AK Parti MYK Toplantısı
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: (2)- "Türkiye kimsenin mülteci kampı değildir. Dolayısıyla (Avrupa Birliği) yapacakları işi bu meselenin sürdürülebilir insani standartlarının korunması açısından hassasiyetle ele almaları ve ciddi bir eylem planıyla önümüze g
ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Türkiye kimsenin mülteci kampı değildir. Dolayısıyla (Avrupa Birliği) yapacakları işi bu meselenin sürdürülebilir insani standartlarının korunması açısından hassasiyetle ele almaları ve ciddi bir eylem planıyla önümüze gelmeleri gerekir." dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Mülteciler meselesinin yoğun bir şekilde tartışıldığını ve Uluslararası Af Örgütü'nün konuya ilişkin raporunun bulunduğunu hatırlatan Çelik, raporu hazırlayan kişinin Türkiye'nin yaptığı faaliyetlerle ilgili çok sayıda olumlu tespitinin olduğunu ifade etti.
Çelik, raporda Avrupa Birliği ülkelerinin iki yüzlülüklerinin de altının çizildiğine dikkati çekerek, "Biz burada geri göndermeme ilkesine şu ya da bu sebeple değil tamamen insani sebeple yaklaşan bir ülkeyiz. Çektiğimiz ekonomik sıkıntı, aldığımız yük, birtakım maliyetler her seferinde insani hassasiyetimiz tarafından yönetilmektedir. Dolayısıyla geri göndermeme ilkesine başka sebeple değil sadece insani sebeplerle bağlılığımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.
- "İnsanlık dramına karşı sessiz kaldılar"
Bu konuda en çok konuşan Avrupa Birliği'nin bu meselede sınıfta kalan mekanizmanın başında geldiğini ifade eden Çelik, "Maalesef hiçbir yönetim ortaya koyamadılar, köprüler kurmak yerine duvarlar örmeyi tercih ettiler ve bu insanlık dramına karşı sessiz kaldılar. Yerleştirme kotalarını artırmaları gerekiyor, bu güvenli bölgede Cumhurbaşkanımızın teklif ettiği yerleşim birimlerinin kurulması için pozitif bir katkı sağlamaları gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çelik, İçişleri Bakanlığının göçmen meselesine dair uygulamalarının şimdiye kadarki müktesebatı aştığını, çok daha yeni standartların ortaya koyulduğunu, bunların yabancı gözlemciler tarafından da takdir edildiğini bildirdi.
Mülteciler için dünya genelinde ilkokullarda okullaşma oranının yüzde 61 olduğunu Türkiye'de ise bu oranın yüzde 96,3 olduğuna dikkati çeken Çelik, sadece bu okullaşma oranının bile bu çocukların sadece misafir edilmekle kalınmadığının göstergesi olduğunu belirtti.
Çelik, çocukların eğitilmesinin hem insani açıdan hem de terörle mücadele açısından gerekli olduğunu vurguladı.
- "Türkiye kimsenin mülteci kampı değildir"
Burada önemli olan konunun sürdürülebilir çözümlere ulaşılması olduğunu aktaran Çelik, bu insanların sağ salim ve güvenli bir şekilde ülkelerine dönmelerinin sağlanmasının gerektiğini, Barış Pınarı Harekatı ve diğer harekatların da bunu hedeflediğini ifade etti.
Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin duyarsızlığının aynı şekilde devam ettiğini aktaran Çelik, "Cumhurbaşkanımızın çağrılarına rağmen 'evet haklısınız, doğrudur' demelerine rağmen maalesef fiilen bir adım atmıyorlar. Buradan bir kere daha söylüyoruz, Türkiye'yi Avrupa Birliği zihniyeti bir mülteci kampı gibi konumlandırıp birkaç kuruş yardım yaparak Türkiye'yi bir mülteci kampı halinde bir memleket olarak görmemelidir. Bizim davranışımız insani bir hassasiyet temelindedir, Türkiye kimsenin mülteci kampı değildir. Dolayısıyla yapacakları işi, bu meselenin sürdürülebilir insani standartlarının korunması açısından hassasiyetle ele almaları ve ciddi bir eylem planıyla önümüze gelmeleri gerekir." ifadelerini kullandı.
Çelik, Türkiye'nin bütün insanlık adına üstüne düşen yükü fazlasıyla yerine getirdiğini, dost ve müttefiklerinden de aynısını beklediğini dile getirerek, "Bu çerçevede bu kadar büyük işlere imza atarken Af Örgütü raporuyla Türkiye'nin hakkaniyete aykırı bir şekilde hedef alınmasının yanlış olduğunu belirtiyoruz." dedi.
Raporu hazırlayanların takdir ettiği hususların bütün dünyanın takdir ettiği hususlar olduğuna dikkati çeken Çelik, "Geri göndermeme ilkesine bağlılığımızla ilgili olarak kesinlikle şüphe uyandıracak bir yaklaşım içerisinde olmamalıdır ve bu dönüş süreci açık ve net bir şekilde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içerisinde yapılmaktadır." şeklinde konuştu.
Çelik, bu raporlar yazılırken kendileriyle de istişare halinde olunması halinde raporları hazırlayanların doğru bilgiye ulaşmaları için ellerinden geleni yapacaklarını bildirdi.
Türkiye'nin bu konuda uluslararası hukuka en yüksek standartlarda uygun davranan ülke olduğuna işaret eden Çelik, Barış Pınarı Harekatı'na yönelik iftiraları hatırlattı.
- "Türkiye'nin kültüründe etnik temizlik diye bir yaklaşım yoktur"
Sözcü Çelik, harekata yönelik Türkiye'nin etnik temizlik yaptığı, kimyasal silah kullandığı, güvenli bölgede demografik yapıyı değiştirmeye çalıştığı iddialarının bulunduğunu anımsatarak, "Etnik temizlik diye bir şeyin söz konusu olması mümkün değil, etnik temizliği yapan buradaki terör örgütleridir. PYD/YPG terör örgütünün Araplara, Türkmenlere ve kendi hakimiyeti altına girmeyen diğer Kürtlere, Müslümanlara, Hıristiyanlara, Yahudilere, Ezidilere neler yaptığı raporlarla ortadadır, belgelerle ortadadır. Dolayısıyla Türkiye'nin kültüründe etnik temizlik diye bir yaklaşım yoktur, burada yapılan şey açık ve net bir şekilde terörle mücadeledir." açıklamasında bulundu.
Azınlık gruplar ile gayrı müslim gruplara karşı en büyük tehdidin yine terör örgütü PYD/YPG'den geldiğini ifade eden Çelik, Barış Pınarı Harekatı sırasında kilise içinden Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarına karşı atış yapıldığını hatırlattı.
TSK'nin buraya atış yapmasının beklendiğini ve böylece kara propaganda yapma amacı güdüldüğünü belirten Çelik, "Silahlı kuvvetlerimiz dünyada bu konuda en deneyimli, en olgun ordulardan bir tanesidir, kesinlikle bu provokasyonu anında gördüler ve bunu dünyaya deşifre ettiler fakat dünya bunları görmek yerine kapa propagandayla uğraşmaya devam ediyor. Bu terör örgütünün yaptığı etnik temizliğin terör örgütünü temizlemek şeklinde diğer bütün grupları, bütün etnik grupları özgürleştirmek şeklindeki Barış Pınarı Harekatı'na atfedilmesi baştan aşağı bir yalandır, tabiri caizse alçaklıktan öte herhangi bir sıfatla tanımlanması mümkün değildir." değerlendirmesini yaptı.
Harekat ile demografik yapının değiştirildiği iddialarına ilişkin ise Çelik, "Demografik yapıyı değiştiren ve bunu sistematik bir şekilde yapan terör örgütüdür. Bu iddiaları söyleyenler gitsinler bölgedeki diğer Kürt, Arap, Türkmen, Müslüman, Hıristiyan, Ezidi, Yahudi, bütün gruplarla konuşsunlar aynı tespiti yapacaklardır. İnsanları kadim topraklarından, kadim mekanlarından uzaklaştıran bu terör örgütüdür. Bizim Barış Pınarı Harekatı'yla yaptığımız şey her şeyin yerli yerine oturmasıdır." diye konuştu.
Çelik, "Bizim yaptığımız Barış Pınarı Harekatı ve güvenli bölge kurulmasının etnik temizlik anlamına geldiği ya da demografiyi değiştirme anlamına geldiği PYD/YPG'nin propagandasından başka bir şey değildir, propaganda makinasının kökeni bunlara dayanmaktadır. Maalesef bu konuda aynı iddiayı dillendiren bazı dostlarımız bazı müttefiklerimiz, bazı demokratik ülkeler bu iddiaları alelacele, alelusul, acemice dillendirerek PYD/YPG'nin demografiyi değiştirme ve terör devletçiği kurma projesine açık ya da dolaylı destek vermektedirler." dedi.
Önemli olanın Suriye krizi kriz başlamadan önce kim nerede oturuyorsa oraya rahatça dönebilmesi olduğunu vurgulayan Çelik, "Yani biz Suriye'deki demografinin, sosyolojik yapının, sosyolojik dengelerin orijinal haline dönmesini istiyoruz, buna karşı yapılan birtakım suni tasarrufları bu harekatlarla, terörle mücadele kapsamında geri döndürüyoruz." bilgisini verdi.
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 112 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.