AK Parti 29. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı

AK Parti 29. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (4)- "(Fırat'ın doğusuna harekat) Hazırlıklarımızı yaptık, harekat planlarımızı tamamladık, gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü a

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat'ın doğusuna yönelik harekata ilişkin, "Hazırlıklarımızı yaptık, harekat planlarımızı tamamladık, gereken talimatları verdik. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti belki bugün, belki yarın denebilecek kadar yakındır. Hem karadan hem havadan bu harekatı yürüteceğiz." dedi.

Erdoğan, Kızılcahamam Eliz Hotel'de düzenlenen, AK Parti 29. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuştu.

İkinci yargı reformu paketine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoksulluk nafakasıyla ilgili tartışmaları sona erdirmeye yönelik düzenlemenin, ikinci pakette yer alacak başlıklardan biri olduğunu söyledi.

Bir diğer başlığın da hukuk yargılamalarının daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere teşvik edilen sorunların çözümü olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"İkinci paketin en önemli başlıklarından biri de denetimli serbestlik şartları ve süresinin yeniden belirlenmesidir. Denetimli serbestliğin maktu yerine orantılı uygulamasını esas alan bir düzenleme, özel infaz usullerinin kapsamını da genişletiyor. Böylece infazın ıslah amacına uygun olarak gerçekleştirilmesi yönünde ilerleme kaydedilmesi hedefleniyor. Ana başlıklarıyla bu şekilde ifade edeceğimiz ikinci yargı paketini de tüm siyasi partilerimizin değerlendirmesine sunacağız. Bu paketin de uzlaşmayla Meclisimizden geçmesini temenni ediyorum.

Yargı reformuyla amacımız milletimizin adalet beklentisine cevap vermektir, hukukun işleyişine ilişkin tereddütleri ortadan kaldırmaktır. Bu yönde katedeceğimiz her mesele ülke olarak geleceğimize daha güvenle bakmamıza katkı sağlayacaktır."

- "Sorunlu bir zihniyetle karşı karşıyayız"

Türkiye'nin dış politikada geniş bir ilgi alanına sahip olduğunu, bu durumun, medeniyet ve tarihi geçmişinin zenginliğinden kaynaklandığını belirten Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmanın, bu zenginliğin bir ifadesi olduğuna dikkati çekti.

Bu gerçeği bilmeyen veya görmezden gelenlerin, Türkiye'nin dış politika önceliklerini eleştirirken aslında cehaletlerini ve sığlıklarını gösterdiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Hatta bunların arasında bekamızla doğrudan ilgili en kritik noktada dahi ülkemizin cari politikalarının tam zıttı yönünde girişimde bulunanlar çıkabiliyor. Türkiye, kendi iddiasıyla bu ülkenin en eski partisinin, siyaset üretemediği için iradesini terör örgütlerinin güdümündeki yapılara teslim edişinin trajik hikayesini seyrediyor. Bu parti, ülkemize sığınan Suriyeli mültecilere karşı bir nefret politikasının en başta gelen aktörlerindendir. Akşam başka, sabah başka ifadelerle de kendini kotarmaya çalışıyor. Üstelik bunların terör örgütünün işgal ettiği yerlerdeki demografiyi değiştirme başta olmak üzere insanlık suçlarına karşı hiçbir itirazlarını da duymadık. Buna karşılık Türkiye'nin, Suriyelileri evlerine kavuşturmayı amaçlayan adımlarına da şiddetle karşı çıkarak, rejimle ve terör örgütleriyle aynı çizgiye gelmekten çekinmiyorlar. Evleri, köyleri, kasabaları yerle yeksan edilmiş, çalışacak işleri kalmamış mazlumların iskanı ile ilgili projemizden rahatsız oldukları anlaşılıyor. Lafa gelince Suriye'nin toprak bütünlüğünden ve siyasi birliğinden söz edenlerin, fiiliyatta ise tek dertleri zalim rejimin ve bölücü terör örgütünün borazanlığını yapmaktan ibarettir. İşte böyle sorunlu bir zihniyetle karşı karşıyayız."

Demografik yapının değiştirilmesinin bir insanlık suçu olduğuna işaret eden Erdoğan, Suriye'de milyonlarca Arap, Kürt, Türkmen, Süryani, Yezidi ve Keldani'nin yaşadıkları yerlerden kopartılıp, Türkiye başta olmak üzere ülke dışına sürülerek, çok büyük bir insanlık suçu işlendiğinin altını çizdi.

