TBMM (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesi amacıyla MİT Başkanlığı ile diğer güvenlik kurumlarının iş birliği içerisinde başarılı operasyonlar gerçekleştirmesi neticesinde terör örgütlerinin faaliyetlerinde son dönemde hissedilir bir azalma olmuştur." dedi.
Oktay, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayın yanı sıra Kamu Denetçiliği Kurumu, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığının 2019 yılı bütçeleri üzerinde TBMM Genel Kurulunda söz aldı.
Küresel ve bölgesel gelişmeler ile tehditlerin hızla evrildiği günümüzde, içinde bulunulan coğrafyanın öneminin de giderek arttığını belirten Oktay, ekonomik rekabete dayalı küresel güç dengeleri ile ittifak ilişkilerinin değiştiği, teknoloji ve sosyal medya kullanımının arttığı, psikolojik savaş ve siber saldırıların daha da yoğun hale geldiği bu sürecin Türkiye'yi doğrudan ve dolaylı etkilediğini ifade etti.
Bu kapsamda, Türkiye'ye hasım ve rakip olan ülkelerin güdümünde bulunan ve çıkarlarına hizmet eden PKK/KCK, PYD/YPG, FETÖ/PDY, DEAŞ ve DHKP-C gibi terör örgütlerinin Türkiye için tehdit olmaya devam edeceğinin bilinen bir husus olduğunun altını çizen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yeni tehditlerle daha da boyutlanan güvenlik sorunları, MİT Başkanlığının üstlendiği görevleri daha da önemli hale getirmektedir. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesi amacıyla MİT Başkanlığı ile diğer güvenlik kurumlarının iş birliği içerisinde başarılı operasyonlar gerçekleştirmesi neticesinde terör örgütlerinin faaliyetlerinde son dönemde hissedilir bir azalma olmuştur. "
Oktay, MGK Genel Sekreterliğinin de kanunlarla verilmiş görev ve sorumluluklarını demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri çerçevesinde yürütmeye devam ettiğini söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerinin modernizasyonunun sağlanmasına yönelik faaliyetleri yürüten Savunma Sanayii Başkanlığını farklı kılanın, ihtiyaç duyulan silah, sistem, araç ve ekipmanların tedarikinde azami ölçüde yerli ve milli imkanların kullanılmasını sağlaması olduğunu belirten Oktay, şunları kaydetti:
"Milli savunma sanayiini geliştirmek, ülkemizin güvenliğine hakim olmak, geleceğimizi başka ülkelere emanet etmemekle eşdeğer öneme haizdir. Bu bakış açısıyla Silahlı Kuvvetler ve güvenlik güçlerimizin ihtiyaçlarını tedarik ederken Türk savunma sanayiini geliştirmek için çalışıyoruz. Bu çerçevede 2002 yılında yüzde 15'ler seviyesinde bulunan savunma sanayi yerlilik oranı, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu liderlik, vizyon, güçlü destek ve takibi ile bugün itibarıyla yüzde 65 seviyesini aşmış durumdadır. Bu rakamların artışı, birçok başka alandaki artışlardan farklı bir anlama da gelmektedir. Savunma sanayi alanında yüksek yerlilik seviyesine ulaşmak demek savunma sanayinin bağımlılık oranının azalması anlamına gelmektedir. Bu nedenle bu rakamlara önem verip telaffuz ediyoruz. Yakın bir geçmişte sınır ötesinde başlattığımız ve başarı ile sonuçlanan operasyonlar ve terörle mücadele harekatlarında kullanılan milli ve yerli ürünlerimiz de bu artan bağımsızlığın göstergesi niteliğindedir."
Savunma sanayideki bu ivmenin sürdürülebilir olması ve ülkeye, güvenlik yanında farklı faydalar da sağlayabilmesi için bu alandaki ihracatın çok önemli olduğunu vurgulayan Oktay, savunma sanayi ürünlerinin yüksek katma değerli, cari açığın azaltılmasına fayda sağlayabilecek teknoloji yoğun ürünler olduğunu söyledi.
