28. Uluslararası İş Forumu
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Burcu Uğur:- "Göçmenleri bir potansiyel kazanç olarak gören toplumlar göçmenlerle gelen çeşitlilikten ekonomik olarak fayda sağlarken, tehdit olarak gören toplumlar göçmenlerle gelen çeşitlilikten fayda sağlayamıyor"- IGAM Başkanı Metin Çorabatır:- "Göç, hem göçmenler için bir yarar hem de göç alan ülkeler için bir kazanç. Almanya'nın nitelikli iş gücü için kapılarını açması göçün yararını gösteriyor"- 18. Dönem Federal Almanya Meclisi Üyesi
Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından "İnsani ve İktisadi Boyutuyla Göç" temasıyla düzenlenen 28. Uluslararası İş Forumu (International Business Forum-IBF) devam ediyor.
Forum kapsamında, açılış etkinliğinin ardından moderatörlüğünü MÜSİAD Genel Başkan Vekili Ahmet Doğan Alperen'in yaptığı "Çeşitli Boyutlarıyla Göç Olgusunu Anlamak" başlıklı oturum düzenlendi.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Burcu Uğur, göçmenlerin ekonomiye farklı kanallarla etkide bulunduğunu belirterek, "Bunun en iyi göründüğü yerlerden birisi Nobel Ödülleri. Nobel Ödülü alanların 3'te birinin göçmen kökenli olduğunu biliyoruz. Ülkemiz adına da Nobel alan Daron Acemoğlu da ABD'de göçmen olarak bulunuyor." dedi.
Araştırmalara göre, Suriyelilerin Türkiye'ye ilk geldiklerinde iş piyasasına adaptasyonlarında bazı sorunların yaşandığını dile getiren Uğur, ancak şu anda bu sürecin geride kaldığını, yerli işçiler ile göçmenlerin iş piyasasında birbirlerini tamamlayıcı şekilde bulunduğunu, göçmenlerin yerli işçilerin işini elinden alması gibi bir sorun olmadığını söyledi.
Uğur, MÜSİAD ile Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) işbirliğinde hazırlanan "Türkiye'nin Göç Raporu: Bütünleşik Bir Göç Politikasının Yol Haritası" başlıklı çalışmadan bahsederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"425 firma ile yaptığımız araştırmada bu işletmelerin 3'te birinde göçmen çalıştığını görüyoruz. Firmaların neden göçmen istihdam ettiğini sorduk. Burada da en büyük sebep yerli işçi bulma zorluğu ve yerli işçilerin bazı işlerde ve sektörlerde çalışmayı beğenmemesi ortaya çıkıyor. Bu da aslında göçmenlerin yerli işçileri işinden etmediğini ve onların çalışmadığı işlerde çalıştığı argümanını destekliyor. Göçmen istihdam edemeyen firmalara bunun sebebini sorduğumuzda en çok çalışma izni alınmasındaki zorlukları gösterdiler. Göçmenleri bir potansiyel kazanç olarak gören toplumlar göçmenlerle gelen çeşitlilikten ekonomik olarak fayda sağlarken, tehdit olarak gören toplumlar göçmenlerle gelen çeşitlilikten fayda sağlayamıyor."
- "İş dünyası ve özel sektör göç konusuna daha fazla eğilmeli"
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (IGAM) Başkanı Metin Çorabatır de düzenli, düzensiz ve zorunlu göçler ile bunların sebeplerinden bahsederek, "Göç, hem göçmenler için bir yarar hem de göç alan ülkeler için bir kazanç. ABD'de bugüne kadar Nobel Ödülü alan 200'den fazla kişiden 50'ye yakını ülke dışında doğmuş. Almanya'nın nitelikli iş gücü için kapılarını açması göçün yararını gösteriyor. Göçmenler de göçe kaynaklık eden ülkeler de buradan yararlanıyor." şeklinde konuştu.
İş dünyası ve özel sektörün göç konusuna daha fazla eğilmesi gerektiğini dile getiren Çorabatır, halihazırda Türkiye'ye yönelik gerçekleşen zorunlu göçün sebeplerini ve yaşanan süreçleri anlattı.
Çorabatır, yeni bir düzenleme üzerinde çalışıldığını ve bunun göçmenlerin çalışma izni almasını kolaylaştırmasını beklediklerini söyledi.
