2020 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda
HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan:- "Siz, şiddetle, baskıyla, özellikle şu an mevcut Bakanınız koltuğunu baskıyla, Kürt'e kiniyle, öfkesiyle sağlama almak istiyor. 'Ben durursam koltuktan düşerim' diyor. Sımsıkı buna yapışmış. Buna müsaade etmeyecek HD
TBMM (AA) - HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, "Siz, şiddetle, baskıyla, özellikle şu an mevcut Bakanınız koltuğunu baskıyla, Kürt'e kiniyle, öfkesiyle sağlama almak istiyor. 'Ben durursam koltuktan düşerim' diyor. Sımsıkı buna yapışmış. Buna müsaade etmeyecek HDP, teşhir edecek tüm politikalarınızı, yaptıklarınızı tek tek söyleyeceğiz." dedi.
TBMM Genel Kurulunda görüşülen İçişleri, Sağlık ile Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarının bütçeleri üzerinde HDP grubu adına konuşmalar yapıldı.
HDP Iğdır Milletvekili Habib Eksik, 2020 yılı bütçesinin sağlığı öncelemeyen ranta dayalı bir savaş bütçesi olduğunu ileri sürerek, "Toplumun sağlığı hem bedenen hem de ruhen bozulmuştur." görüşünü aktardı.
Şehir hastanelerinde hasta garantisi verildiğini iddia eden Eksik, "Şehir hastaneleri, resmen halka ihanetin adıdır." diye konuştu.
HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, "Halk sağlığı neoliberal politikalara kurban edildi. Halk sağlığı değil şirketlerin kazanç kaygısı baskın gelmiştir." şeklinde konuştu.
Şehir hastanelerine yönelik Güzel, "Bu lüks binalar, hastane değil, sağlığın parayla dağıtıldığı, şirket daha fazla para kazansın diye gereksiz yere onlarca tetkikin yapıldığı AVM'ye benzer binalar." dedi.
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının insanları karşı karşıya bıraktığı en büyük tehlike ve riskin, bütün çevre ve şehir politikaları konusunda halkı, bilim insanlarını bu sürece dahil etmemesi olduğunu belirterek, Bakanlığın sivil toplum kuruluşları, bilim insanları ve vatandaşlarla doğrudan ilişki kurması gerektiğini söyledi.
"İklim Krizi"nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının temel gündemi olması gerektiğini vurgulayan Çepni, "İklim kriziyle mücadele fidan dikmekle olmaz. Ormanları korumakla olur." ifadesini kullandı.
"Çevre Şehircilik Bakanlığı bugün enerji ve inşaat şirketlerin CEO'su konumundadır." diyen Çepni, İçişleri Bakanlığının ise kolluk güçleriyle buna karşı muhalefeti bastırmakla görevli olduğunu ileri sürdü.
- AK Parti ve HDP arasında tartışma
HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Cizre'de PKK'lı teröristlere yönelik 14 Aralık 2015'te başlatılan ve 2016'da tamamlanan operasyon sırasında sokağa çıkma yasağı olduğunu belirterek, Silopi'de hayatını kaybeden Taybet İnan'ın cenazesinin 7 gün sokaktan alınamadığını öne sürdü.
AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora'nın "Cesedin altına bomba yerleştirildi" ifadesi üzerine Kaçmaz "Taybet İnan mı bombayı yerleştirdi?" diye sordu.
Kaçmaz'ın "(Türk ordusu yapmaz) dediniz, Türk ordusu bu Meclisi bombaladı." sözleri üzerine TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç araya girerek, "Bombalama teröristler tarafından yapılmıştır. Bunu düzeltin." uyarısında bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise "Terör örgütüne teslim mi olacak devlet? Terör örgütüne devlet teslim olmaz." dedi.
Cizre'deki operasyonlar sırasında da askerin içinde hainler olduğunu kaydeden Kaçmaz, "Birileri, Kürt meselesini kaşıyor. Kürt meselesinde inkar bu sorunlara sebep oluyor." ifadelerini kullandı.
HDP Şırnak Milletvekili Kaçmaz, 1990'lı yıllarda yapılanların 2015'e sirayet ettiğini belirterek, "2015'te yapılan bu katliamların da bir daha benzer acılara sebep olmaması için bu meseleyi sulh ile çözeceğiz." diye konuştu.
Kaçmaz'ın "Bu katliamları yapanlar da elbet bir gün hesap verecek" sözleri üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Katliamı yapan PKK'dır. Hadi oradan." diyerek tepki gösterdi.