"Sadece rejim bölgesine değil bölücü terör örgütünün işgali altındaki yerlere kimse dönmüyorsa bunun bir sebebi var." ifadesini kullanan Erdoğan, insanların, terör örgütünün tahakkümü altında canlarını, mallarını, ırzlarını ve geleceklerini güvenlik altında görmediklerini, Suriye Kürtleri'nden 100 binlercesinin de aynı sebeple hala Türkiye'de yaşamaya devam ettiğini kaydetti.

- "Planlarımız, projelerimiz hazır"

Türkiye'nin güvenli bölge politikasının, Suriye halkının kendi evlerine dönüşü konusundaki en makul ve insani yol olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu gerçeği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerinde bizzat yaşayarak gördüklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, oldukça küçük sayılabilecek bu bölgelere bile 360 bin Suriyeli'nin geri dönerek yerleştiğini belirterek, "Amacımız, Fırat'ın doğusunu da altını çiziyorum barış pınarlarıyla sulamaktır. Bu bölgede, 1 milyonu yeni inşa edeceğimiz yerlerde, 1 milyonu da mevcut yerleşimlerde olmak üzere 2 milyon kişiyi iskan etmeyi planlıyoruz. Planlarımız hazır, projelerimiz hazır. Bunu BM Genel Kurulu'nda, ikili yaptığımız görüşmelerde devlet başkanlarına, başbakanlarına hepsine bunların kitapçıklarını teslim ettim." dedi.

- "Türkiye'ye destek olmaya davet ediyorum"

Türkiye'nin, sınırları dibindeki terör oluşumlarına asla göz yummayacağını sayısız defa müttefikleri başta olmak üzere tüm dünyaya ilan ettiğini ancak sürekli oyalanmaya çalışıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz de kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye karar verdik. İki ayrı harekatla toplam 4 bin kilometrekarelik bir alanı terör örgütlerinden temizledik. Fırat'ın doğusuyla ilgili de muhataplarımıza her türlü ikazı yaptık. Yeteri kadar da sabırla davrandık. Kara devriyesiymiş, hava devriyesiymiş bütün bunların hikaye olduğunu görüyoruz. Müttefiklerimize sorumuz gayet açıktır, siz SDG adıyla gözlerden kaçırmaya çalıştığınız PKK/YPG'yi terör örgütü olarak tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz? Bunu açıklayın. Bu yönde bir beyan duymadığımız gibi bazı Amerikalı yetkililer alenen PKK, YPG'nin birlikte çalıştıkları bir yapı olduğunu da söylüyorlar. Öyleyse sözün bittiği yerdeyiz. Evet ülkemizi terör örgütünden uzak tutmak için sürekli yüzümüze gülen, sürekli diplomatik söz oyunlarıyla kendilerince oyalayanlara diyoruz ki 'artık söz bitti.' Bir taraftan Irak tarafından 30 bin civarında tırı Suriye'ye sokacaksınız; silah, mühimmat, araç gereç yüklü ve bunları bu terör örgütlerine teslim edeceksiniz ondan sonra da 'biz sizinle stratejik ortağız diyeceksiniz.' Kusura bakmayın bunu yutmayız.

Hazırlıklarımızı yaptık, harekat planlarımızı tamamladık. Gereken talimatları verdirttim. Kararı verilen ve süreci başlamış olan barış pınarlarının önünü açma vakti belki bugün, belki yarın denebilecek kadar yakındır. Hem karadan hem havadan bu harekatı yürüteceğiz. Suriye tarafındaki kardeşlerimizin de tüm güçleriyle bizim yanımızda yer alacağından şüphemiz yoktur. Hem kendi güvenliğimiz hem ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin bir an önce evlerine dönebilmeleri için bu harekatı yapmaya ve başarıya ulaştırmaya mecburuz. Şayet bugün bu adımı atmazsak yarın karşımıza çok daha büyük sıkıntıların çıkacağı gün gibi aşikardır. Tehlikenin kapımıza dayanmasını beklemeyecek, sorunu kaynağında çözeceğiz. Hiç kimsenin bunun için Türkiye'yi suçlamaya hakkı yoktur. Avrupa ve Arap ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı bu ulvi mücadelesinde Türkiye'ye destek olmaya davet ediyorum."

(Sürecek)

Kaynak:Haber Kaynağı

Bu haber toplam 88 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler