaki hakiki dostluğun ve muhabbetin gelecek nesillere bırakacağı en büyük mirastır. Bakü-Ceyhan Boru Hattı'ndan sonra, Mavi akım, Türk akım ve TANAP’ın da açılmasıyla ülkemiz enerji arzı alanında önemli bir hakimiyet ve avantaj sağlamıştır." diye konuştu.
Sanayisi, ekonomisi ve nüfusuyla hızla gelişmekte olan Türkiye'de enerji talebinin sürekli artış gösterdiğine işaret eden Başkan, enerji talebinin sorunsuz karşılanması için enerji arzının milli kaynakları önceleyen bir hedef doğrultusunda "Daha çok yerli ve yenilenebilir" olmasına öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı.
Elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir kaynakları oranının yüzde 64 olarak gerçekleşmesinin yatırımların doğru yolda olduğunun bir göstergesi olduğunu aktaran Başkan, Türkiye'nin konumu itibarıyla yenilenebilir enerji kaynakları açısından zengin bir bölgede bulunduğunu kaydetti. Başkan, bu sahada bir başarı hikayesi gerçekleştireceğine olan inancını dile getirdi.
MHP'li Başkan, Doğu Akdeniz havzasının önemli bir doğal gaz rezervine sahip olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu havzada sismik araştırma gemilerimiz Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis ile uluslararası hukuktan kaynaklı haklarımızla detaylı aramalar gerçekleştirmektedir. Ülkemizin ilk derin deniz sondaj gemisi olan Fatih kendi sınıfındaki en yüksek teknolojiye sahip dünyanın ilk beş gemisi arasında yer almakta ve KKTC açıklarında çalışmalarına devam etmektedir. Yine sondaj gemimiz Yavuz ise Güzelyurt lokasyonunda sondajını sürdürmektedir. Bu gemilerimize ek olarak inşallah üçüncü kardeş de kısa sürede filomuza katılacaktır."
Türkiye'nin gaz hidrat araştırmaları için yaptığı faaliyetleri yerli ve milli kaynaklarla yapmasının önemine dikkati çeken Başkan, "1 metreküp gaz hidrattan 164 metreküp metan gazı elde edildiği ve veriminin mevcut doğalgaz ve petrole göre oldukça yüksek olduğu bilinmektedir. Gaz hidratlar, petrol ve doğal gaza oranla daha yüzeysel alanlarda bulunması sebebiyle sondajı ve çıkarılması nispeten daha kolaydır." diye konuştu.
Sıfır emisyonlu Akkuyu Nükleer Santrali'nin enerjide kaynak çeşitliliğini artıracağını ve yeni iş kollarının ortaya çıkmasına vesile olacağını ifade eden Başkan, "Günümüzde dünyada üretimi yapılan yaklaşık 90 madenin 77 çeşidi ülkemizde bulunmakta olup bunun 50'den fazlası üretim yapabilmek için yeterli miktar ve kalitededir. Maden ihracatımız 2018 yılında 4,56 milyar dolar olarak gerçekleşmiş olup 10 milyar dolarlık hedefe inşallah hızla ulaşılacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Başkan, Tekirdağ'ın Muratlı ilçesinde Norveç ve Kanadalı firmaların yürüttüğü keşif çalışmaları kapsamında bir tarlada 286 milyar metreküplük doğalgaz rezervi tespit edilmesinin yerli kaynakların büyüklüğünün göstergesi olduğunu vurgulayarak, bu miktarın Türkiye'nin 5 yıllık ihtiyacına karşılık geldiğini de söyledi.
- "Kanser vakaları coştu"
MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün Hatay'daki İskenderun-Payas arasındaki otoyolun ücretsiz olacağına yönelik müjde verdiğini, bu kapsama Dörtyol ve Erzin ilçelerinin de dahil edilmesini istedi.
Türkiye'nin dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olamamasının en önemli nedenlerinden birinin enerji ithalatı olduğunu belirten Kaşıkçı, enerji üretiminin düne göre daha iyi bir noktada bulunduğunu ancak geç kalınmışlık nedeniyle herkesin yürüyerek kat ettiği yolu Türkiye'nin koşarak gitmesi gerektiğini söyledi.
Kaşıkçı, nükleer enerjiden Türkiye'nin faydalanmasından memnuniyet duyduklarını ifade etti.
MHP Ankara Milletvekili Erkan Haberal, bor madeninin çok önemli, milli ve stratejik bir ürün olduğunu vurgulayarak, politik nedenlerle Türkiye'nin bor madenini işlemesini hiçbir ülkenin istemediğini söyledi.
Türkiye'nin dünyanın yaklaşık 400 yıllık bor madeni ihtiyacını karşılayacak rezervi bulunduğunu, bütün dünyanın petrol kaynakları tükendiği zaman borun, Türkiye'nin geleceği ve alternatif enerji umudu olacağını anlatan Haberal, bor madeninin 350'den fazla alanda kullanılabildiğini vurguladı.
Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün desteğiyle üretilen borun Türkiye'nin bu madenin işlenmesine ilişkin çok önemli bir adım ve dünyaya verilen ilk mesaj olduğunu ifade eden Haberal, "Bor madeninin devletin bütün birimlerinde ve temizlik firmalarında kullanılması şart konulmalı, Devlet Malzeme Ofisinin envanterinde de tek deterjan olarak kabul edilmelidir. Boron, acil şekilde endüstriyel ürün çeşitliliğine kavuşturulmalıdır. Gelecekte bor madenin işlenmesiyle oluşturulacak araç yakıtı, depreme dayanıklı çimentolar, yanmaz tekstil ve kimyasal hammaddeler ürettiğimiz gün, dünya lideri olacağımız gün olarak tarihe geçecektir." diye konuştu.
Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası'nın bugün kutlanmaya başlandığını hatırlatan Haberal, "Boron, bordan ürettiğimiz milli stratejik bir ürünümüz. Kanser vakalarının coştuğu, kanserojen kimyasalların fütursuzca kullanıldığı günümüzde bizim çocuklarımız, milletimiz Almanların ürettiği kimyasal deterjanlar yerine bizim toprağımızdan mühendislerimizin ürettiği boronu kullanmak zorundadır." ifadelerini kullandı.
- "Türk milleti Kıbrıs’ta, Akdeniz’de ev sahibidir"
MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, onlarca yıldır sömürgeci aklın ve müstemlekeci zihniyetin Türkiye'nin egemenlik haklarına müdahale etme arzusunun hiçbir zaman azalmadığını söyledi.
İsrail ve ABD başta olmak üzere Yunanistan, Mısır, Fransa, İtalya ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin kurguladığı oyunun Türkiye'nin haklı, hukuki, yerinde ve cesur adımlarıyla bozulduğunu belirten Osmanağaoğlu, şöyle konuştu:
"Doğu Akdeniz’de sondaj gemilerimiz faaliyetlerini tüm tehditlere rağmen ara vermeden sürdürürken siyasi, ekonomik, hatta askeri boyutuyla da önem arz eden satranç oyununda, Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında 27 Kasım'da gerçekleştirilen Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Antlaşma Türkiye için büyük bir kazanımdır. Bu cesur adımdan dolayı Dışişleri Bakanlığımızı, diplomatlarımızı, devletimizin yetkili kurumlarını gönülden kutluyorum. Bu cesur adım ülkemize karşı Doğu Akdeniz'de kurulan koalisyonda çatlak oluşturmuş, Türkiye karşıtı koalisyonun Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarını yok sayan hamlelerini boşa çıkartmıştır."
Türkiye-Libya arasındaki "deniz mutabakatının", KKTC açısından hayati bir önem taşıdığını vurgulayan Osmanağaoğlu, partisinin Türk devletinin ve Türk milletinin hakkının korunması adına atılan adımları ve atılacak adımları kayıtsız ve şartsız bir şekilde desteklediğine işaret etti. Osmanağaoğlu, "Çünkü Türk milleti Kıbrıs’ta, Akdeniz’de 'kiracı' değil ev sahibidir. 448 yıl önce Lala Mustafa Paşa'nın ve kahraman Türk ordusunun Türk yurdu yaptığı Kıbrıs, kaderine terk edilmeyecektir. 481 yıl önce Barbaros Hayreddin Paşa ve yiğit leventlerinin Preveze Deniz Zaferi ile birlikte Türk gölü haline getirdiği Akdeniz gaspçıların insafına terk edilmeyecektir." değerlendirmelerinde bulundu.
Türkiye'nin birçok noktasında özellikle taş ocaklarının ortaya çıkardığı çevre kirliliği ve insan sağlığını tehdit eden mevcut halin korkutucu bir hal aldığına da dikkati çeken Osmanağaoğlu, şöyle devam etti:
"Sadece seçim bölgem olan güzel şehrimiz İzmir'imizde; 2018 yılı itibarıyla maden arama ve işletme amaçlı madencilik faaliyetleri için 1839 hektar alanda verilmiş devam eden izin bulunmaktadır. Kaynaklarımızın ortaya çıkartılmasına ve değerlendirilmesine söyleyeceğimiz bir şey yoktur. Ancak; tarım arazilerini tehdit eden, orman ve doğal sit alanlarının özelliklerini ortadan kaldıran, yerleşim yerlerine çok yakın mesafelerde bulunan taş ocaklarının çevresel etkileri ve insan sağlığını tehdit eden etkileri de görmezden gelinmemelidir. Temennimiz elimizdeki kaynaklar değerlendirilirken en önemli kaynağımız olan insan kaynağını heder etmeyecek, gelecek nesillere ulaştırılması gereken emanetlerin başında gelen tarım ve orman alanlarımızın yok edilmesinin önüne geçecek, insan ve çevre dostu projelerin hayata geçirilmesidir."
