AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (5)- "Türkiye hala Avrupa'nın en yakın, en güçlü, en karlı, her bakımdan potansiyeli en yüksek dost adayıdır. Öyle de kalmak istiyoruz. Yeter ki Avrupalıların da aynı niyette olduğunu görelim.
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye hala Avrupa'nın en yakın, en güçlü, en karlı, her bakımdan potansiyeli en yüksek dost adayıdır. Öyle de kalmak istiyoruz. Yeter ki Avrupalıların da aynı niyette olduğunu görelim. Bize bir adım gelene biz on adım gideriz." dedi.
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
İktidara geldiklerinde savunma sanayisinde Türkiye'nin yüzde 20 gibi bir imkana sahip olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün yüzde 70 gibi bir imkana yerli ve milli olarak sahibiz. Bunu yeterli görüyor musunuz? Haşa. Yüzde 100'e doğru ilerlemek, bunu yapacağız." değerlendirmesini yaptı.
Savunma sektöründe gerek devlet gerek özel sektör olarak yoğun bir çalışmanın içerisinde bulunduklarını anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Düne kadar kapılarında bizi hep böyle adeta dilenci gibi beklettiler. Bir İHA mı alacağız, bir SİHA mı alacağız. 'Bugün git, yarın gel' dediler, vermediler. Bunları yaşadığım için söylüyorum. Sayın Bush bir gün bana dedi ki 'Sayın Başbakan, size bu yapılanı ben kabul etmem.' Çağırdı ve o zaman Dışişleri Bakanı Colin Powell, ona dedi ki 'Böyle olmaz, hiç olmazsa 24 saat, bilemedin 48 saat İHA'ları vereceksiniz.' Ondan sonra böyle bir süreç başladı. Ama bu yeter mi? Biz terörle Doğu'da, Güneydoğu'da yoğun bir mücadelenin içerisindeyiz. Herkesin dünyada sözü var, terörle mücadele. Terörle mücadelede bizi yalnız başına bırakan stratejik ortaklar var. Biz NATO üyesiyiz. NATO üyesi olmamıza rağmen, bizi nasıl oluyor da meydanda bırakıyorsunuz? Ama bu komşular sağ olsun bizi mal sahibi yaptılar."
Türkiye'nin şimdi İHA ve SİHA'sının olduğunu, bunların mühimmatının da Türkiye'de üretildiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Akıllı bomba alacağız, Sayın Obama ile Antalya'da G20 toplantısında konuştuk. 'Tamam, halledeceğiz.' dedi. Hala halledecekler. Ama ne oldu? Akıllı bombayı biz ürettik. Bunların bu yönde de faydası var, onu söyleyeyim. Şimdi SİHA'nın ötesine inşallah geçiyoruz. Onun bir üst sınıfı ki dünyada yok gibi bir şey, o üretiliyor. Şöyle bir iki ay içerisinde inşallah onun test çalışmaları başlayacak ve böylece bu konuda çok daha farklı yere geldik, geliyoruz. Kendi savaş uçağımızı da yapacağız, yapıyoruz. Başka çaremiz yok. Bu adımları atıyoruz. Bu süreç içerisinde de gerçek dostlar ortaya çıkıyor. Sayın Trump'a Osaka'da onu söyledim. Dedim, 'Bakın biz sizden her ne kadar Patriot şu ana kadar almadıysak da 100 tane yeni nesil Boeing uçağı alıyoruz. Bunun anlaşmaları yapıldı. Bu bir alışveriş değil mi? Patriot almayız da bakın Boeing alıyoruz. Ama yine de verecekseniz verin.' Şu anda bu yeni nesil Boeinglerin bir tanesi geldi mesela. Biz de ödememizi yapıyoruz, biz iyi müşteriyiz. Ama böyle giderse biz bu konuda da düşünmek zorunda kalacağız, ister istemez. Yani bu noktada biz istiyoruz ki stratejik ortaklarımız bize stratejik ortak olarak davransınlar ve ondan sonra biz de gereğini yapalım."
