3 SORUDA-İsrail'in tırmandırdığı şiddetin sebepleri ve sonuçları
Türkiye-Körfez, Türkiye-Mısır, Mısır-İran ve İran-Suudi Arabistan ilişkilerinin hızla iyileşme trendine girmesi İsrail'in bölgede hiç olmadığı kadar yalnızlaştığı bir süreci başlatacaktır
Dr. Necmettin Acar, Orta Doğu ülkeleri arasında yaşanan normalleşme eğilimlerini, İsrail'in bölgede siyaseti radikalleştirmesinin sebeplerini ve olası sonuçlarını AA Analiz için kaleme aldı.
- İsrail, Orta Doğu siyasetindeki yumuşama eğilimlerinden neden rahatsız?
2023 yılı başlarından itibaren Orta Doğu siyasetinde birbirine zıt iki eğilim belirginleşmeye başladı. Bir taraftan bölgenin önemli ülkeleri arasındaki krizlerin diplomasi yoluyla çözülmeye başlamasının yol açtığı yumuşama diğer taraftan İsrail'in bölgede bilinçli bir biçimde tırmandırdığı şiddet eğiliminin yol açtığı gerilim.
Bölgedeki gerilimlerin tansiyonunu düşüren gelişmelerin ilki mart ayında Çin arabuluculuğunda Pekin'de ortaya çıkan İran-Suudi uzlaşısıdır. Varoluşsal iki düşman olan İran ve Suudi Arabistan arasındaki yumuşamayı Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerde yaşanan iyileşme, Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmesi ve Mısır-İran arasındaki diplomatik müzakereler takip etti. Suriye'nin, 10 yılı aşkın süredir dondurulan Arap Birliği üyeliğinin ardından, yeniden Arap Birliği'ne katılmasıyla bölgedeki yumuşama eğilimleri önemli bir mesafe kat etmiş oldu.
Bölge genelinde ortaya çıkan bu olumlu siyasal atmosfere rağmen son dönemde Filistin coğrafyasında tam tersi gelişmeler yaşanmaya başladı. Bölgede tırmanan gerilimin en önemli sebebi hiç şüphesiz İsrail'in içeride Filistinlilere karşı bilinçli bir şekilde tırmandırdığı şiddet politikasıdır. İsrail bir taraftan başta Cenin olmak üzere Filistin kasabalarına yönelik aralıksız bir baskın siyaseti güderken diğer taraftan Yahudi yerleşimciler İsrail askerlerinin koruması ve desteği altında Filistin kasabalarına yönelik şiddetli saldırılar düzenlemeye başladılar. Henüz yılın yarısında bile 200'den fazla Filistinli İsrail askerleri ya da yerleşimciler tarafından ateşli silahlarla vurularak hayatını kaybetti. Birleşmiş Milletler (BM) istatistiğine göre son 15 yılda İsrail güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülen Filistinli sayısı yıllık ortalama 55 kişi. Dolayısıyla 2022 ve 2023 Filistinliler için en ölümcül yıllar oldu.
- İsrail'in bölgesel siyasetini radikalleştirmesinin sebepleri neler?
İsrail kurulduğu 1948 yılından itibaren, bölgesel siyasetin radikalleşmesine yönelik politikalar takip ediyor. İsrail Orta Doğu siyasetini radikalleştirmek ve bölgedeki gerilimi tırmandırmak için 2 araç kullanıyor. Bu araçların ilki Filistinlilere yönelik şiddet ve baskıyı artırmak; diğeri ise komşu Arap devletlerinin topraklarına yönelik saldırılar düzenlemektir. Bölgede radikalizmi tırmandırma siyasetinin ise temelde 2 belirgin amacı bulunuyor. Bunlar, Orta Doğu devletlerini parçalı bir yapıda tutmak ve Orta Doğu'da yönetimler ile halklar arasındaki uçurumu derinleştirmek.
