TBMM (AA) - TBMM Genel Kurulunda, TBMM, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kurumların 2020 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.
CHP Grubu adına söz alan Antalya Milletvekili Cavit Arı, Türkiye'yi, 2020 yılı sonunda tahminen 220 milyarlık bir bütçe açığının beklediğini savundu.
1923 yılı ile 2002 yılları arasındaki bütün iktidarların harcadığı toplam paranın 713 milyar dolar olduğunu belirten Arı, "Bu parayla, sizlerin sata sata bugüne kadar ancak bitirebildiği Paşabahçe Cam Sanayi, Ereğli Demir ve Çelik, İskenderun Demir ve Çelik, Eti Holding, Tüpraş, Sümerbank Holding, SEKA, Telekom, Oymapınar Barajı, gübre sanayi işletmeleri, şeker fabrikaları, birçok santral, tersane, liman, köprüler yapıldı." dedi.
Arı, Türkiye için çok önemli olan turizm sektörünün, önce Turizm Ajansıyla binde 7,5'luk bir yükle, arkasından da konaklama vergisiyle karşı karşıya kaldığını ifade etti.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Kamu Denetçiliği Kurumu kurularak ülkeye gerçekten bir iyilik yapıldığını söyledi.
Şeref Malkoç'un başkanlığı döneminde Kamu Denetçiliği Kurumunun Türkiye'ye iyi tanıtıldığını dile getiren Tanal, "En azında idarenin her türlü eylem ve işlemleriyle ilgili vatandaşımızın faksla, telgrafla, mektupla, dilekçeyle başvurabileceğiyle ilgili adeta Türkiye'nin her tarafını adım adım dolaşarak bu kurumu tanıtmaya çalıştı." diye konuştu.
Tanal, Kamu Denetçiliği Kurumuna ayrılan bütçenin çok düşük olduğunu savundu.
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, şu anda monokrasiyi meşrulaştırmak isteyenlerin, yaptıkları hukuk dışı uygulamaları haklı kılmak için yeniden kendisi ve kendisini gibi olanları "sözde bilim adamı" ya da "ülke bölücülüğü" sözleriyle hedef göstermeye devam ettiğini söyledi.
"Ben onları muhatap almıyorum. Benim muhatabım bir öğretim üyesi olarak Cumhur İttifakı'nın atamış olduğu 69 rektör." diyen Kaboğlu, şunları kaydetti:
"Bu rektörlerin hiç yurt dışı yayını yokmuş, 71'ininse hiç atfı yokmuş. Benim tek başıma sadece yabancı dillerde yaptığım yayın sayısı 90 kadar, Fransızcadan Farsçaya kadar ve belki de saptayamadıklarımla 100'ü geçmektedir.
Burada oyladığımız yasalar ülkenin tarihsel, doğal, kültürel bütünlüğünü bozuyorsa, kişi özgürlüklerinin, sosyal hakların ve çevresel hakların bütünlüğünü ihlal ediyorsa, demokrasiyi ve hukuk devletini zedeliyorsa... Öte yandan, ulusal ölçekte ve uluslararası alanda bütün yaşamı boyunca hukuk devleti ve insan haklarını uluslararası bilimsel projelerde, hep açık ve saydam bilimsel ortamlarda savunmak eğer ülke bölücülüğüyse, o zaman kendilerine içtikleri andı hatırlatmak isterim: Anayasa suçu işlememek asıldır, hukuku savunmak bütünleştiricidir; Anayasa suçu işlemek esasen bölücülüktür."
-"Romanlar çadırlarda yaşamaya devam ediyor"
CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, bugünün 10 Aralık İnsan Hakları Günü olduğunu anımsatarak, "Herkesin İnsan Hakları Günü kutlu olsun, Romanlar hariç. Çünkü bizim haklarımız yok; yaşama hakkımız yok, barınma hakkımız yok, eğitim hakkımız yok; insanca, onurlu yaşama hakkımız yok." dedi.
Türkiye'de yaşayan Romanların yüzde 39'unun evinde çamaşır makinesi, televizyon, elektriği olmadığını dile getiren Purçu, "Romanlar 1700'lü yılları yaşıyor. Roman Strateji Eylem Planı yaptınız, masada kaldı. Bakın, Romanlar çadırlarda yaşamaya devam ediyor." diye konuştu.