- "Değerlerini kendi elleriyle yıkanlardır"
İsrail'in, Filistin'de pervasızca sürdürdüğü devlet terörüne karşı sessiz kalınmasını asla kabul etmediklerini vurgulayan Erdoğan, "İsrail'in yanında kimler yer alıyorsa, herkes bilsin ki biz onların karşısındayız. Doğu Kudüs'te evleri başlarına yıkılan ve Gazze'de açlığa mahkum edilen Filistinlilerin feryatlarına kulaklarını tıkayanlar, Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine saygı duymayanları cesaretlendirenler kendi değerlerini kendi elleriyle yıkanlardır." diye konuştu.
- "Verdiği sözlerin üzerine yattığını biliyoruz".
AB'yi en büyük ticaret ortağı, insani ve tarihi müştereklerin paylaşıldığı yol arkadaşı olarak gördüklerinin ve görmeye devam etmek istediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu iyi niyetin sürmesinin yolunun, AB'nin de buna aynı anlayışla yaklaşması olduğunu kaydetti.
Tam üyelik müzakerelerinde AB'nin Türkiye'ye verdiği sözleri açıkça çiğnediğini unutmadıklarını ifade eden Erdoğan, "Mülteci meselesiyle ilgili yükümlülüklerimizi yerine getirmemize rağmen karşı tarafın maddi katkıdan vize muafiyetine kadar verdiği sözlerin üzerine yattığını da biliyoruz." dedi.
Bunun kesinlikle AB tarafından gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin Suriye ve Doğu Akdeniz politikasına yönelik aleni saldırıların adeta bunların üzerine tuz biber ektiğini vurguladı.
Avrupa ülkelerinde giderek yükselen ırkçılık, İslam ve Türk düşmanlığı ile bunların tezahürü olan saldırıların, bu yaşlı kıtanın geleceğini tehdit ettiğini anlatan Erdoğan, "Türkiye hala Avrupa'nın en yakın, en güçlü, en karlı, her bakımdan potansiyeli en yüksek dost adayıdır. Öyle de kalmak istiyoruz. Yeter ki Avrupalıların da aynı niyette olduğunu görelim. Bize bir adım gelene biz 10 adım gideriz. Önümüzdeki dönemde Suriye'deki ve Doğu Akdeniz'deki hassasiyetlerimiz başta olmak üzere bölge politikaları konusunda AB ile daha geniş uzlaşma zemini yakalayacağımızı ümit etmek istiyorum. Bu doğrultuda üzerimize düşenleri yapmayı sürdüreceğiz." değerlendirmesini yaptı.
- "Çok ağırdan alıyorlar"
Savunma sanayisinde Fransa ve İtalya ile Türkiye arasında bir anlaşma olduğunu anımsatan Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı:
"Hızlandıralım, diyoruz ama bakıyorsunuz çok ağırdan alıyorlar. Biz hızlıyız, ekiplerimiz çalışıyor, hadi siz de çalışın hızlandıralım. Ama ağırdan ağırdan gidiyorlar. Ondan sonra niçin böyle, niye böyle. Yani hep biz markajdayız, markaja alıyoruz işi bitirelim diye.
Günümüzde ekonomisi güçlü olmayan ülkelerin egemenlik haklarını istedikleri gibi kullanabilme imkanları giderek daha da zorlaşıyor. Bunun için biz ekonomiyi en az güvenliğimiz kadar mühim görüyor, sıkıntıların çözümü için var gücümüzle çalışıyoruz. Bilindiği gibi bundan tam bir yıl önce tarihimizin en sinsi ve büyük finansal saldırısına uğradık. Amaç kur etkilerini yıllarca sürdürmek, devleti daha çok borçlandırmak, özel sektörü iflas ettirmek, çarkları durdurmak, halkımızı yoksullaştırmak ve böylece Türkiye'yi tamamen kontrol altına almaktı. Benzer bir saldırıya maruz kalan Rusya Federasyonu rezervlerinin erimesine, para birikiminin 3 kata yakın değer kaybetmesine, faizlerinin 2 kat artmasına rağmen, durumu 4 yılda ancak kontrol altına alabilmişti. Biz ise güçlü ekonomik altyapımız ve kurumlarımızın etkili mücadelesi sayesinde bir yılda bu saldırının etkilerini önemli ölçüde giderdik."
(Sürecek)
Kaynak:
Bu haber toplam 88 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.