Bunun üzerine AK Parti ve HDP milletvekilleri arasında sözlü tartışma yaşandı. TBMM Başkanvekili Bilgiç, tartışmanın büyümesi üzerine birleşime ara verdi.
Milletvekillerinin yerine oturmasının ardından Bilgiç, birleşimi yeniden açtı.
AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan söz alarak, Kur'an-ı Kerim'lerin içerisine saklanan bomba düzeneklerini, ölen kişilerin bedenlerinin, cesetlerinin altına bomba düzenekleri saklandığını gördüklerini belirterek, "Bu devletin, Mehmetçiğin, Silahlı Kuvvetlerinin, güvenlik kuvvetlerimizin nasıl insani bir davranış içerisinde olduğu Afrin'de, Cerablus'ta ve Barış Pınarı Harekatlarında ortaya koymuş olduğumuz o insani tavırdan bellidir. Mehmetçik'imizi gören, oradaki fitne tohumlarından, ektikleri o fitnelerden kaçmak için çalışan terör örgütü mensupları fistanlarla kaçmaya çalıştılar. Kaçamayınca nereye sığındılar? Yine, Mehmetçiğimize gelip sığındılar. Demek oluyor ki bizim Mehmetçiğimiz, bırakın masum vatandaşlarımıza, cephede mücadelede sıfatı ne olursa olsun terör örgütlerine dahi anne şefkatini gösterebilme kabiliyetini ortaya koymuştur." ifadelerini kullandı.
- Bahçeli'nin açıklamalarına atıf
HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, Cizre operasyonları sırasında bölgede görev yapan komutanların, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle tutuklandıklarını ve ceza aldıklarını hatırlatarak, "O dönemde Cizre'de, Silopi'de, Sur'da katliamları yapanlar ve sonra oradan uçak kaldırıp, buraya gelip Meclisi bombalatanlar FETÖ'den ceza aldı ve şu anda cezaevindeler, işte bu komutanlardı. Orada büyük bir tezgah vardı ve bu tezgahın tartışılması engellendi." dedi.
Oluç, konuşmasında Devlet Bahçeli'nin 13 Ekim 2018 tarihli röportajında "Güneydoğu'da olaylar başlayınca ben 'Hemen oralarda sıkıyönetim ilan edin' dedim. Ama sonradan gördüm ki iyi ki benim o sözümü dinlememişler. Çünkü biz orada o gün komutanlar terörle mücadele ediyor diyorduk, meğer darbe planı yapıyorlarmış. Bir de ellerinde sıkıyönetim yetkisi olsaydı facia olabilirdi." açıklamasını hatırlattı.
Bunun üzerine söz alan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, "Bu, sıkıyönetim tedbiriyle ilgili yapılmış olan sınırlı bir yorumdur. Onun dışında, bizim o noktadaki tavrımız o gün de belliydi, bugün de bellidir. Biz, terörün kökünün kazınması noktasında alınacak her türlü tedbirde devletimizle, hükümetimizle beraberiz." vurgusu yaptı.
- "Hadsizlik değildir, bir hakkı kullanmaktır"
HDP Grup Başkanvekili Oluç ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, İçişleri Bakanı Soylu'nun HDP'li Kaçmaz'ın konuşmasına yerinden tepki vermesini eleştirdi.
Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Bilgiç, Bakanların Meclis çalışmalarına katılma hakkının olduğunu hatırlatarak, "Sayın Bakanların buradaki Meclis çalışmaları içerisinde kendilerine karşı hatiplerin yapmış olduğu konuşmalarda, nasıl diğer milletvekilleri birbirlerine birtakım sözler sarf edebiliyorlarsa, sayın bakanların da bunu yapmış olmaları hadsizlik değildir, bir hakkı kullanmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı ise bütçe görüşmelerinin eğer bütünüyle teknik yürüyorsa bakanların da teknik cevaplar vereceklerine dikkati çekerek, "Bütçeyi bütünüyle siyasi mülahazalarla değerlendirirseniz, üzerine konuştuğunuz bütçenin sözcüsü olan, ifade etmek durumunda olan, ondan sorumlu olan sayın bakan da aynı şekilde o siyasi mülahazalara cevap vermek durumundadır." ifadelerini kullandı.
HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, "Siz, şiddetle, baskıyla, özellikle şu an mevcut Bakanınız koltuğunu baskıyla, Kürt'e kiniyle, öfkesiyle sağlama almak istiyor. 'Ben durursam koltuktan düşerim' diyor. Sımsıkı buna yapışmış. Buna müsaade etmeyecek HDP, teşhir edecek tüm politikalarınızı, tüm katliamlarınızı, yaptıklarınızı tek tek söyleyeceğiz." dedi.
Bunun üzerine söz alan Bostancı, "(Kürt düşmanlığı), 'Kürt katliamları' vesaire, bu dil, emin olun, doğru, hakikatçi, yerinde, tutarlı bir dil olmadığı gibi, Kürtleri, Türkleri, bu coğrafyada yaşayan insanları rencide ediyor." ifadelerini kullandı.
- Vietnam Savaşı benzetmesi
HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, bütçenin artmasındaki nedenlerden birinin de güvenlik sorunu olduğunu belirterek, "İçişleri Bakanlığına ne kadar bütçe ayırırsanız ayırın yetmeyecek." görüşünü savundu.
Tiryaki, Türkiye'nin güvenlik sorununun kaynağının AK Parti hükümetinin yürüttüğü politikalar olduğunu öne sürerek, "Yürüttüğünüz güvenlik politikaları bir bütçe açığına yol açıyor. Bu politikalar, ülkede demokrasi açığı yaratıyor." dedi.
Tiryaki, Türkiye'nin terörle mücadelesini Vietnam Savaşı'na benzettti.
Tiryaki'nin bu benzetmesi üzerine söz alan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin vermiş olduğu bu mücadeleyi başka coğrafyalarda, on binlerce kilometre ötelerde, başka topraklarda, başka milletlerin topraklarında girişilen mücadelelerle, emperyalist emellerle yapılan mücadelelerle kimse bir tutmaya kalkmasın. Kimse Türkiye Cumhuriyeti devletinin teröristlerle mücadelesine ve teröristlerin etkisiz hale getirilmesine itiraz edemez. Onlar insan değil, onlar insanlık suçu işleyen mahluklardır." diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Özkan, ABD-Vietnam benzetmesinde tek benzerliğin, ABD tarafı olduğunu belirterek, "Orta Doğu'da coğrafyamıza fitne tohumları, ihanet tohumları ekenler, petrol, silah ve faiz üzerinden Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Ezidilerin, Keldanilerin, Nasturilerin barışına, huzuruna kastedenler, vaktiyle orada da Vietnam'da da Vietnam'a kastetmişlerdi. Gereken cevabı nasıl almışlarsa Allah'ın izniyle, Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve aziz milletimizden de gereken cevabı alacaklar, istediğiniz kadar göz ardı edin, istediğiniz kadar kulaklarınızı tıkayın." değerlendirmesinde bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın "Petrol şirketlerini, petrol kuyularını güvence altına aldık." sözlerini hatırlatan Özkan, "Kimin hakkı? Orada Deyrizor'da Kürtlerin ve Arapların, o coğrafyada yaşayan Türkmenlerin hakkı olan ancak ve ancak onların kullanımına tahsis edilmesi gerekenleri bugün PKK terörüyle, IŞİD terörüyle, DEAŞ terörüyle o coğrafyada ektikleri fitne tohumları üzerinden ele geçirmeye çalışıyorlar. Bakınız, bizim mücadelemiz beka mücadelesidir, ülkemizin istiklal ve istikbali mücadelesidir." vurgusu yaptı.
HDP Muş Milletvekili Mesut Işık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Ben Türkiye'nin 3 temel sorunu olduğuna inanıyorum. Kürt sorunu çözülmeden yeni bir anayasa yapmak mümkün değildir. Çünkü vatandaşlık tanımından kimlik, dil tanımana kadar pek çok konu gelip Kürt sorununa takılacaktır." dediğini anlatarak şunları kaydetti:
"1920'nin, 1921'in ruhu terk edilmemiş olsaydı, Sayın Soylu o görüşlerinden de dönmemiş olacaktı. Sayın Soylu o görüşlerinden döndüğü için, devlet aklı o görüşlerden döndüğü için bugün Binali Yıldırım'ın birkaç yıl önce söylediği gibi otuz beş yıllık savaşta 500 milyar dolar, dolaylı maliyetiyle beraber 1 trilyon para harcanmamış olacaktı. O görüşlerden döndüğü için 50 bin insanımız, Kürt'ü, Türk'ü, askeri, polisi, PKK'lısı bu toprakların altına gömülmeyecekti."
Kaynak:
Bu haber toplam 160 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.