- "İktidar ile muhalefet mülteci konusunu siyaset üstü ele almalı"
Metin Çorabatır, uluslararası sözleşmelerin mültecilere ve düzensiz göçmenlere sağladığı haklardan bahsederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sayının çok olması, mülteci konusunun iyi anlaşılmaması, en baştan itibaren bunun siyasileşmesi ve iktidar ile muhalefet arasında bir siyasi çekişme konusu olması, kamuoyunun önemli bir kısmının bu olayı benimsememesine ve mülteciliği tanımamasına yol açtı. Bugün özellikle sosyal medyada yabancılara ve mültecilere karşı büyük bir nefret söylemi var. Bu önümüzdeki en büyük engel. Yapılabilecek herhangi bir hukuki düzenleme veya reform ki buna mecbur olduğumuzu düşünüyorum, nefret ve yanlış bilgiye dayalı söylemle birlikte mültecilere haklarını giderek daha kısarak yaklaşıyoruz.
Çare nedir? Diyalog yok. İktidar ile muhalefetin bu konuyu siyaset üstü bir şekilde ele alıp, aralarında çözüme yönelik diyalog başlatması gerekiyor. Şu anki diyalogun temeli geri gönderme. En küçük muhalefetten en güçlü muhalefete kadar söyledikleri otobüslere bindirip geri gönderme. Hayır gönderemezsiniz. 51 numaralı madde çok net olarak geri gönderme yasağını ortaya koyuyor. Geri gönderme ancak gönüllü, onurlu ve güvenli bir şekilde olabilir. Dolayısıyla muhalefetin ortaya koyduğu 'Geri göndereceğiz, gidin ülkenize' söylemi bu alandaki ilerlemeyi önleyen bir nokta. hükümet de buradan etkilenerek daha kısıtlayıcı politikalar uygulamaya başladı. Onu görüyoruz maalesef."
- "Almanya'daki Türklerin gayri safi hasılaya katkısı 100 milyar avroyu aşıyor"
18. Dönem Federal Almanya Meclisi Üyesi Özcan Mutlu da bugün Almanya'da Türklerin gayri safi hasılaya katkısının 100 milyar avronun üzerinde olduğunu belirterek, "Günümüzde Almanya'da 3 milyon Türk yaşamakta. Bunların hemen hemen yarısının Alman vatandaşlığı da bulunmakta. Almanya'da öyle seçim bölgeleri var ki Türk asıllı seçmenlerin oylarını almadığınızda seçimi kazanamıyorsunuz." diye konuştu.
Almanya'nın birçok seçim bölgesinde Alman adayların bile Türk seçim broşürü çıkardığını dile getiren Mutlu, şu bilgileri verdi:
"Almanya'da yaklaşık 90 bin Türk işletmesinden söz edebiliriz. Küçük döner büfesinden başlayıp BioNTech'e kadar devasa uluslararası şirketler kurmuş durumdayız. BioNTech'in kurucusu Antakyalı bir gurbetçinin çocuğu. Türkler tarafından kurulan işletmeler yaklaşık 1 milyon insana Almanya'da istihdam sağlamış durumda. Göçün getirdiği artıları saymak istiyorum. Bu 1 milyon istihdam arasında Almanlar da var."
- "Türk hükümetinin bir numaralı önceliği göç"
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Türkiye'nin Göçmenlerin İşgücü Katılımı Programın Koordinatörü Shabarinath Gopinathan Nair de göçün dinamiklerine değinerek, iklim göçleri ve mevcut göçlerin sebeplerine dikkati çekti.
Türkiye'ye görevinden dolayı gelmesinden beri burayla ilgili en çok duyduğu şeyin alçakgönüllülük olduğunu dile getiren Nair, şu açıklamalarda bulundu:
"Ülkede göç konusu çok fazla konuşuluyor, bu da Türkiye hükümetinin üç önemli önceliğinin olduğunu fark etmemi sağlıyor. Bir numaralı öncelik göç, iki numaralı öncelik göç ve üç numaralı öncelik göç. Türkiye'nin ülke olarak jeopolitik olarak da nasıl temellendiğini gösteriyor. Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında stratejik olarak konumlanmış bir ülkeden bahsediyoruz ve bu, Türkiye'nin göç konusunda bir kök ülke, bir geçiş ülkesi ve bir varış ülkesi olarak veya hepsi eşit olarak çok önemli olduğunu gösteriyor."
Nair, İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı gibi kurumların verilerine işaret ederek, bunların kanıta dayalı bir politika yapımında verinin önemini gösterdiğini kaydetti.
Türkiye'de 85 milyonluk bir nüfus olduğunu belirten Nair, sözlerini, "Türkiye'de 4,3 milyonu yabancı uyruklu insan var. Peki, Türkiye'deki bu 4,3 milyon kişi kimlerden oluşuyor? Bunlar, geçici koruma altındaki 3,1 milyon Suriyeli, uluslararası koruma altındaki 205 bin kişi ve Türkiye'de yaşayan çalışma izinleri ve oturma izinleriyle burada çalışan 1 milyondan fazla yabancıdan oluşuyor." diye tamamladı.
Kaynak:
Bu haber toplam 18 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.