TBMM (AA) - MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Türkiye'nin, tarihinin en büyük ekonomik saldırılarına maruz kalmasına rağmen faiz-kur-enflasyon sarmalından çıkması konusunda önemli bir mesafe alındığını söyledi.
TBMM Genel Kurulunda, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde söz alan Akçay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin 3 sac ayağı üzerine inşa edildiğini, bunların "milli devlet, güçlü iktidar, demokratik istikrar" olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yönetimde istikrarı, temsilde adaleti hedeflediğini ve bu hedeflerin gerçekleştiğini dile getiren Akçay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Meclisin daha verimli ve daha bağımsız olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş evresinin "son derece uyumlu" olduğunu belirten Akçay, "Eski sistemde hükümet kurulma sürecinde yaşanan gerginlik, çalkantı ve krizler yaşanmamıştır. Seçimin akabinde Cumhurbaşkanı kabinesi süratle teşkil etmiş; ülke gündemine, temel konulara odaklanmıştır." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin; milli güvenlik, dış politika ve ekonomi ile ilgili etkin, hızlı, uyumlu ve isabetli kararların alınmasını kolaylaştırdığını söyleyen Akçay, "Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişimiyle başlatılan ülkemizi işgal planının çok cepheli devam ettirildiği süreçte tüm tehdit ve saldırılara daha güçlü şekilde karşılık vermiştir. Terörle mücadelede önemli ve büyük bir başarı sağlanmıştır." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı hızlı ve etkin karar alma mekanizmasıyla ekonomi politikalarının, dönüşüm ve değişim sürecinin daha koordineli bir şekilde yönetildiğini belirten Akçay, Türkiye'nin, tarihinin en büyük ekonomik saldırılarına maruz kalmasına rağmen faiz-kur-enflasyon sarmalından çıkarılması konusunda önemli bir mesafe aldığını vurguladı.
- "Maddenin üçüncü hali"
Millet ve devlet olmanın, toprak bütünlüğü içinde yaşamanın ilk şartının güvenlik olduğunun altını çizen Akçay, "Bu nedenle terörle mücadele en hassas konumuzdur. Bu mücadele çok boyutludur. Devlet terörle sahada mücadele ederken, sivil toplumda, kamu hayatında, siyasette, kültürde, sanatta, medyada ve eğitimde de mücadele yapılır, yapılmalıdır." diye konuştu.
Türk milletinin beka ve onur meselesi olan FETÖ'nün kökünün kazınması için atılan adımları desteklediklerini ve desteklemeye de devam edeceklerini bildiren Erkan Akçay, "FETÖ ve FETÖ’cülük yapısı itibariyle maddenin üçüncü hali olan gaz haline benzemektedir. Rengi ve kokusu yoktur ama çok zehirli ve sinsidir. Her tarakta bezi var, her kalıba girmektedir. Bu gibi örgütlerin ortaya çıktıkları ortam ve tutundukları kök ve dallar da analiz edilmeli, devletimizi içten içe kemiren hiçbir yapıya müsamaha gösterilmemelidir. Stratejik devlet konseptiyle mücadele sürmelidir." ifadelerini kullandı.
-" Barış Pınarı Harekatı'ndaki başarı masaya güçlü şekilde oturmamıza vesile oldu"
Akçay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dış politikada bağımsızlık ve milli egemenlik; sosyal, ekonomik ve siyasi bakımdan yabancı güçlerden bağımsız egemen politik bir alanın kurulması ve bu alandaki egemenliğin uluslararasında tanınması ve saygı görmesi ile mümkündür. Bağımsız dış politikanın somut göstergesi ise sahada ve masada güçlü olmaktır. Bugün Türkiye dış politikada sahada da masada da belirleyici hale gelmiştir. Barış Pınarı Harekatı'nda sahadaki başarı masaya güçlü bir şekilde oturmamıza vesile olmuştur. Bu hamlelerle Türkiye milli çıkarlarını korumakta ve güçlendirmektedir.
Türkiye bölgesinde ilteber devlet konumuna gelmektedir. İlteberlik; derleyen ve toplayan olma sorumluluğunu, gücünü ve yetkisini ifade eder. Bu vazifede yapıcı siyaset ve saygınlığın varlığı rızayı tesis etmede yetersizdir. Rıza, gücün bir yansımasıdır. Güç ise sahadaki varlığınızdır. Türkiye ilteber devlet rolünü sahadaki ve masadaki gücüyle inşa ettiği bölgesel ve küresel rızayla tesis etmektedir. Dış politikada tarihin ve coğrafyanın mantığına uygun olarak hareket etmek zorundayız. Binlerce yıllık Türk devlet geleneğine, Türk milli kültürüne, hariciye tecrübesine bağlı olarak bağımsız dış politikaya devam etmeliyiz. İkili ilişkilerdeki tüm olumlu gelişmelere rağmen kuşkulu ve uyanık aynı zamanda akıllı ve iddialı.
Gururla söylemeliyim ki Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle dış politikada daha etkin ve belirleyicidir. Son yıllarda dış politikada önemli kazanımlar elde ettik. Bölgemizde ve uluslararası siyasette proaktif yaklaşımla suyun yatağını belirleyen, suyu mecrasında akıtan ülke konumuna geldik. Bu durum hiç şüphesiz ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle gelen imkan ve fırsatları doğru ve zamanında değerlendiren, tehditlere yerinde ve güçlü bir şekilde cevap veren bir dış politika yönetimi sayesinde olmuştur."
