6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN BİRİNCİ YILI - Depremin 158. saatinde kurtarılan afetzede, eşini ve 3 çocuğunu kaybetmenin acısını yaşıyor
Hatay'da yaşadıkları binanın yıkılmasıyla ailesini kaybeden Gökhan Uğurlu, yeniden döndüğü memleketinde terzilik yaparak hayata tutunmaya çalışıyor
SALİM TAŞ - Hatay'da 6 Şubat'taki depremlerin 158. saatinde enkazdan kurtarılan Gökhan Uğurlu, eşi ve 3 evladını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde merkez Antakya ilçesi Cebrail Mahallesi'ndeki, Uğurlu ailesinin de yaşadığı 6 katlı Daloğlu Apartmanı yıkıldı. Gökhan Uğurlu ile eşi Sibel (33), çocukları Zehra Nur (16), Zeynep (10) ve Mustafa Berat (7) enkaz altında kaldı.
Depremin ardından bölgeye gelen arama kurtarma ekipleri, depremden 158 saat sonra baba Gökhan Uğurlu'yu, 159'uncu saatte ise kızı Zeynep'i yaralı olarak kurtardı.
Ekipler, ilerleyen saatlerde enkazda Gökhan Uğurlu'nun eşi Sibel ile çocukları Zehra Nur ve Mustafa Berat'ın cansız bedenine ulaştı.
Depremin 158'inci saatinde kurtarılan Uğurlu, 159'uncu saatte çıkarılan kızı Zeynep ile Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.
Hastanede tedavi altına alınan Uğurlu, 3 gün sonra bu kez de hayatta kalan tek çocuğu Zeynep'i kaybetti.
İstanbul'da devam eden tedavisinin ardından memleketi Hatay'a dönen Uğurlu, Antakya Çevre Yolu'nda kurulan prefabrik çarşıda açtığı terzi dükkanında hayata tutunmaya çalışıyor.
- "Kızımın nefes alması için üzerindeki toprağı kazıyordum"
40 yaşındaki Gökhan Uğurlu, AA muhabirine, 6 Şubat'taki depremde ailesiyle yaşadıkları apartmanı terk etmek istedikleri sırada binanın yıkılmasıyla enkaz altında kaldıklarını anlattı.
Yakınında olan kızı Zeynep'in sesini duyduğunu aktaran Uğurlu, ancak arkasından gelen eşi ve diğer iki çocuğundan ses alamadığını söyledi.
Enkazda sürekli kızı Zeynep ile konuştuğunu ve teselli etmeye çalıştığını belirten Uğurlu, şöyle konuştu:
"Kızım enkazdayken sürekli 'Baba çıkalım buradan, baba ne olur yardım et, gözlerim kararıyor, göremiyorum, dayanamıyorum.' diyordu. Kızımın nefes alması için üzerindeki toprağı kazıyordum. Toprağı kazmaktan kollarım ve parmaklarım morardı. Bir ara kızım 'Baba çok susadım. Eğer cennette su varsa ölmek istiyorum ben.' dedi."
Uğurlu, arama kurtarma ekiplerinin önce kendisini, 1 saat sonra da kızı Zeynep'i yaralı kurtardıklarını, ancak eşi ve 2 çocuğunun cansız bedenlerine ulaştıklarını ifade etti.
Hastanedeki tedavisi esnasında kızıyla görüşemediğini anlatan Uğurlu, "Kardeşime kızımı soruyordum. Bana iyi olduğunu söylüyordu. Orada sol bacağını ve sol kolunu kesmişler. Birkaç gün sorunca 'yaşıyor' diyorlardı ama ben artık dayanamaz oldum. 'Yaşıyorsa beni kızımın yanına gerekirse sedyeyle götürün, çocuğumu göreceğim.' dedim. Öyle deyince vefat ettiğini söylemek zorunda kaldılar."
Uğurlu, Adana'nın ardından bir süre İstanbul'da tedavisinin devam ettiğini ve orada akrabalarının yanında kaldığını söyledi.
- "Kendimi işime verdim"
Ailesini kaybettiği memleketi Hatay'a 7 ay önce döndüğünü ve terzi dükkanı açtığını aktaran Uğurlu, şunları kaydetti:
"Hatay'a döndükten sonra ilk 15-20 gün kendime gelemedim. Enkazda kaldığım için Hatay'ın depremde bu hale geldiği aklımın ucundan geçmezdi. Gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Kendimi 15 gün toparlayamadım. Evimin enkazına gittim. İlk başta evimin enkazını tanıyamadım. Evimi, karşısındaki bir marketin levhasından çıkarabildim. Daha sonra ailemin mezarlarını ziyaret ettim. Çok zor bir durum, anlatılmayacak kadar zor. Rabb'im düşmanıma bile böyle bir olay yaşatmasın. İnançlı insanız, metanetimi korumaya çalışıyorum. Kendimi işime verdim. Yavaş yavaş hayata tutunmaya çalışıyorum."
Uğurlu, ailesinden geriye sadece fotoğraflarının kaldığını dile getirdi.
Kaynak:
Bu haber toplam 74 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.