Purçu, bu bütçede Romanların, fakirlerin, garibanların, işçilerin, emeklilerin, memurların olmadığını, zenginler bulunduğunu öne sürdü.
AK Parti İzmir Cemal Bekle de "Romanlar konusunda 'AK Parti hiçbir şey yapmadı' demek, en basit tabirle nankörlüktür. Kendisi de çok iyi bilir, bu ülkede 'buçuk' kavramını alıp çöpe atan partinin adı AK Parti'dir." karşılığını verdi.
Eleştiriye sonuna kadar açık olduklarını belirten Bekle, "Adama sorarlar, 'Siz, Romanlar adına ne yaptınız? Bana söyleyemezsiniz. Biz sizi İzmir'den biliyoruz?" diye konuştu.
Purçu da bu sataşmadan yeniden söz istedi.
Bunun üzerine, TBMM Başkanvekili Levent Gök, iki milletvekilini grup sıralarının önüne gelmesini istedi. Sıraların önüne gelen iki milletvekilini birbirine sarıldı.
Gök, şunları kaydetti:
"Burada iki Roman kardeşimizin konuşmasını izledik. Meclis Başkan Vekili olarak iki Roman kardeşimizin Meclis kürsüsü önünde birbirleriyle karşılıklı mücadele eder gibi olmalarına gönlüm razı olmaz çünkü Romanların Türkiye'deki durumlarını, onlara ilişkin çözüm önerilerini, neler yapılabildiğini herkes görüyor, gözlemliyor. Bütün arzumuz, Roman kardeşlerimizin yaşadıkları bütün sorunların çözülmesidir. Ben inanıyorum ki her iki Roman kardeşimiz de bu sorunların çözümü noktasında aynı şekilde, aynı coşkuyla hareket ediyor."
Yeniden söz alan Purçu, "Ben burada Romanların hakkını savunuyorum, Cemal Bey AK Parti'nin hakkını savunuyor. Fark bu." diye konuştu.
AK Parti'li Bekle de "Şunu çok iyi biliyorum ki Özcan Vekilimiz de ben de yoksullukla mücadele eden yoksul, yalnız bir toplumu temsil ediyoruz ve her ikimizin de önceliği, temsil ettiğimiz zümrenin bir nebze de olsun refah seviyesini artırmak. Bu konuda benim Özcan Vekilimizin samimiyetinden yana bir endişem yok. Biz eleştiriye de açığız, ortak akılla çalışmaya da. Ama şunu da net bir şekilde ifade edelim ki AK Parti'nin yaptıklarını yok saymak bize göre haksızlık olur." ifadelerini kullandı.
-"Paraların üstüne kondunuz"
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri için toplanan parayı uzunca bir süredir sorduklarını ancak bu soruların "duymazdan gelindiğini" öne sürdü.
"Muhtemeldir ki biz üstüne gitmeseydik de o paraların üstüne rahatça yatacaktınız." ifadesini kullanan Emir, "Bu paralar niye 15 gün içinde vakfın hesabına geçmedi? Çünkü o paraları yediniz, çünkü o paraların üstüne kondunuz." görüşlerini öne sürdü.
"Bu vakfın paraları nerede? Bu vakfın paralarını hak edenlere, şehit yakınlarına ve gazilere vermek için ne bekliyorsunuz? Gerçekten hazine hesabındaysa onun belgesini bizden niye saklıyorsunuz?" sorularını yönelten Emir, "Yüce Meclise sesleniyorum: O paralar yendiyse, o paralara o kirli eller uzandıysa o kirli elleri bulup çıkartmak hepimizin görevidir." dedi.
CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, Afşin-Elbistan Termik Santralinin, bir daha çalışmayacak diye bütün bacaların "son sürat çalıştığını" kaydetti.
Bu görüntülerin medyada da yayınlandığını belirten Öztunç, "1 Ocak'tan itibaren çalışmayacak diye son sürat çalıştırıyorlar. Bir, çevre katliamı oluyor; ikincisi, Allah korusun, bu kadar yüksek kapasite ile burası çalışamaz. Yarın öbür gün burada bir felaket olursa bunun sorumlusu sadece o firma olmaz, siz de olursunuz. Lütfen bir an evvel orayı durdurun." diye konuştu.