TBMM (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye'nin 15 Temmuz'dan sonra devlet içindeki örgütlü yapı Fetullahçı Terör Örgütü'nden (FETÖ) kurtulmak için kararlı bir mücadele ve arınma süreci başlattığını vurgulayarak, "FETÖ ile mücadele aynı zamanda Türk yargısının bir bağımsızlık ve saygınlık mücadelesidir. Bu mücadeleyi yargının saygınlığını yükselterek, toplumun adalet inancını yine yücelterek sürdüreceğiz." dedi.
Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, bakanlığı ile yüksek yargı kurumlarının 2019 yılı bütçesini sundu.
Hukukun, demokratik düzenin, güvenliğin, hak ve özgürlüklerin korunup yaşatılmasının güvencesinin yargı olduğunu dile getiren Gül, yargı yetkisinin, bağımsız ve tarafsız yargı mercileri tarafından kullanıldığını söyledi.
"Hiçbirimizin yargı adına vekaleten konuşma hak ve yetkisi de bulunmamaktadır." diyen Gül, yargı kararlarının herkes için bağlayıcı olduğunun altını çizdi.
Gül, yargı yetkisini kullanmanın yargı organlarına ait olsa da yargısal adaleti sağlamanın, yasal ve kurumsal imkanlarını oluşturmanın yasama ve yürütmenin görevi olduğunu anımsattı.
Anayasanın da kuvvetler ayrımını, organlar arası bir hiyerarşi olarak değil medeni bir iş bölümü olarak tarif ettiğine işaret eden Gül, "Bu iş bölümü anlayışı içinde biz de vatandaşlarımızın adalet hizmetlerinden daha yüksek kalite ve standartlarda yararlanması hedefi üzerinde ilerlemeye devam ediyoruz. Yargı sistemini, insanımıza hizmet eden bir araç olarak işlevsel kılmak hükümetlerimizin değişmeyen önceliğidir." dedi.
-"Ana hedefimiz güven veren bir adaletin tesisi"
Bu önceliğe uygun bugüne kadar pek çok reform yapıldığını, iyileştirici ve geliştirici pek çok adım atıldığını aktaran Gül, şöyle devam etti:
"Ana hedefimiz hangi etnik, hangi bölge, sosyal statü, yaşam tarzı ne olursa olsun, insana insan olduğu için değer veren ve 'herkese güven veren bir adalet'in tesisidir. 'Güven veren adalet' perspektifiyle en başta, mahkemeleri soğuk duvarlarıyla tarif edilmeyen vatandaş dostu bir sistem kastediyoruz. Hizmet gereklerine uygun fiziki imkanları kurarak, hizmeti kolaylaştıran teknoloji kullanımını yaygınlaştırarak, iyi uygulama örnekleriyle adalete erişimi güçlendirerek vatandaş memnuniyetini artırmayı hedefliyoruz. Bu perspektifle, hukuk istikrarı ve hukuki güvenliğin altını çiziyoruz. Yüce Meclisin takdiri ve iradesiyle mevzuat altyapımızı güçlendirici adımları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da atmayı umuyoruz."
-"Zorlukların farkındayız"
Gül, eksiklikleri inkar, geliştirme ve iyileştirme ihtiyacı gösteren alanları göz ardı etmediklerini vurgulayan Gül, bugüne kadar sağlanan ilerlemeler ve kaydedilen başarılar ne kadar büyük ve anlamlı olursa olsun, daha yapılacak pek çok iş, gerçekleştirilecek pek çok hedef olduğunu bildirdi. Adalet Bakanı Gül, şunları kaydetti:
"Zorlukların da farkındayız. Zorlukların en başta, ele aldığımız konunun tabiatından kaynaklandığını hatırda tutmak zorundayız. Yargıdan, yargı mercilerinden, mahkemelerden söz ederken, bir idari teşkilattan, o teşkilatın hiyerarşik düzen içindeki bir taşra örgütlenmesinden bahsetmediğimizi hepimiz biliyoruz. Yani bir bakanlık ve o bakanlığın taşra teşkilatı şeklinde yapılanma değil, bağımsız ve tarafız yargı mercileri söz konusu. Yargı mercileri, görevlerini anayasal teminat altındaki bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri doğrultusunda yürüttüklerinden, vatandaş memnuniyetini artırıcı adımlarda, adalet hizmetlerinin toplumsal talep ve beklentiler doğrultusunda geliştirilmesinde bu fonksiyonel ayrıma da dikkat etmek, saygı göstermek zorundayız. Yargı mercilerinin kendi tabii mecraları ve anayasal sınırları içindeki işleyişine karışmamak ama bu işleyişin tabi olduğu yasal ve kurumsal çerçeveyi geliştirmek, iyileştirmek politikalarımızın nirengi noktasıdır."
Abdulhamit Gül, Türkiye'de yargının ve adalet hizmetlerinin aktüel performansını değerlendirirken gözden kaçırılmaması gereken bir diğer noktanın, içinden geçilen çok özel tecrübe olduğunu vurgulayarak, bu tecrübenin Türk yargısına, bağımsızlık ve tarafsızlığın değerini, hukuka ve vicdana bağlılığının önemini, akıl ve muhakemenin kıymetini çok büyük bir bedel karşılığında öğrettiğini söyledi.
-"FETÖ mensupları ihanetin hesabını vermeye başladı"
Akıl ve muhakemeyi değersizleştirip yerine ideolojik adanmışlığı ikame edenlerin ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğinin 15 Temmuz'da çok canlı biçimde görüldüğünü ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstikameti hukuktan ve vicdanından değil bağlı olduğu örgütten alan FETÖ mensupları, sonuçta bu ihanetin hesabını hukuk önünde vermeye başlamışlardır. Adalet mekanizmasını araçsallaştıran FETÖ, yargı sistemine, milletimizin adalet beklentisine ve adalete duyulan güvene de en büyük kötülüğü yapmıştır. Yargı sistemimiz başta olmak üzere Türkiye, 15 Temmuz’dan sonra devlet içindeki bu örgütlü yapıdan kurtulmak için kararlı bir mücadele ve arınma sürecini başlatmıştır. Bu süreç devam etmektedir. Bu süreç zafiyete uğramadan başarıyla tamamlanacaktır. Bu arınma sürecine, yeniden bir inşa sürecinin eşlik etmesi zarurettir. FETÖ ile mücadele aynı zamanda Türk yargısının bir bağımsızlık ve saygınlık mücadelesidir. Bu mücadeleyi yargının saygınlığını yükselterek, toplumun adalet inancını yine yücelterek sürdüreceğiz. 2019 yılını bu anlamda yeni bir başlangıç, önemli bir dönüm noktası olarak görüyoruz. Yargının kendi yaşadığı travmayı da atlatarak daha adil, daha hızlı, daha etkin ve toplumun tüm fertlerine güven vererek yol alacağına inanıyoruz."
(Sürecek)