Bu çerçevede 2004 yılı sonrasında başlattılan ve bugün artık meyveleri alınmaya başlanan büyük projelerde ihracat fırsatlarının da bulunduğunu kaydeden Oktay, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu fırsatlar ülkemiz için farklı bir dönüm noktası olacaktır. Geçtiğimiz dönemlerde savunma alanındaki ürünleri ithal eden bir ülkeden artık ihracat yapan bir ülkeye dönüşüyoruz. Bu dönüşüm ülkemize her alanda önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çerçevede, 2002'de 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatımız 2017 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 2 Milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu yıl Pakistan ile imzaladığımız ATAK Helikopteri, MİLGEM Savaş Gemisi gibi büyük projelerle birlikte önümüzdeki yıllarda bu rakamın çok daha yukarılara çıkarılmasını hedefliyoruz. Ayrıca çok sayıda ülkenin, yerli ve milli imkanlarla ürettiğimiz ATAK Helikopterimiz, MİLGEM Savaş Gemimiz, İHA ve SİHA’larımız, zırhlı kara araçlarımız ile ilgilendiğini burada iftiharla belirtmek istiyorum."
Savunma Sanayii Başkanlığının ülke açısından büyük önem taşıyan yaklaşık 600 projeyi yürüttüğünü aktaran Oktay, HÜRKUŞ'un bir sonraki aşaması olarak jet eğitim uçaklarının da yerli ve milli imkanlarla üretilmesini amaçlayan HÜRJET Projesi için çalışmalara başlandığını söyledi.
Milli Muharip Uçak (TF-X) Projesi ile Hava Kuvvetleri Komutanlığının 2030'lu yıllardan sonraki muharip uçak ihtiyacının yurt içinde özgün tasarım modeli ile karşılanmasının amaçlandığını belirten Oktay, projenin gerçekleştirilmesi ile Türkiye'nin, dünyada muharip uçak üretebilecek altyapı ve teknolojiye sahip 4'üncü ülke olacağını söyledi.
- "Uzun menzilli hava savunma sistemi"
24 saate kadar havada kalabilme kapasiteleri ve silahlı görev yapabilme kabiliyetleri ile halihazırda sahada etkin bir şekilde kullanılmakta olan İHA/SİHA'ların güvenlik güçlerinin gücüne güç kattığını bildiren Oktay, şu açıklamalarda bulundu:
"2019 yılında ise İHA/SİHA alanında geldiğimiz noktayı bir sonraki aşamaya taşıyacak çok daha fazla faydalı yük taşıma kabiliyetine sahip Taarruzi İHA AKINCI ilk uçuşunu yapacaktır. MİLGEM Projesi ile ülkemiz; kendi savaş gemisini tasarlayıp inşa edebilen sınırlı sayıda ülke arasına girmiştir. Proje kapsamında dördüncü gemi Kınalıada’nın seyir testleri devam etmekte olup; firkateyn sınıfında olan beşinci gemi İstanbul’un inşası ise sürmektedir. Deniz Kuvvetlerimizin gücüne güç katmak için sürdürdüğümüz çalışmalar kapsamında Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemimiz TCG Anadolu tek kalemde yürütülmekte olan en büyük projemiz niteliğindedir. Ana muharebe tankının milli imkanlarla tasarlanması, geliştirilmesi ve üretimini içeren Altay Projesi ile prototip tanklarımız başarıyla üretilmiş; seri üretim için de ihalesi sonuçlandırılarak sözleşme imzalanmıştır. Bunun yanında çeşitli ülkelere ihracatı da yapılan zırhlı araçlarımızda üretim ve teslimatlar devam etmektedir. Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi kapsamında; S-400 alımına ilişkin imzalanan sözleşme ile bir adedi opsiyon olmak üzere iki adet sistem tedarik edilecektir. Projenin bir aşaması olarak uzun menzilli bir hava savunma sisteminin milli imkan ve kabiliyetler göz önünde bulundurularak tasarlanıp üretilmesine yönelik çalışmalar da sürdürülmektedir."
(Bitti)