Osmanağaoğlu, maden işletmelerine uygulanan cezaların suçla orantılı boyutta olmasının sağlanmasını ve bu cezaların ruhsat sahibini "iflasa" sürüklemesinin de önüne geçilmesini istedi.
- "Boşanmalar arttı"
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan da aileye önem verdiklerini ve aileyi korumak gerektiğini söyledi.
Son zamanlarda boşanmaların arttığına dikkati çeken Aycan, "2018 yılında boşanma sayısı yüzde 10,9 artarak 142 bin boşanma gerçekleşmiştir." dedi.
Her boşanmanın yeni bir sorun, çatışma ve kavga anlamına geldiğini dile getiren Aycan, boşanma sonrasında ortaya çıkan nafaka, çocuk meselesi gibi sorunların da toplumsal sorunlar olduğuna işaret etti.
Aycan, kadına yönelik şiddetin temelinde de boşanma olduğunu ifade ederek, kadın cinayetlerinin de eş ya da eski eşler tarafından işlendiğini kaydetti.
Yaşanan sıkıntılara karşı "Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun" bulunduğunu ancak bu kanunun yeterli olmadığını belirten Aycan, "Maalesef bu kanun aileyi koruyamadı, boşanmaları arttırdı." diye konuştu.
En küçük tartışmanın kavgaya ve boşanmaya gitmesini engellemek gerektiğini dile getiren Aycan, bu yüzden aile danışmanlıklarını da arttırmak gerektiğini vurguladı.
Aycan, çalışma hayatında özellikle genç işsizliğin önemli bir sorun olduğunu, hükümetin bazı müdahaleler yaptığını ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Aycan, MHP olarak küçük ve orta ölçekli işletmeleri teşvik eden, istihdamı, üretimi artıracak politikaları önerdiklerini kaydetti.
Çalışma hayatında önemli sorunlar olduğunu ve kamuda da tek tip çalışmayı özendirmek gerektiğini belirten Aycan, şöyle konuştu:
"Kamudaki, farklı statüdeki çalışmaları ortadan kaldırmamız lazım. Özellikle sözleşmeli personel statüsünün devlet memurluğu anlayışına uymadığını düşünüyoruz. Anayasaya da aykırı bir tutumdur bu. Onun için kamudaki tüm istihdam modellerini tek tipe, devlet memurluğu statüsüne dönüştürmemiz gerek. Aile Bakanlığında ek ders ücreti karşılığında çalışma statüsünün kaldırılarak kadroya geçirilmesini özellikle Sayın Bakan'dan talep ediyorum. Bunun dışında tüm kurumlarda, MEB'de, Sağlık Bakanlığında farklı statüde çalışmaları ortadan kaldırmamız lazım."
MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem de aile içerisinde kadına yüklenen görev ve sorumluluğun, sadece evlatlarını dünyaya getirmek olmadığını, "Annenin, evin kadınının görevleri çok daha fazla. Geleceğimiz olan evlatlarımız ilk terbiyelerini anneden alırlar." dedi.
Annenin, çocuğun ilk öğretmeni olarak kabul edildiğini dile getiren Erdem, kadınların, annelerin, ebeveynler olarak çocuklara gelecek vizyonunu aktardığını söyledi.
Şahsı adına söz alan AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir ise BM'nin 2019'da yayınlanan İnsani Gelişmişlik Raporu'na göre Türkiye'nin 59'uncu sıraya yükseldiğini ve ilk defa en yüksek gelişmiş ülkeler kategorisinde yer aldığını kaydetti.
Görüşmelerde sadece AK Parti karşıtlığı üzerinden siyaset yapıldığını dile getiren Keşir, AK Parti iktidarları döneminde mutlak yoksulluğun yok edildiğini bildirdi.
Keşir, bu bütçenin yoksullukla mücadele eden bir bütçe olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:
"Bu bütçe artan refahı, yüksek gelişmişliği toplumun tüm kesimlerine yaymaya çalışan bir bütçedir. Bu bütçe, ilk defa AK Parti ile hukuki varlığa kavuşan, kimliğe kavuşan engellilerin eğitim, rehabilitasyon ve istihdamının bütçesidir. Bu bütçe, tüm kurumlarıyla kadına yönelik şiddetle mücadele etmenin bütçesidir. Bu bütçe ailenin tümünün korunması bütçesidir. Bu bütçe, terör örgütü PKK/YPG tarafından zorla dağa kaçırılan, çatışmaya ve tecavüze zorlanan, kız ve erkek çocuklarıyla en iyi mücadele eden bütçedir. Bu bütçe sosyal güvenliğin bütçesidir. Bu bütçe, yenilenebilir enerji modellerinin bütçesidir."