İlk olarak, bazı Orta Doğu devletleri İsrail'le iyi ilişkiler kurma eğiliminde olsalar da İsrail devleti bu politikalarını gözden geçirmediği müddetçe bölge devletleri için en büyük tehdit kaynağı olmaya devam edecektir. İsrail'in uluslararası hukuktan muaf tutulması, Müslümanların kutsal mekanlarına karşı mütecaviz eylemleri, milyonlarca Filistinliyi yaşadığı topraklardan sürmüş olması ve komşu devletlerin ulusal sınırlarına yönelik saldırgan ve revizyonist politikası, Orta Doğu devletlerinin İsrail'i birincil güvenlik tehdidi olarak kabul etmesine yol açıyor. Bölgede İsrail karşıtı bir blokun oluşma ihtimali ise İsrail açısından bir kabus demektir. Bu yüzden İsrail, bölgede ideolojik ve jeopolitik açıdan rekabet eden aktörler arasındaki gerilimi tırmandırmayı öncelikli bir dış politika olarak kabul ediyor. İsrail'in hem Filistinlilere uyguladığı baskı hem de komşu devletlerin sınırlarına yönelik mütecaviz eylemleri, bölgedeki devletler arasındaki gerilimi tırmandırıyor. Gerilimin tırmandığı dönemlerde ise İsrail, rekabet halindeki Orta Doğu devletleri için faydalı bir müttefik işlevi görebiliyor. Askeri kabiliyet ve kapasitesi, Batı ile iyi ilişkileri ve teknolojik üstünlüğü, bölgede rakiplerini alt etmek isteyen devletler açısından İsrail'i faydalı bir müttefike dönüştürüyor.
İkinci olarak, bölgedeki devlet yönetimleri ile halklar arsındaki uçurumu derinleştirerek bölgedeki rejimlerin meşruiyet tabanlarını zayıflatmak İsrail açısından önemli bir dış politika gündemidir. Çünkü yönetenler ve yönetilenler arasındaki uçurumun derinleşmesi İsrail'i çevreleyen devlet sistemlerinin zayıflamasını sağlayacaktır. İsrail'in bölgede bilinçli bir biçimde tırmandırdığı şiddet bölge halkları arasında İsrail karşıtlığını artırıyor. Yükselen İsrail karşıtlığının pratiğe yansıyan en önemli sonucu ise Arap halklarının İsrail'i durdurmakta zorlanan kendi yönetimlerine yönelik büyüyen öfkesi oluyor. Böyle dönemlerde Arap rejimleri, kendi halkları tarafından, Filistinlilere karşı İsrail'in işlediği tüm suçların ortağı olmakla bile suçlanıyor.
- Bölge siyasetinin radikalleşmesinin olası sonuçları ne olur?
Orta Doğu bölgesi genelinde 2020'li yılların başlarında başlayan yumuşama eğilimi 2023 yılında yaşanan bazı kritik gelişmeler sebebiyle zirve noktasına ulaştı. Türkiye-Körfez, Türkiye-Mısır, Mısır-İran ve İran-Suudi Arabistan ilişkilerinin hızla iyileşme trendine girmesi İsrail'in bölgede hiç olmadığı kadar yalnızlaştığı bir süreci başlatacaktır.
Bölge genelinde yükselen ılımlı siyasal atmosferi zehirlemek için İsrail'in başvurduğu en temel araç şiddeti tırmandırmaktır. Hem Lübnan Hizbullah'ını hem de Filistin'deki silahlı gurupları sıcak bir çatışmanın içerisine çekmek, Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü'yle (FKÖ) Filistin halkı arasındaki gerilimi tırmandırmak radikalleşme eğilimlerini besleyen önemli girişimlerdir.
Bölgede, İsrail öncülüğünde tırmanan gerilim bölge ülkelerini de bu gerilimin içine ister istemez çekiyor. Örneğin 1990'lı yıllardan 2000'li yıllara kadar ılımlı bir ilişki geliştiren İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerilimi artıran olay 2006 yılındaki İsrail-Hizbullah savaşı oldu. Bugünlerde İsrail'in Filistin topraklarında tırmandırdığı ölçüsüz şiddet dalgası, bir taraftan bölgesel rakipler arası gerilimleri tırmandırırken diğer taraftan Filistin sorununu önemli bir gündem olarak kabul eden Arap halklarının kendi rejimlerine, zaten zayıf olan, güven ve sadakat duygusunu önemli ölçüde ortadan kaldıracaktır. Bugün Orta Doğu'da İsrail'i protesto için sokaklara dökülen kalabalıkların öfkesi sadece işgalci İsrail rejimini değil Filistin davasına sahip çıkma konusunda zorlanan yöneticileri de hedef alıyor. Şiddet dalgasının boyu uzayıp komşu ülkeler sıçraması durumunda Arap halklarının kendi rejimlerinden hissettiği hoşnutsuzluk artacaktır.
[Dr. Necmettin Acar Mardin Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü başkanıdır.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kaynak:
Bu haber toplam 80 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.