-"Ekonomi borç ve rant sarmalından kurtarılmalıdır"
"Ekonomik kriz tellallarına karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirdik." diyen Akçay, "Milli ekonomi seferberliğine girişmeli ve üretime odaklanmalıyız. Üretim ekonomisini inşa etmeye yönelik yapısal reformları hayata geçirmek mecburiyetimiz vardır." dedi.
Erkan Akçay, üreten, geliştiren, yatırım ve tüketim ölçülerini rasyonel eşiklerde planlayan, kendi dinamiklerinden güç alıp milli ve manevi özellikleriyle ayakta duran ekonomiye sahip olunması gerektiğini vurgulayarak, "Ekonomi milli tasarruflara ve milli kaynaklara dayanmalıdır. Ekonomi borç ve rant sarmalından, savurganlıktan kurtarılmalıdır. Sanayimizi, bilim ve teknolojimizi süratle ileri seviyelere getirmeliyiz. İstihdam sorunu mutlaka çözülmelidir, tarım ve hayvancılık güçlendirilmelidir. Gelir dağılımını iyileştirip eşitsizlikleri giderecek adımlarla yoksullukla mücadele edilmelidir. Büyüyen ekonomiden emeklinin, çiftçinin, esnafın daha çok pay alması sağlanmalıdır. Millet büyümedikçe rakamların büyümesinin bir anlamı yoktur." değerlendirmesini yaptı.
Akçay, savunma gücünün bir milletin bağımsız, güçlü ve müreffeh yaşamasında en önemli etkenlerden biri olduğunu dile getirerek, savunmada hedefin yüzde yüz yerli üretim olduğunun altını çizdi.
-"Hızlı ve etkin çözümler üretildi"
MHP Grup Başkanvekili Levent Bülbül de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci bütçesini MHP olarak desteklediklerini söyledi.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yürürlüğe girmesinin ardından ülkeyi, bölgeyi ve hatta dünyayı etkileyecek mahiyette sorulara maruz kaldığını ifade eden Bülbül, bu sorunlara hızlı ve etkin çözümler üretildiğini kaydetti.
Yeni hükümet sistemine geçişin sorunsuz şekilde gerçekleştiğini ve gerçekleşmeye devam ettiğini belirten Bülbül, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, uygulanmaya başladığı andan itibaren sonuç vermeye başlamıştır." dedi.
Türkiye'nin, terörle amansız bir mücadele verirken, finans sistemine yönelik dış kaynaklı saldırılarla ülke ekonomisinin hedef alındığını belirten Bülbül, atılan isabetli adımlarla önemli ölçüde bu saldırıların bertaraf edildiğini kaydetti.
Ekonomik saldırıyı gerçekleştiren odakların siyasi ve sosyal kaos planı da yaptıklarını dile getiren Bülbül, "Devletimiz, yeni hükümet sisteminin verdiği imkanlarla siyasi ve kaos planlayanlara karşı hızlı ve etkin tedbirler almıştır." diye konuştu.
Bülbül, ekonomik yönden kırılganlıklar devam etmekle birlikte olumlu bir sürecin içine girildiğine işaret ederek, ekonomik verilerin kısa süre içinde dengelenmeye başladığını söyledi. Bülbül, "2018 yılında Türkiye'nin uçuruma gittiğini, IMF ile anlaşmadan krizden kurtulamayacağını, hükümet sistemini de içine alan Anayasa değişikliği olmadan ekonomik olarak Türkiye'nin kendine gelemeyeceğini ifade edenler, yaşanan gelişmeler karşı diyecek söz bulamamaktadırlar." değerlendirmesini yaptı.
Ekonominin, 2019 yılında hızlı bir toparlanma süreci içine girdiğinin altını çizen Levent Bülbül, "MHP olarak Türkiye'nin ekonomik alanda vermiş olduğu mücadeleyi beka mücadelemizin bir parçası olarak değerlendirmekteyiz. Ekonomiye karşı yapılan her türlü manipülasyon ve operasyonlara karşı devletimizin yanındayız." dedi.
TBMM'nin, kasıtlı ve haksız bir şekilde etkisiz ve fonksiyonsuz olarak tarif edildiğini aktaran Bülbül, yasama faaliyetlerine bakıldığında bunu söylemenin mümkün olmayacağını kaydetti. Bülbül, yeni bir içtüzük için olumlu katkı yapmaya hazır olduklarını bildirdi.
Türkiye'nin, içeriden ve dışarıdan tehdit ve tehlikelere karşı kıran kırana bir mücadele içinde olduğunu belirterek, "Terörün dini, dili, ırkı, mezhebi olmaz. Terör terördür ve hedefi bütün insanlıktır." ifadesini kullandı.
Düzensiz göç, mülteciler ve sığınmacıların tüm dünya için olduğu gibi Türkiye için de önemli meselelerden biri olduğuna dikkati çeken Bülbül, dünyada, sığınmacılara ve mültecilere Türkiye gibi değer veren başka bir ülke bulunmadığını, dünyanın aynı hassasiyette bulunmadığını söyledi.
"Suriyelilerin güvenli ve gönüllü bir şekide ülkelerine dönmeleri için azami gayret sarf edilmelidir." diyen Bülbül, Suriyeli sığınmacıların geri dönüşlerini temin etmek maksadıyla güvenli bölgeler oluşturulması ve Suriyelilerin buralara yerleştirilmesinin son derece insani bir çözüm şekli olduğunu söyledi.